Sağlık kuruluşları insan sağlığı için
büyük bir tehdit haline gelmiştir. Tıbbi uygulamalar üzerinde mesleki denetimin sakatlayıcı
etkisi bir salgın hastalık boyutlarına
ulaşmıştır.
Ivan Illich
(Medical Nemesis)
Devletin
tepesinden tabanına, her mevkide o mevkie lâyık olmayan
kişiler
oturmaktadır.
Prof.M.
Celal Şengör
(Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi,
10.5.2013, s.7)CC
ÖZGEÇMİŞ
1953, Burdur doğumlu.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Burdur’da okudu.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, genel
cerrahi uzmanlık eğitimini de, 27.11.1976-23.03.1982 tarihlerinde yine aynı
fakültenin Genel Cerrahi Kliniği’nde tamamladı.
Askerlik hizmetini, 100 yataklı İzmit Askeri Hastanesi’nde genel
cerrahi uzman olarak yaptı.
Hekimlere zorunlu hizmet uygulaması gereği, 29.09.1983–23.09.1985
sürecinde Muş Bulanık Devlet Hastanesi’nde çalıştı.
Daha sonra Çanakkale Biga Devlet Hastanesi’nde
(08.10.1985–03.02.1986), Çorum SSK Hastanesi’nde (02.01.1987– 21.06.1990) ve
Antalya SSK Hastanesi’nde (26.06.1990-14.3.2005) genel cerrahi uzman olarak
görev yaptı.
SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesinden sonra
“Performans Sistemi” ile çalışmayı ahlâki bulmadığından hastaneden ayrıldı.
SSK Antalya Sağlık İşleri Müdürlüğü’nde çalışmaya başladı. SGK’nın oluşturulması ile bu müdürlüğün adı Antalya Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi oldu. Bu dönemde Kurum işlerinin Kurum mevzuatına ve yasalara uygun olarak yürütülmesi için çalıştığından dolayı dört defa sürgün ile cezalandırıldı. Geçici görevlendirme adı altında yapılan son görevlendirmeden sonra 14.5.2018 tarihinde emekli olarak ayrıldı. Bu dönemde her seviyede Kurum mensubu ve adli süreçlerle ilgili olan yolsuzluklar ikinci bir kitabın konusu olacaktır.
İletişim:
Elektronik posta:
muguryilmaz@gmail.com
Bu kitap, yazarın bizzat gözlemlediği ve tanık olduğu Türkiye’de 1960
sonrası uygulanan sağlık sisteminin anlaşılması ve daha sonra tamamen Dünya
Bankası tarafından projelendirilen ve uygulanan “Sağlıkta Dönüm Projesinin” anlaşılması
için yazılmıştır.
Hem sistemin hem de dönüşümün
anlatıldığı dönem, yazarın doğrudan gözlemlerine dayanan vaka hikâyeleri ile
anlatılmıştır. Bu, kitabın esas amacının gözden kaçırılarak bir anı kitabı gibi
algılanmasına neden olmuş ise de, bir anı kitabı değildir. Kitapta konu ile
ilgisi olmayan anılara yer verilmemiştir.
Birbiri ile ilişkili fakat farklı birimlerin aynı amaç doğrultusunda
uyumlu bir şekilde kurgulandığı ve çalıştırıldığı düzene sistem denilmektedir.
Günümüzde “Modern Tıp” olarak da isimlendirilen sağlık sistemi ve bu
sistemdeki hastalık, teşhis ve tedavi yöntemleri uluslararası tıp endüstrisi
(big pharma=dev ilaç karteli) tarafından belirlenmektedir. Tıp endüstrisi tıp
eğitimini, tıbbi ilaç ve ürünlerin üretim, dağıtım, pazarlanması ve
tükettirilmesi, herhangi bir ülkede sağlık hizmetinin nasıl verileceğini,
sağlık sigortacılığı sistemini de belirlemektedir. Çoğu kişi sağlık sistemi veya
“tıp” deyince, hekimle hasta arasındaki teşhis, tedavi ve girişim ilişkisini
anlamakta ve bu açıdan bakıldığı zaman sistemin ne olduğu anlaşılamamaktadır.
Hatta bu bakış açısı ile bütün Dünya’da sağlık sisteminin birbirinin aynı
olduğu sonucu da çıkarılmaktadır.
