14 Eylül 2023 Perşembe

HER KADININ RAHİM VE YUMURTALIKLARININ ALINMASI GEREKİYOR MU?

 

HER KADININ RAHİM VE YUMURTALIKLARININ ALINMASI GEREKİYOR MU?

YA DA KADIN DOĞUMCULAR VE KADINLAR NEDEN RAHİM VE YUMURTALIKLARINI ALDIRMAK İÇİN BU KADAR HEVESLİ?

Sağlıkta Dönüşüm ile oluşturulan sağlık sisteminin müşterileri aslında hasta değildir. Bu sistemde esas olarak tamamen sağlıklı kişilerin sağlık kuruluşlarına gitmesi sağlanmıştır. Bu kişilere de aslında sağlık hizmeti kapsamında değerlendirilemeyecek birçok işlem yapılmaktadır. Sağlıklı kişilerin sağlık tesislerine gelmelerini sağlamak için sahte hastalıklar ve ileride oluşacak hastalıkların önceden saptanması ve önlenmesi gerekçe gösterilmektedir. Sağlık kuruluşlarında yapılan işlemler gereksiz olsa da başvuran kişiler bu işlemlerin ileride oluşacak sağlık sorunları için yapıldığını düşünerek bu kampanyalara katılmaktadır. Amaç bir takım hastalıkların aranması için tarama testlerinin yapılması; gereksiz işlemler ve bunu takiben gereksiz ameliyatlar için gerekçe ve talep oluşturmaktır.

Devamlı propaganda ile kadınlar günün birinde mutlaka meme, rahim veya yumurtalık kanserine yakalanacağına ikna edilmişlerdir. Bu tehlike akıllarına çakılmıştır.

Kadınlarda daha önce ve sonra da olabilirse 45-55 yaşlarında menopoz dönemine girerler. Menopoz yumurtalıkların faaliyetinin bitmesi

Bu dönemde FSH ve LH denen hormonların salınımında azalma yumurta hücrelerinin gelişmesini engeller. Yaklaşık olarak altı ay süren bu dönemde regl olarak adlandırılan kanamalarda (Aslında bir kanama yoktur. Atılan uterusun, endometrium denen tabakasıdır. meydana gelir.) azalma ve düzensizlik meydana gelir.  Kadınların hemen tamamının okuma yazma bilmediği eski dönemlerde menopoz dönemine giren kadınlar regl kanamalarının azalmasının, ateş basmalarının ve diğer rahatsızlıkların neden meydana geldiğini bilerek bu dönemi bir hastalık olarak görmez ve bu nedenle hekimlere gitmezdi.

Tıp endüstrisi normal fizyolojik bir dönem olan menopoz dönemini de bir hastalık ve tehlikeli dönem olarak takdim etmiş ve insanları buna inandırmıştır. Tıp endüstrisine göre menopoz döneminde olan düzensiz ve azalmış kanamalar normal ve fizyolojik bir şey değildir. Kanser gibi önemli hastalıkların nedenidir.

Meme kanserinde olduğu gibi menopoz dönemine giren kadınlarda    görülen düzensiz kanamaları bir fırsata çeviren kadın doğum uzmanları kendilerine başvuran her hastada kanser taramasına başlarlar. Menopoz dönemine giren kadınlar bunun doğal ve fizyolojik bir şey olduğunu düşünmez. Basın, TV sağlık kuruluşlarında bu dönemde kanser taramasının yapılması gerektiği zihinlerine kazınmıştır. Hasta bu ruh hali ile hekime gelir. Kadın-doğum uzmanları yumurtalıklarda olan kistlerin, rahimde oluşan miyomların kanser olabileceğini işleyerek hastaları önce görüntüleme yöntemlerini (USG, histerosalpingografi veya histerosalpingoskopi, tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme) yaptırır. Bunu rahim ağzı (cervix) biyopsileri ve endometrium biyopsileri izler. Bu biyopsi sonuçlarının tamamen normal olduğu durumlarda bile hastaya  “Şu an için kesin kanser diyemeyiz. Ama myomlar ve yumurtalık kistlerinde de kanser olabilir. Ayrıca düzensiz kanamalar da var. Bunlar da kansere bağlı olabilir. Biz en iyisi mi emin olmak için rahmi ve yumurtalıkları alalım.” Önerisini getirirler.

