14 Eylül 2023 Perşembe

KANSER, KOLON KANSERİ VE KOLONOSKOPİ YAZILARINA EK

  

Bu  yazıları neden yazıyorum?

Tahliller tıbbi gerekçelerle istenmiyor. Herkes bir sürü gibi korkutularak bir ağıla yönlendiriliyor. Aşırı stres ve korku altında düşünmüyor ve düşünmek istemiyor. Bu tuzaklara düşmemek için kanseri ve kanser tedavisinin ne olduğunu kavramamız gerekiyor.

1. Kanser ne zaman başladığı bilinmeyen, başlangıç zamanı belirlenemeyen bir hastalıktır. Dolayısı ile önceden belirlenemez.

2. Kanser teşhisi konulduğunda kanser yıllar önce başlamıştır.

3. Kanser tek odaklı değildir. Biz öncelikle esas odağı görürüz. Meme, bağırsak, mide, pankreas kanseri gibi. Hastalar ve toplum sonunun bu organlarda bulunan kanserli doku olduğunu; organın tümör ile çıkarılması ile hastalığın da ortadan kalkacağını zanneder. Halbuki kanser bir organla veya bölge ile sınırlı değildir. Kanser hücreleri kanserin bilemediğimiz başlangıç tarihinden itibaren vücudun birçok bölgesine yayılmıştır. Fakat buralarda kanserli hücre odakları büyümez ve kendini göstermez. Dolayısı ile hiçbir yöntemle saptanamaz. Büyük kitleler daha sonra saptanabilse bile birçok odak sessiz bir şekilde uyumaya devam eder.

4. İlk (primer) odak çıkarılınca diğer odaklardan birisi hakim odak haline gelir ve bu odağı biz metastaz olarak görürüz. Aslında bu bir metastaz değildir. Bunun anlamı: Kanser hücresi zaten burada mevcuttu. Faaliyete geçti, demektir.

5. Kolonoskopi veya diğer yöntemlerle biz mevcut olan, başlamış olan ve oldukça ilerlemiş bir kanseri saptayabiliriz. Eğer kanser hücresel seviyede ise saptanamaz. Kolonoskopi yaptıran kişi sevinerek gider. Kolonoskopi bir hekimin gözle muayenesidir. Göze çarpmayan ve görünür olmayan her şeyi görmesi zaten beklenemez. Ayrıca bu hekimin ne kadar iyi kolonoskopi yapıp yapmadığını bilmiyoruz. Kolonoskopi veya gastroskopide tümör saptanmadı: Bu birkaç ay sonra kanserin saptanabilir hale gelmeyeceği anlamına da gelmez. Kişiler bu tetkiklerle ömür boyu tekrar kansere yakalanmayacaklarını; tetkiki yaptırdıkları için üzerlerine düşen görev yaptırdıklarını ve Allahın da onları kanserden koruyacağını düşünüyor. Mevcut bir kanseri, burada kalın bağırsak kanserini yakalamak için çok sık aralıklarla ve ömür boyu kolonoskopi yaptırmak gerekir. Eğer Lynch sendromu hastası değilseniz bu ihtimal piyangoda büyük ikramiyenin çıkması kadar az bir olasılıktır.

6. Kitlesel kanser taramaları tıbbi değil bir ticari faaliyettir. Bu şekilde gerçekte kanser olmayan birçok kişiye tetkikler yapılır. Bu tetkikler sadece kolonoskopi, gastroskopi ile sınırlı değildir. Bazı kişilerde işe PET ile başlandığını da gördüm. Vatandaş da “Aaaa, ne iyi. Kanserim bu şekilde anlaşılabiliyor,” diye seviniyor. Bir hafta ara ile PET çekilen kişiler biliyorum. Gastroskopi ve kolonoskopi sırasında gerekmediği halde biyopsiler alınır. Bu biyopsilerin her biri tahlil ve birçok boyama paraları tahsil edilir. Bu işlem daha önce anestezi verilmeden yapıldığı halde, sedoanaljezi yaptık denilerek onun da parası tahsil edilir. Tetkik için uygun musunuz? Bu tetkik garantili yapılması için -tetkik öncesi tetkik olarak- diye birçok kan tetkiki ve röntgen tetkiki de satılır. Ayrıca en kısa sürede bir randevu daha verilir. Hasta uyumlu ve her öneriyi onaylıyorsa, diğer organ kanserleri de taranır. MR, tomografi, PET çekilir. Bu böyle devam eder.

