27 Eylül 2022 Salı

SAHTE COVİD SALGINI İÇİN NASIL HASTA ÜRETİLDİ



SAHTE COVİD SALGINI İÇİN NASIL HASTA ÜRETİLDİ?

Dr. M. Uğur YILMAZ

       Sağlık Bakanlığı 20.03.2020 tarihinde bir genelge yayınlayarak sigortalı kişilerin daha önce SGK ile sözleşmeli özel ve resmi sağlık kuruluşlarına (SHS) başvurması yasakmış gibi, koronavirüs hastalarının Devlet, Vakıf ve Üniversitesi hastaneleri ile tüm özel sağlık kuruluşlarında tedavi olmalarına imkân vererek bu hastaneleri “pandemi hastanesi” olarak ilan etmiştir.


    4 Nisan 2020 tarihinde SGK da “pandemi” ile ilgili yeni bir tebliğ yayınlamıştır. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/04/20200404-18.pdf

       Bu tebliğ ile Pandemi hastanelerinde koronavirüs tedavisinde kullanılan tüm işlemler SGK geri ödeme kapsamına alındığı belirtilmiştir.

        Üniversite ve Özel SHS’na giden herkes her işlem için vezneye gidip para yatırmadan hiçbir işlem yaptıramaz ve herhangi bir hekimle görüşemez. Pandemi de olsa bu durumu bilen vatandaşların çoğu cebinden çok fazla para ödemek zorunda kalacağı için özel SHS’na gitmeye korkmaktadır.

    Sanıldığı gibi Türkiye’de hastaneler Sağlık Bakanlığına bağlı değildir. Durum böyle olduğu halde Bakanlığın kendi kontrolünde olmayan hastaneleri pandemi hastanesi olarak ilan etmesi gülünçtür.

    Sağlıkta dönüşüm ile Sağlık Bakanlığı sağlık hizmeti veren bir kuruluş olmaktan çıkarılmıştır. Bu bakanlık kendi kafasına göre ve bağımsız olarak sağlık hizmeti veremez. Dönüşümün diğer bir özelliği de bütün SHS’nın kâr amacı güden ticari işletmeler haline getirilmesidir. Bu hastaneler daha fazla para kazanmak için hasta sayılarını, tetkik ve tedavi işlemlerini olabildiğince arttırmak isterler. Bunun için başta hekimler olmak üzere kendilerine yardım eden bürokrat ve siyasetçilere de kâr payları dağıtırlar. Hizmet sözleşmesi imzalayan bütün hastaneler SGK sistemine bağlı olarak çalışırlar. Hepsi SGK Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan sağlık hizmetlerini, ilaç, tıbbi malzeme ve ürünleri kullanmak ve faturalamakta özgürdür. Bakanlığın hastane ve hekim çalışması üzerinde kısıtlayıcı ve kontrol edici bir iradesi yoktur. Devlet Hastanelerinin ise sadece mülkiyeti devlete aittir. Bunların nasıl çalışacağı ve ne gibi işlemleri ödeyip ödemeyeceği Dünya Bankası tarafından belirlenmektedir. SGK kendisi ile sözleşme imzalayan bütün SHS’nın maddi çıkarlarını koruyan ve bu kuruluşlara haksız kazanç sağlayan bir kuruluştur.

    Konu ile ilgili mevzuat:

      2018 Yılı SGK Özel sağlık Hizmet Sözleşmesinin ÖSHS’nin 7.1. Müracaat ve Kimlik Tespiti İşlemleri ile ilgili 7.1.1. maddesinde “SHS, doğrudan veya sevk edilmek suretiyle başvuran hastayı SUT’ta yer alan müracaata ve kimlik tespiti işlemlerine ilişkin düzenlemeler ile, Kurum mevzuatı doğrultusunda kabul etmek zorundadır. Kabul edilmeyen hastaya kabul edilmeme gerekçesi SHS yetkilisinin imzasıyla yazılı olarak bildirilmek zorundadır.” Demektedir. BU GENELGELERDEN ÖNCE DE KOVİD-19 HASTALARI SGK SÖZLEŞMELİ BÜTÜN HASTANELERE ZATEN GİDEBİLİYORDU. Özel SHS’nın hasta kabul edilmeme gerekçesi acil ve yoğun bakım hastaları dışında hastanın ilave ücret ödemeyi red etmesidir. Bu ücret SGK geri ödemesinin iki katıdır. Bu SGK’nın herhangi bir sağlık hizmeti bedelinin sadece 1/3’ünü karşılaması anlamına gelir.