Cervix biyopsilerinde mutlaka atipik hücreler görülür ve hekimler ve patologlar bunun kanser olup olmadığından emin olamaz. Rahim ve yumurtalıkların mutlaka alınması gerekir. Hastaya kendisinde  ciddi bir kanser şüphesi olduğu söylenir. Bu hastanın artık uykuları kaçar. Bir an önce ameliyat olarak kanserden nasıl kurtulacağını düşünür. Bu ameliyatı yapacak en iyi ve ücreti en fazla olan kadın-doğum uzmanları aranır. Rahim ve yumurtalıklar alınır. Bu organları aldıran hastaların hepsinde kanser çıkmayacaktır. Ameliyatı yapan cerrah, organların çıkarılmasından sonra yapılan histopatolojik tetkikte kanser saptanmadığını söyler. Esasen kendisinde kuvvetli bir kanser şüphesi olduğuna inanan hasta bu müjdeli haberi alınca ne kadar iyi bir karar aldığına inanarak bu organları neden aldırdım diye düşünmez.

Günümüzde menopoz dönemindeki bütün kadınların gördüğü muamele budur. SGK ile sözleşmesi bulunan hastanelerinin Kuruma gönderdiği faturaların nasıl % 100’ü girişimsel artroskopi ise; kadın doğum faturalarının da en az % 80’i endometrium ve cervix biyopsileri ile ilgilidir. Yapılan her işlem bazı tetkik solüsyonlarının, cihazların, sarf malzemesi ve malzemelerin, ilaçların kullanılması için bir piyasa oluşturur ve bunlar da satılmış olur.

Menopoz dönemine giren herkesin bu senaryoyu bilmesinde yarar vardır.

Rahim kanseri erken dönemde saptanabilirmi?

Diğer kanserlerde olduğu gibi rahim kanserlerinin de ne zaman başladığı hiçbir yöntemle belirlenemez. Başlangıç zamanı belirlenemeyen bir kanserin yaşı; erken veya geç dönemde saptandığından bahsedilemez. Kanserin başlangıç anından itibaren kanser hücreleri vücudun her bölgesine yayılır, Bazı bölgelere tutunur ve zamanı gelinceye kadar sessiz bir şekilde bekler. Her kanser saptandığı an evre dört veya son evredir.

Kanser tanısından sonra hastalara hemen tekrar BT ve PET’ler çekilir. Bunlar ameliyattan önce de istenmiştir. PET ile bir yayılım odağı belirlenemezse -ki bu dönemde zaten nüksler saptanamaz- “Kanseri çok erken yakaladık. Bir yere yayılmamış.” Derler. Bu hastaları aldatmak için söylenen bir yalandır. Hasta da kurtulduğunu sanır. Kanserler hakkında doğru bilgilere sahip olan bir kişi erken tanının ve erken evre laflarının bir yalan ve zırva olduğunu bilecektir. Her kanser saptandığı an evre dört veya son evrededir. Bu hasta hemen yarın ölecek demek değildir. Çünkü kanser hücrelerinin cinsine ve karakterine göre hastada ameliyattan sonra süresi herkeste değişik olan semptomsuz ve belirtisiz bir dönem vardır. Birçok hasta kendi beklediğinden uzun yaşar ve “kanseri yendim” diye ortalıkta dolaşır.

 Rahim kanserinde iyileştirici bir tedavi şekli varmıdır?