7. Tetkik sonucunda kanser saptandı ve teşhis kondu diyelim, esas sorun kanserin tedavisidir. Kanserin iyileştirici bir tedavisi yoktur. Teşhis konulduğunda posta kutusuna gelen mektubu almış oluyoruz. Kanser cerrahisi semptomatiktir. Belirti veren bir odak çıkarılır. İlaç tedavisi de kanserin mekanizması üzerinde etkili olmayan körleme bir tedavidir. Dozları değiştirilerek herkeste aşağı yukarı aynı tedavi uygulanır. Işın tedavisi ile kanserli dokular tamamen ortadan kaldırılamaz. Bu zaten bilinen ve söylenen bir şeydir. Kanser tedavisi süreci seni tedavi ediyorum diyerek kanserli hastaların aldatıldıkları bir dolandırıcılık sürecidir.

8. Meme ve bağırsak kanserlerinin çoğu beş veya on yıl içinde nüks etmez. Nüks kelimesi de yanlış. Nüks denen odak ortaya çıkarılamaz. Uzun bir süre gizli kalır. Fakat onkoloji klinikleri üç veya altı ayda bu hastaları kontrole çağırarak MR, BT, PET ve bir sürü gereksiz kan tetkiki yaparak bunları satar. Ve hiçbir şey saptanmadı, sonuçlar temiz çıktı diye size müjdeyi verir. Zaten bu dönemde hiçbir şeyin saptanmaması gerekiyor. Saptansa ne olacak? Bu yaptığınız tedavinin bir işe yaramadığını gösterir. Onkoloji polikliniklerine gidip hastalarla konuşursanız hiç kimsenin iyileşmediğini; hastalığını bir süre sonra nüks ettiğini; hatta kemoterapi alırken dahi nüksler olduğunu görürsünüz. Durum böyle olduğu halde halkın kanseri iyileştirilebilen, erken teşhis edildiğinde tamamen önlenebilir bir hastalık olarak sanması ve böyle düşünmesinin sağlanması tam bir nitelikli dolandırıcılıktır.

9. İşe yaramasa da radyoterapi ve ilaç tedavisi yaptırsak ve hasta en azından bir şeyler yapılıyor diye sevinse ve oyalansa diye düşünenler de vardır. Bu işler bir oyuncak ve meşguliyet tedavisi değil. Kanser ilaçlarının prospektüslerinde bile zararları açık bir şekilde yazılıdır. Bu ilaçlar bağışıklık sistemini çökertir; vücudun kanserle mücadelesini zayıflatır. Bağışıklık sistemi bozulan kişilerde bağırsaklarda yaygın mantar enfeksiyonları, kansızlıklar, öldürücü hastane enfeksiyonları gelişebilir. Bu tedaviler ciddi iştahsızlık ve yeme bozuklukları yapar. Mide kanserli bir hastam sırf bu nedenle ölmüştü. Kemoterapi yaptırmasaydım ölmeyecekti. Kemoterapi nedeniyle vücut ağırlığının nerede ise % 40’ını kaybeden bir hasta, iştahının kesildiğini ve yemek yiyemediğini söyleyerek, ilaç tedavisi yaptırmazsam ne olur diye sordu? Yaptırmayın bir anlamı yok dedim. Ve anlattım. Eşi daha sonra bana gelerek “Hocam, biz gene kemoterapi yaptırmaya karar verdik ve yaptırdık,” dedi. Neden yaptırdınız diye sorunca: Kemoterapi yaptırmazsak kendi kendine iyileşecek miydi? Diye cevap verdi. Hâlâ, kısa süre sonra ölecek bir kişinin kemoterapi ile yaşayabileceğine inanıyordu. Kanser tedavisi sırasında ani kalp yetmezlikleri de gelişebilir. Bağırsak kanserli bir hastam böyle bir tedavi sırasında kalp yetmezliğine girerek öldü. Kanser tedavisi İndiana Jones filimleri gibi maceralı tedavilerdir. Ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getirir.