    2018 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 7.2.2. maddesinde; SHS, hizmetin kalitesi ya da hizmetlerin erişilebilirliği açısından hiçbir hastaya karşı ayrımcılık yapamaz. 8.1.1. maddesinde; SHS, doğrudan veya sevk edilmek suretiyle başvuran hastayı Kurum mevzuatına uygun olarak kabul etmek zorundadır. Denilmektedir. Yani hastane başvuran hastaları reddetme hakkına sahip değildir.

    Yoğun bakım ve mekanik ventilasyon gerektiren Kovid-19 hastaları SGK’lı değilse veya SGK ile sözleşmeli bir SHS’na başvurursa ne olur?: Hiçbir şey olmaz. SGK sözleşmesi olsun olmasın bütün SHS’ları ACİL ve YOĞUN BAKIM TEDAVİSİ GEREKEN hastaları kabul etmek zorundadır. En azından kâğıt üzerinde…

     Başbakanlığın 2008/13 ve 2010/16 genelgeleri acil başvuru ve yoğun bakım hizmetleri ile ilgilidir. SUT’nin 4.3. maddesi ve 2008/13 sayılı genelgenin 1 maddesine göre “Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır.” Denilmektedir. 7. Maddede: “Acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır.” 9. maddesinde de: “Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir.”

  SUT: Sağlık Uygulama Tebliği. Sağlık hizmeti satın alımında SHS’nın faturalandırabileceği hizmet, ilaç, tedavi, girişim ve ameliyatlarla bunların fiyatlandırılmasında kullanılan fiyat tablolarını içeren tebliğin kısaltılmış adıdır.

    Bu genelgelerden anlaşılacağı üzere Türkiye’de mevcut olan bütün SHS özellikle yoğun bakım tedavisi ve mekanik solunum desteği gerektiren bütün hastaları kabul etmek ve tedavi etmek zorundadır.

    Durum böyle olduğu halde Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın açıklamaları ne anlama gelmektedir?

· Bütün özel hastanelerin ve yoğun bakım servislerinin covid-19 hastalarına açılması ve pandemi hastanesi olarak görevlendirilmeleri özel hastanelerin haksız kazanç ve kâr amaçlarına uygun bir uygulamadır. Bu genelge soyulma korkusu olan vatandaşları özel hastanelere gitmeleri için cesaretlendirme amacı taşımaktadır. Sağlık Bakanlığı bu hastaneleri pandemi hastanesi ilan etmeden önce de hastalar bu hastanelere hiçbir engel olmadan zaten gidebiliyordu. Yeni bir uygulama gibi bunun tekrar açıklanmasının aslında bir anlamı yoktur. Bu genelge ve tebliğlerden sonra Devlet Hastaneleri doğrudan hasta kabulünü durdurmaları sonucunda hastaların özel ve üniversite hastaneleri dışında başvurabileceği bir hastane kalmamıştır.

    4 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan SUT değişikliklerine bakalım:
    EK-2B HİZMET BAŞI İŞLEM PUAN LİSTESİNE göre (Yür. 01.06.2021)

 

İşlem puanı

 

Açıklama

İşlem kodu

Fiyatı (KDV hariç)

İşlem kodu  x 0.593)

510021

Pandemi bakım hizmeti

Sadece pandemi üresince pandemi olgularına yönelik tedavilerde 510010 ile birlikte
faturalandırılır.Ayrıca pandemi
süresince pandemi olgusu olup olmadığına bakılmaksızın 510090 kodu ile
birlikte faturalandırılır.
Günde bir adet faturalandırılır.

1.124,35

666,73955           

 

 

510090

Yoğun bakım

Yemek, yatak, hasta vizit  hizmetlerini kapsar. Bu kod ile birlikte monitörizasyon, hastanın
mekanik ventilatöre bağlanması, ventilatör ile takip, nebülizatör, oksijen tedavisi ve derin trakeal aspirasyon ücreti ayrıca faturalandırılmaz.