Hiçbir kanser türünün iyileştirici tedavisi ve ameliyatı yoktur. Rahim ve yumurtalıkların alınması ile kanserli organ veya kanser olmasının beklendiği organ çıkarılmıştır. Bu semptomatik bir tedavidir. Semptomatik tedavi iyileştirici bir tedavi değildir. Kansere ait bazı semptomların giderilmesi veya azaltılması demektir. Ameliyatla sadece odaklardan biri veya odak olduğundan şüphelenilen bir alan çıkarılmıştır. Hastalar kanseri organla sınırlı bir hastalık olarak algıladıkları için, organın çıkarılması ile iyileştiklerini sanırlar. Diğer kanserlerde olduğu gibi kemoterapi ve radyoterapi adjuvan tedavi olarak adlandırılır. Kanserin iyileştirici bir tedavisi olmadığı için esas tedavinin etkisini arttıran adjuvan bir tedavisi de yoktur. Bugün pek kullanılmayan adjuvan tedavi kavramını da iyileştirici bir tedavi gibi algılamamak gerekiyor.

Kemoterapi ve ışın tedavisi vücuda zarar verir. İştahı, bağışıklık sistemini, kan yapımını bozar. Bazı hastalar kemoterapi sırasında gelişen komplikasyonlar nedeniyle ölmektedir. Bunların hiçbir faydası olmayan, aksine çok ciddi zararları olan gereksiz tedavilerdir. Kanserin nüksünü geciktirici, kanseri daha az zararlı hale getirecek bir etkisi yoktur. Gerçek rahim ve yumurtalık kanseri olan hastalar bu bu gerçeği anlamak istemez. Önlerine sunulan menüyü düşünmeden kabul ederler.  

Uterus ve yumurtalık hastalıklarında hiçbir şey yapmayalım mı?

Uterus veya Türkçe adı ile rahim sigmoid kolon denen kalın bağırsak bölümü ve mesane arasında yer alan 7.6 cm uzunluğunda, 4.5 cm genişliğinde, 3 cm kalınlığında bir üretim organıdır.  

Myom denen iyi huylu urlar uterus içinde oluşur ve kanser değildir. Yumurtalıklarda birçok kist ihtiva eden organlardır. Büyük yumurtalık kistleri ve uterusta bulunan ve cerrahi girişim gerektirmeyen myomların çoğu menopozdan kısa bir sonra küçülür ve yok olur. Uterus da bir başparmak boyutuna kadar ufalır. Bu nedenle menopoz döneminde büyüklükleri ne olursa olsun, yumurtalık kistleri ve miyomlar için ameliyatlardan kaçınmak gerekir. Tabii kadınların gideceği her kadın-doğum hekimi yumurtalık ve rahmi çıkarmaya odaklandığı için en iyisi hiçbir şekilde hastaneye gidip menopoz muayeneleri kampanyalarına katılmamaktır.

Menopoz döneminde kadınlarda adet aralarında ve kanama miktarında düzensizlikler olur. Adet araları kısalır veya uzar; kanamalar da azalır veya daha fazla olur ve normalden gazla sürer. Bunlar genellikle fizyolojiktir. Acaba menopoza girdim mi diyerek hekime gidip cinsel hormonların seviyelerine baktırılmasının veya başka tetkikleri yaptırmanın bir anlamı yoktur.   Bu dönemde olan kanamalar uzun ve rahatsız edici bir şekilde devam ederse öncelikle bazı ilaç tedavileri (Primolut-N tablet gibi PROGESTERON etkisi yapan ilaçtır) ile kanamalar kontrol altına alınabilir.   

          Kanaması ilaç tedavisi ile kontrol edilemeyen hastalarda endometriumun kürtaj ile kazınması kanamaların durdurulması için kullanılabilen bir yöntemdir. Burada amaç endometriumda bir kanser taraması yapmak değil başka yöntemlerle durdurulamayan kanamaların durdurulmasıdır. Alınan materyal histopatolojik olarak da incelenir. Bu tedavi amacı ile (terapötik) yapılan bir kürtajdır.

  Menopoz öncesi dönemde bağırsak ve mesane fonksiyonlarını etkileyen çok büyük iyi huylu miyomlar da ameliyatla çıkarılabilir. Burada myomun büyüklüğüne ve diğer semptomların bununla ilişkili olup olmadığına bakmak gerekir.

Tedavi amacı ile yapılan küretajlar ve cervix (serviks) biyopsileri kimlere yapılmalıdır?