10. Buradan çıkarılacak sonuç: Ciddi bir belirti olmadan kanser taramasına girmenin ve erken teşhis için uğraşmanın bir anlamı yok. Aksine bırakın tümör büyüsün. Belirti veren bir duruma gelsin. Hele memede hiç acele etmeyin. Deri altındaki bir tümörü çıkarmak kolaydır. Ama omurgada, beyin ve akciğerde olan tümör odağının çıkarılması hem zordur hem de anlamsızdır. Zaten bu odaklar inoperabl (ameliyat edilemez, edilmemesi gerekir) kabul edilir. Bağırsak ve mide kanserlerinde beslenmenin devamı için semptomatik bir rezeksiyon yararlıdır. Ama bu kadarı yararlıdır. Daha fazlası değil. Tekrar bir tümör gelişirse o da çıkarılabilir. Bu hastalara kolonoskopi kontrolleri önerilir. Fakat Lynch sendromu yoksa bağırsak nüksü pek görülmez. Kanseri tedavi ediyorum diye aşırı maluliyet oluşturacak işlemlerden kaçınmak gerekir.

11. Bazıları şöyle de düşünüyor. Tamam kanserin tedavisi iyi yapılamıyor ve sonuçlar iyi değil. Ama muayene ve ameliyat ücreti yüksek, iyi bir hoca bulur ve tedavi ve ameliyatımızı on yaptırırsak en iyi tedaviyi yaptırmış olmaz mıyız? Tabii böyle düşünenler cebindeki parayı harcayacak yer bulamayanlardır. Kafalarında hâlâ iyileştirici tedavi yapabilecek bir kişi olduğu beklentisi vardır. Bilindiği gibi masallarda tedavisi bulunmayan bir hastalığı iyileştirecek otun yedi dağın ardında olduğu söylenir. Birisi oraya gider o otu bulup getirir ve prenses iyileşir. Bu masallarda olur. Kanser tedavisinde en iyi hoca ile onuncu sınıf bir hekimin arasında bir fark yoktur. En iyi tedavi yapılmayan tedavidir. En iyi hocada cebinizden çıkan para ona göre fazla olacaktır. Bazı kişiler ne kadar harcama yaparsa en iyi sonucu alacağını sanır. Bağırsak kanserli bir hastamın kocası kemoterapi için eşini İngiltere’ye götürüyordu. Bunun bir anlamı olmadığını; aynı ilacın Türkiye’de de olduğunu ve her yerde aynı tedavilerin yapıldığını söylediğimde; Türkiye’deki ilaçların orijinal ve etkili olmayabileceğini söylemişti. İngiltere’de gittikleri kliniğin hekimleri hastaya acıyarak artık buraya gelmeyin; tedavinizi Türkiye’de devam ettirin demişlerdi.

12. Bazı kişiler bağırsak tembelliği, mide yanmaları ve reflü semptomları için gastroskopi ve kolonoskopi yaptırılması konusunda bana danışmıştır. Burada yazdıklarımı onlara da anlattım. Fakat bunlardan hiçbirisi bu gereksiz tetkikleri yaptırmaktan vazgeçmedi. Yazıda vurguladığım gibi kanser taramaları, kolonoskopi ve gastroskopiler bir salgın haline gelmiştir. Sağlık ticaretinin geldiği seviyeyi gösterir. Özel hastanelerde endoskopi için gidenlere hemen bu muayene yapılır. Bu iş egzoz muayene istasyonlarındaki muayene gibi olmuş. Herkes kuyrukta: Bir hekimi de bu iş için görevlendirmişler. Gelene bu tetkiki yap demişler. Tabii hekimin maaşı da yaptığı ve yaptırdığı gereksiz tetkikler ve tahliller üzerinden belirleniyor. Bunları anlatmanın birçok kişi üzerinde hiçbir etkisi olmayacağını ben de biliyorum. Fakat anlayan kişilerin artması için fazla ilgi çekmese de bu konuları tartışıyoruz.  13 Ağustos 2023 

Dr. Mehmet Uğur YILMAZ

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HASTALIK VE RAHATSIZLIK KAVRAMLARI ARASINDAKİ FARKLAR

  Not: Temel önyargıların bir tarafa bırakılarak okunmasında yarar vardır . Aforizma: Doktorunu seçerek hastalığını da seçersin. (Choose...