221,85

131,55705


Listede yer alan “704941” SUT kodlu işlem satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki satır eklenmiştir.

704942

İmmün plazma tedarik ve uygulama

Sadece pandemi süresince pandemi olgularına yönelik tedavilerde faturalandırılır. Plazma bileşeni aferez yöntemi ile toplanmalıdır. Hazırlama, uygulama işlemleri ile tüm tetkik, malzemeler ve diğer işlemler dahildir. Konu ile ilgili Sağlık Bakanlığı düzenlemelerine uyulacaktır.

                1.515,78

898,85754


MADDE 3- Aynı Tebliğ eki “Tanıya Dayalı İşlem Puan Listesi (Ek-2/C)” nde yer alan “ERİŞKİN-ÇOCUK YOĞUN BAKIM HİZMETLERİ” başlığından sonra gelmek üzere aşağıdaki satırlar eklenmiştir.

 

ERİŞKİN-ÇOCUK YOĞUN BAKIM HİZMETLERİ                       

 

 

 

 

P551990

Pandemi bakım hizmeti (birinci basamak yoğun bakım için)

Sadece pandemi süresince P552001 ile birlikte faturalandırılır.
Günde bir adet faturalandırılır.

 

*

         370,99

P551991

Pandemi bakım hizmeti (ikinci basamak yoğun bakım için)

Sadece pandemi süresince P552002 ile birlikte faturalandırılır.
Günde bir adet faturalandırılır.

 

*

         788,36

P551992

Pandemi bakım hizmeti (üçüncü basamak yoğun bakım için)

Sadece pandemi süresince P552003 ile birlikte faturalandırılır.
Günde bir adet faturalandırılır. 

 

*

 
            1.485,00

P552001

Birinci basamak yoğun bakım hastası

 

 

*

         426,64

P552002

İkinci basamak yoğun bakım hastası

 

 

*

         906,62

P552003

Üçüncü basamak yoğun bakım hastası

 

 