Bu girişimlerin tıbbi olarak yapılması gereken durumlar vardır. Hiçbir tıbbi rehberde menopoz döneminde bulunan her kadında terapötik küretaj ve rahim ağzı (Cervix) biyopsisi yapılması önerilmemektedir. Menopoz dönemindeki kadınlara rutin olarak (körlemesine) bu  gereksiz biyopsilerin yapılmaması konusundaki görüşlerimiz benim uydurduğum şahsi görüşlerim değildir. Mevcut yayın ve tıbbi rehberlerdeki görüşler de bu yöndedir. 

 Durumu anlaşılmaz hale getirmeden NICE: National Institute for Health and Care Excellence) rehberine göre incelediğimizde:

1.3.10  Yüksek oranda endometrial patoloji olduğu şüphelenilen ve histeroskopi (rahim içinin endoskopik muayenesi) yapılan kadınlarda şüpheli   endometrial biyopsi yapılması gerektiğini şu durumlarda göz önünde bulundur:  

•Adet kanamaları arasında kanamaları olan veya düzensiz kanamaları olan kadınlarla, düzensiz ve şiddetli rahim kanaması olan  şişman ve polikistik overleri (overlerinde çok fazla sayıda kist bulunan)  olan kadınlarda,

•Tamoksifen kullanan kadınlarda (Meme kanseri tedavisinde kullanılan Tamoksifen aynı zamanda kanser yapan bir ilaçtır.)

•Yapılan tedavilerin başarılı olmadığı ŞAK (HMB=şiddetli Adet kanaması olan) kadınlarda.  [2007, amended 2018]

1.3.11 Endometrial biyopsi örneğini sadece tanısal histeroskopi sırasında alın. ŞAK olan kadınlarda körlemesine endometrium biyopsisi alınmasına karar vermeyin. [2018]

https://www.nice.org.uk/guidance/ng88/chapter/Recommendations#management-of-hmb  

Rahim ağzı, uterus ve yumurtalık kanserlerinde histopatolojik tanılar her zaman doğru mudur?

Tıpta teşhis, teşhisi koyan hekimin kişisel görüş ve yorumudur. Mutlak veya evrensel doğru anlamında değildir. Dokuları inceleyen patolog gördüğü hücrelerin kanser hücresine benzeyip benzemediğine göre değerlendirme yapar ve bir karar verir. Gerçek hastalıklarda bir hekimin koyduğu tanı nasıl diğerine her zaman benzemez ise, histopatolojik incelemelerde de teşhis her hekimde aynı değildir. Hekimler gerçekte kanser doğasını göstermeyen bazı bozuk hücreleri kanser hücresi olarak yorumlayabilir ve hatalı olarak kanser tanısı koyabilir.

Kanserin ne olduğunu bilen bir cerrah da öncelikle kanserin iyileştirici bir tedavisi bulunmadığını; yapılacak cerrahinin bir semptomatik tedavi olduğunu hastaya söylemelidir. Eğer semptomatik bir cerrahi girişimden fayda bekleniyorsa bu hasta ile tartışılarak ameliyat yapılabilir. Dürüst bir cerrah hastasına ameliyattan sonra da yapılan işin semptomatik bir ameliyat olduğunu; vücudun başka bölgelerine yerleşmiş kanserli hücrelerin er veya geç faaliyete geçerek nüks veya metastaz olarak adlandırılan uzak kanser odaklarına neden olacağını söylemelidir. Hekim kemoterapi denen ilaç tedavilerinin ve iyonlaştırıcı ışın tedavilerinin de iyileştirici bir etkisi olmadığını hastaya söylemelidir.

Bazıları “Biz etkisi olmadığını söylesek bile, hastalar ilaç ve ışın  tedavisi almak için ısrar ediyor,” diyebilir. Evet hastaların kafası kanser endüstrisinin hurafeleri ve yalanları ile doldurulmuştur. Bu hastalar daha kemoterapi aşamasında bazı hastaların nükslerle geldiğini zaten kendisi de görecektir. İyileştirildiği iddia edilen kanser için üç aylık aralarla BT, MR ve PET kontrollerine çağrıldığında da “Madem ben iyileştim. O zaman beni neden kontrollere çağırıyorlar?” diye düşünmeye başlayacaktır.