*

 
            1.707,75


· SUT ne 510 021 kodlu bir pandemi bakım hizmeti kodu eklenmiştir. Bu hizmeti alacak olan kişilerde “pandemi olup olmadığına bakılmaksızın” açıklaması yapılmıştır. Bu ne anlama gelir? Özel SHS önüne gelen her hastanın tanısına “pandemi” tanısını ekleyerek yatırabilir. Gerçekte kovid hastası olmadığı halde “pandemi tanısı alan hastalar için SGK hastaneye her gün için 669,33 TL ödeyecektir. (1124.35x0,593=666,73+ 53.33 TL (KDV)= 669,33 TL) Bu hastanelerin gerçekte kovid hastası olmadığı halde, tanıya “kovid” teşhisini eklemeleri için verilen bir rüşvettir. Bu, yatırılarak tedavi edilen her hastanın MEDULA sistemine eklenen diğer tanısının “kovid” olarak yazılması ve bu şekilde yatarak tedavi gören kovid hastalarının sayısının arttırılması anlamına gelir. Bu aslında nitelikli bir dolandırıcılık yöntemi olup buna “kovid dolandırıcılığı” da diyebiliriz.
· Kovid hastalığı bir virüs hastalığı olup, hastalığın başlangıç aşamasında bir kişinin gerçekten kovid virüsüne bağlı bir enfeksiyon geçirdiğini gösteren tanısal bir testi yoktur. Tamamen sağlıklı kişilerin kovid hastası olduğunu göstermek için PCR testi tanısal bir yöntem olarak gösterilmiştir. Ortada bir pandemi olması için yeterli sayıda bir hasta bulmak güç olduğu için hasta ve vaka yaratmak için her gün 250-300 bin kişide PCR taraması yapılmıştır. Bu testlere göre de on binlerce kişi hasta veya vaka olarak ilan edilmiştir. Bu test sonuçları her gün TV’lerde turkuvaz tablo ile düzenli olarak yayımlanarak, pandeminin ne kadar yaygın ve öldürücü olduğunu kanıtlanmaya çalışılmıştır. Buna ikinci tanıları “kovid olan hastane ve yoğun bakımlara yatırılan hasta sayıları ve gene bir tanısı “kovid” olan ölen hasta sayıları eklenmek suretiyle gerçekten bir pandemi tablosu oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu şekilde diğer ülkelerde olduğu gibi kişilerin evlerine kapatılması, maske ve sosyal mesafe soytarılığının başarılı bir şekilde uygulanması sağlanmıştır. İnsanlar bu propagandanın o kadar etkisinde kalmıştır ki bu yasakları kullanmak için güvenlik güçlerinden çok sıradan insanlar kullanılmıştır. Bu korkutma ve yasakların bir amacı da; hiçbir etkisi ve yararı olmayan kovid aşılarını yaptırmaları konusunda insanların zorlanmasıdır.
· Her ne kadar Kovid tanısının PCR testi ile konulabileceği iddia edilmiş ise de Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) 510 021 pandemi bakım kodunun açıklama bölümünde “Ayrıca pandemi süresince pandemi olgusu olup olmadığına bakılmaksızın 510090 kodu ile birlikte faturalandırılır.” Açıklaması vardır. Bu da hastanelerin yatırdığı ve yoğun bakım tedavisi gören hastalarına herhangi bir test ile doğrulanmadan keyfi olarak “pandemi” tanısını ekleyebileceği ve bunun için belirlenen ödemeyi alabileceği anlamına gelmektedir. Bu nedenle kayıtlara kovid hastası olarak geçirilen hastaların gerçekten kovid hastası olduğu, bundan dolayı yatırıldığı ve yoğun bakım tedavisi gördüğü iddia edilemez.
· Hastanelerin kovid ticaretinden daha fazla para kazanması için Sağlık Uygulama Tebliğine (SUT) 704 942 kodu ile “immün plazma tedarik ve uygulama” kodu konulmuştur. Bunun bedeli 781,615 +62.52 TL; KDV dahil=844,14 TL’dır. Bu şekilde Pandemi bakım hizmetleri ile birlikte yoğun bakım tedavisi görmeyen bir hasta için ödenebilecek tutar: 1513,47 TL’dır. SGK sistemi böyle bir tedavi yapmamış olsa bile hasta faturalarına “plazma tedarik ve uygulama kodunu ekleme ve bunun parasını tahsil etme imânı sağlamaktadır.
· Sağlık Uygulama Tebliğinin (SUT) yoğun bakım tedavileri ile ilgili bölümünde “yoğun bakım pandemi bakım hizmeti” nin açıklama bölümü okunduğunda; yatarak tedavi gören hastalarda olduğu gibi, yoğun bakımda yatırılan hastaların tanısına “kovid” eklendiğinde, hastaneye hem yoğun bakım hem de pandemi yoğun bakım hizmeti için ödeme yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu yoğun bakımda yatan bir hasta için ikinci bir yoğun bakım faturası ödenmesi anlamına gelmektedir. Bu yoğun bakım servislerinde yatan her hastanın tanısına keyfi olarak kovid tanısı eklenmesinin teşvik edilmesi; yoğun bakımların kovid hastaları ile dolu gösterilmesi anlamına gelmektedir. Nitekim basın ve TV’ler hemen bütün yoğun bakımların kovid hastaları ile dolu olduğunu ve yoğun bakımlarda yer kalmadığının reklamını yapmaya başlamıştır. Yoğun bakımda başka bir nedenle tedavi gören hastalar öldüğü zaman, tanılarından birisi de kovid olduğu için, bu hastalar kovidden de ölmüş olmaktadır. Bu yöntemle kovidden ölen hasta sayıları da artırılmış olmaktadır. Sadece bu örnekler, SGK merkezli sağlık hizmeti alım sisteminin nasıl bir dolandırıcılık sistemi olduğunun göstermektedir.

    Kovid-19 nasıl bir hastalıktır?

· DSÖ nün 44 bin hastaya dayandırdığı araştırma verilere göre virüsün bulaştığı kişilerin:

    %81'i hafif atlatıyor

    %14'ü ciddi geçiriyor

    %5'i ağır hastalanıyor.

 · % 5’inde yoğun bakım tedavisi gerektiriyor. Ancak kritik seviyede olan hastalarda oksijen desteği, CPAP, BPAP ve mekanik ventilasyon gerekebilir.

(bbc ve who daha sonra bu sayfaları kaldırmış veya erişimi engellemiştir.)

· Bu bilgileri SGK’nın sağlık hizmeti satın alım ve ödeme sistemi açısından incelediğimizde şunlar ortaya çıkar: SGK kendisi ile sözleşme imzalayan hastanelerden beyana göre hizmet almaktadır. SHS sunduğu veya sunduğunu göstermek istediği hizmete veya tahsil etmek istediği paraya göre hizmet evrakı düzenler ve bunu aylık dönemler halinde kurumun MEDULA sistemine yükler. Sistem bu evrak tutarının % 5’ini SHS’nın yaptığı açıklama (düzenlediği teşhis ve tedavi senaryosuna göre) sözüm ona inceler. Dijital faturaların % 5’2i üzerinde sözde bir hakediş denetimi yapılır ve neticede beyan edilen tutar SHS’na ödenir. Bu da muvazaalı bir hakediş denetimi yapılması anlamına gelir.

· Bu durumda özel hastaneler ne yapacaktır? Sürekli yapılan TV yayınları ile herkes kendisini bir kovid 19- hastası olarak görmekte ve kendisine mekanik ventilasyon (solunum cihazı) uygulanması gerektiğini düşünmektedir. Ağzının tadının kaçtığını veya burnunun koku alma hissinin kaybolduğunu düşünen herkes kendisinde hastalık bulunup bulunmadığını öğrenmek için hastanelere koşup test yaptırmaya çalışmıştır. TV’ler sürekli olarak koku alma ve ağız tadının kaybolmasının kovid belirtisi olduğunu reklam ederek halkı paranoyak hale getirmiştir.

· Özel SHS kovid hastalığı dışında daha önce de, daha fazla geri ödeme alabilmek için, yoğun bakım tedavisi gerektirmeyen hastaların tedavileri için de yoğun bakım tedavisi faturası düzenleyebiliyorlardı. Bu önceden de uygulana bir yoğun bakım tedavisi dolandırıcılığı yöntemi idi. Sağlık Uygulama Tebliği (SUT)’ne eklenen kodlarla herkesin yoğun bakım tedavisi gerektiren bir hastalığı olmasa da, covid-19 hastası gibi gösterip yoğun bakımlarda yatırılabilmesi imkânı sağlanmıştır.

· Korono virüs enfeksiyonunun şu an itibarı ile AŞISI yoktur. Virüs tedavisinde etkili veya yararlı bir İLAÇ tedavisi yoktur. SGK kendisi ile sözleşme imzalayan bütün SHS’nın yoğun bakım tedavilerini ödemekteydi. taraSGK daha önce de yoğun bakım tedavilerini ödüyordu. Yoğun bakım diye hizmet evrakı düzenlenen kişilerin çoğu yoğun bakım gerektiren hastalar da değildi.

· Sağlık Bakanlığı tarafından bazı SHS nın pandemi hastanesi olarak atanması ve Çalışma Bakanlığı’nın (SGK’nın) koronavirüs tedavisinde kullanılan tüm işlemleri SGK geri ödeme kapsamına alındığı belirtmesi üzerine, bazı basın ve TV kanalları, Dünya Bankası tarafından kurulan sağlık sistemini Atatürkçü, kamucu sağlık sistemi olarak övmeye başlayarak bu nitelikli dolandırıcılık sisteminin iç yüzünün anlaşılmasını engellemiş ve halkı yanıltmışlardır.

    SONUÇ:

· DTÖ’ne verilen taahhütler ve Dünya Bankası tarafından uygulanan ve sürdürülen bu proje için alınan krediler ve banka ile yapılan anlaşmalar göz önüne alındığında kamucu bir sistem oluşturmanın ne kadar zor olduğu görülecektir. Türkiye’de mevcut sisteme yani Sağlıkta Dönüşüme karşı olan bir siyasi hareket ve parti yoktur. Kendilerine yapılan performans ödemeleri nedeniyle (kâr payları) sistemin ortağı ve pazarlamacısı haline gelen hekim ve eczacıların bu sistemin uygulamalarına ve kovid dolandırıcılığına karşı çıkması beklenemez. 
15.11.2021  

Konu ile ilgili haberler:

Özel hastanelere "pozitif" pandemi ödemesi

06.09.2020 - 14:36Güncelleme: 06.09.2020 - 14:38

Özel hastaneler, COVİD-19 ile mücadelede yeniden devreye alındı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), özel hastanelerin, PCR testi pozitif çıkan hastalara ilişkin tedavi hizmetlerini yeniden ödemeye başlayacak. Geçmişe dönük de ödeme yapılacak. İşte yeni uygulamanın ayrıntıları

    Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), covid-19 pandemisinin hız kestiği haziran ayından itibaren, özel hastanelerdeki Covid-19 tedavilerine yönelik ödeme yapmayı durdurmuştu. Özel hastanelerde o tarihten sonra covid-19 tedavisi gören hastalar için sadece standart hasta ödemeleri yapılmaya başlanmıştı.

     Kamu hastanelerinde yoğunluğun artması üzerine özel hastaneler yeniden devreye alındı. Haziran ayına kadar olan dönemde tüm covid-19 hastaları için tedavi hizmetlerini karşılayan SGK, yeni mücadele döneminde sadece PCR testi pozitif çıkan hastalara verilen hizmetleri karşılayacak.

    Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Reşat Bahat, yeniden artış eğilimine giren pandemiyle mücadelede özel hastanelerin devlete ait sağlık kurumlarının yükünü artık paylaşabileceğini söyledi. Bahat, SGK’nın sadece PCR testi pozitif çıkan hastalar için ödeme yapmasının eksiklik olduğuna dikkat çekerek, hastaların sadece yüzde 60’ında PCR testinin pozitif çıktığını belirtti. Hastaları pnomoni, kalp, solunum problemi olduğu zaman hastaneye yatırdıklarını, PCR testi negatif çıksa bile bu belirtilerin hastaneye yatırmayı gerektirdiğini kaydetti. Daha önce PCR testinin pozitif olması zorunluluğu aranmadığını belirten Bahat, “Karar bütün covid-19 hastaları için uygulamaya geçilse iyi olurdu. Yine de bu kararın alınmasında emeği geçen herkese teşekkür ederiz” dedi.

    SGK’nın şu anda başka hastalıklarla ilgili bir ödemesi olmadığını, çünkü normal hastaların hastanelere gelmekten kaçındıklarını ifade eden Bahat, SGK pandemi öncesindeki aylık ödemeyi yapmaya devam etse özel hastanelerin pandemi ile mücadelede çok daha etkin bir şekilde kullanılabileceğini söyledi. Bahat, şöyle devam etti:

    “Özel hastanelere ödeme yapmaktan vazgeçtiklerinde eleştirmiştik, ‘pandemi geçti de bizim mi haberimiz yok’ demiştik. ‘Sağlık Bakanlığına göre geçmedi, SGK’ya göre geçti, hangisi doğru’ demiştik. Şimdi de alınan karar dolayısıyla tüm yetkililere teşekkür ediyoruz. İnşallah devamı da gelir. Sağlık Bakanlığına teşekkür ediyorum. Çok enerjik şekilde hastaları yeni açılan hastanelerde çok da güzel tedavi etti. Üniversite ve özel hastaneler üzerindeki pandemi yükünü azalttı. Bu arada biraz yabancı hastanın gelmesi, nefes almamızı sağladı. O zaman hasta sayısı azalmıştı. Şimdi artışla beraber özel sektörün kuvvetli şekilde devreye girmesi gerekecek gibi. Yoğun bakım servislerindeki doluluk giderek yükseliyor.”

        GERİYE DÖNÜK ÖDEME YAPILACAK

SGK, yeni kararı geçen hafta özel sağlık kuruluşlarına bildirdi. SGK, 1 Temmuz’dan bu yana yapılan covid-19 tedavileri için de geriye dönük ödeme yapacak.

https://www.haberturk.com /ozel-hastanelere-pozitif-pandemi-odemesi--2795179-ekonomi

Tayyip Erdoğan’ın Pandemi Ödemesi açıklaması







HASTALIK VE RAHATSIZLIK KAVRAMLARI ARASINDAKİ FARKLAR

  Not: Temel önyargıların bir tarafa bırakılarak okunmasında yarar vardır . Aforizma: Doktorunu seçerek hastalığını da seçersin. (Choose...