Kanser hastaları uygulanan ameliyat ve tedavilerin bir işe yaramadığını zaten bilmektedir. Bu nedenle kaplumbağa kanı içmek, ısırgan otu yemek ve zakkum ekstrelerini kullanmak gibi şeyleri zaten yapacaktır.

SGK SAĞLIK HİZMETİ SATIN ALIM SİSTEMİ VE RAHİM KANSERİ TARAMALARI

Yukarıda açıkladım. Sık sık hatırlatıyorum. Ama bir kere daha vurgulamakta yarar var:

Türkiye’de SGK’ya hizmet satan bütün SHS (hastane ve tıp merkezlerinde) hasta yaratmak ve müşteri bulmak için menopoz dönemine gelen BÜTÜN KADINLARDA servikal biyopsiler ve endometrium biyopsileri yapılmaktadır.

Diğer gereksiz girişim ve işlemlerde olduğu gibi bunların çok yaygın ve her kadında uygulanmasının nedeni uygulanan sağlık sistemidir. Bu “SGK sağlık hizmeti satın alım sistemidir.” Dünya Bankası tarafından kurulmuştur ve yönetilmektedir. SGK sözleşme ve protokolle sağlık hizmeti satın almaktadır. Sağlık hizmeti satan SHS’nın hepsi kâr amacı ile çalıştırılan ticari şirketlerdir. Sadece para kazanmak için açılmışlardır. SGK sisteminde sağlık hizmeti beyana göre satılır. Verilen hizmetin gerekli olup olmadığı, yapılıp yapılmadığı veya neden yapıldığı hiçbir kuruluş tarafından denetlenmez. Hizmet evrakı aylık dönemler halinde SGK MEDULA sistemine yüklenir. (MEDULA: sağlık hizmeti ile ilgili elektronik hizmet belgesi ve faturaların yüklendiği SGK’nın hastane ve eczanelerle ortak kullandığı bir intranet sistemi, programı ve arşiv sistemidir.) Beyana göre hizmet alınması demek SHS’na sahte fatura düzenleme hak ve yetkisi verilmesi anlamına gelmektedir. Beyan edilen hizmet evrakı ve faturanın % 5’inde göstermelik bir hak ediş denetimi yapılarak beyan edilen tutar ödenir. Her türlü sağlık sahteciliğine izin veren bu sistemde hastanelerin daha fazla para kazanması için yapması gereken şey her branşta en fazla ve fabrikasyon yapılabilecek işleri yapmaktır. Fabrikasyon ameliyatlar dallara göre değişir. KBB dalında gereksiz geniz eti, bademcik ve burun ameliyatları; kardiyoloji dalında gereksiz anjiografi, balon ve stent uygulamaları;  beyin cerrahisi bölümünde gereksiz bel fıtığı ve dar kanal ameliyatları (dar kanal ameliyatından sonra felç gelişen birçok hasta biliyorum), genel cerrahide gereksi tiroid ameliyatları tiroid ameliyatlarının hepsi gereksizdir), ortopedide girişimsel artroskopiler gibi girişim ve ameliyatlardır.  Bu sistem “kazan-kazan” mantığı ile çalışmaktadır ve hastaneler kazançlarını arttıran hekim ve cerrahlara “performans adı altında” kâr ödemeleri yapılmaktadır. Hekim ve cerrah ne kadar çok (gereksiz) tahlil, tetkik, görüntüleme isterse ve ne kadar çok ameliyat ve girişim yaparsa cebine giren para o kadar fazla olacaktır.     14.9.2023 Dr. Uğur YILMAZ

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HASTALIK VE RAHATSIZLIK KAVRAMLARI ARASINDAKİ FARKLAR

  Not: Temel önyargıların bir tarafa bırakılarak okunmasında yarar vardır . Aforizma: Doktorunu seçerek hastalığını da seçersin. (Choose...