Kitap çok yönlüdür. Hekimler ve yardımcı sağlık çalışanları, bunların
eğitimi ve çalıştığı koşullar, çalışma şekli, devletin ve siyasi partilerin bu
konudaki tutumları, dönüşüm öncesi ve sonrasındaki hastanelerin durumu ve
işletilme şekli, ilaç ve tıbbi malzeme şirketlerinin hastane ve hekimlerle
ilişkileri, doğru ve güvenilir bir sağlık hizmeti verilebilmesi açısından başta
sterilizasyon ve antisepsi konuları başta olmak üzere hastanelerin durumu,
hekim, Sağlık Bakanlığı ve her seviyedeki yöneticilerin bu konudaki tavırları,
gereksiz tedavi ve ameliyatlar, hastaların ve vatandaşın sağlık hizmeti
konusundaki bilgisizliği ve durumu;
hekim ve hastaların gereksiz ve zararlı sağlık uygulamaları konusunda
nasıl direnç gösterdiği, hastaların gereksiz ve zararlı olsa bile hekim
tarafından önerilen her türlü öneriyi kabul ederek ne kadar kolay
aldatılabildiği ve kötü kullanıma maruz oldukları, kitapta Sağlıkta Dönüşüm
öncesi dönemdeki (SGK öncesi dönem) sosyalizasyon, kamu, özel, askeri ve
Kızılay’ın sağlık kuruluşlarının çalışma tarzı, özel muayenehanecilik sistemi
SGK’da nasıl sağlık hizmeti verildiği ve bu Kurum’un sağlıkta dönüşüm için
nasıl çökertildiği ve işlemez hale getirildiği, üniversite ve üniversite
öğretim üyelerinin, hekimlerin bilimden ne anladığı ve bilimsel seviyeleri,
yurt dışındaki bazı ülkelerde sağlık sisteminin nasıl işlediği; sağlıkta
dönüşümün nasıl kurgulandığı, sağlıkta dönüşüm konusunda Türkiye’deki siyasi
partilerin, sendikaların, TTB, Tabip Odaları ve TEB ve Eczacı Odalarının tavırları,
“küreselleşme olarak” adlandırılan neoliberal uygulamalarının sağlık alanında
uygulamasının nasıl olduğunu, SGK merkezli sağlık hizmeti satın alımı olarak
isimlendirilen Sağlıkta Dönüşümün kimler tarafından kurgulandığı ve
uygulandığı, kanser hastalığı ve tedavisi konusunda değerlendirmeler gibi
sistemi oluşturan farklı birimler ve konular vaka hikâyeleri ile
anlatılmıştır.
Bu kitap bir tıp kitabı değildir. Kitapta anlatılan konu ile ilgili
tıbbi bilgiler de verilmiştir.
Yazar bu sürecin basit bir gözlemcisi değildir. Kitap diğer bir açıdan
da yazarın faaliyet raporu niteliğindedir.
Sağlıkta Dönüşüm ile Dünya Bankası tarafından Türkiye’de uluslararası
tıp endüstrisinin çıkarlarına uygun bir sağlık sistemi kurulmuş, sağlık
alanında devlet tasfiye edilmiş, sağlık hizmetleri özelleştirilmiştir.
Dönüşümün nihai amaç sağlık harcamalarının arttırılmasıdır. Bu da tıp endüstrisinin ürettiği tıbbi ilaç,
cihaz, malzeme ve diğer ürünlerin kartele bağlı “Pazar Sistemi” korunarak
olabildiği oranda satılması ve tükettirilmesi ile sağlanır.
Bu kitapta sağlıkta dönüşüm süreci ve SGK merkezli beyana ve örnekleme
usulü ile sağlık hizmeti satın alım uygulamasının ve nasıl işlediği; sağlıkta
dönüşüm ile nasıl bir sağlık piyasası oluşturulduğu, devletin sağlık alanından
nasıl tasviye edildiği, sağlık sisteminin nasıl özelleştirildiği, devlete ait
gibi görünen sağlık kuruluşlarının kâr amacı ile çalıştırılan ticari
işletmelere nasıl dönüştürüldüğü, hekimlerin nasıl pazarlamacı, halkın gereksiz
yere muayene, tetkik, tahlil, tedavi ve girişimlerin nasıl müşteri haline
getilidikleri anlatılmamıştır. Önceki dönem gibi her gün ve her an yaşanmasına
rağmen bu dönem de halkımız tarafondan bilinmemektedir. Bu konular bir tabudur.
Sistem bu konuların bilinmesini ve tartışılmasını de engellemektedir.
İbn-i Sina’nın söylediği gibi “hiç kimse görmek istemeyen kadar kör
değildir.” İşte bu nedenle bu kitapta kimsenin görmek, duymak ve konuşmak
istemediği konular anlatılmıştır.
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ 13
GİRİŞ 19
NASIL
APANDİSİT AMELİYATI OLDUM 24
FARİK VE
MÜMEYYİZ1 OLMAK NE DEMEK? 25
ORTOPEDİ
TELAFİ VİZESİ SINAVI 27
RUH
HASTALIKLARI UZMANI, HASTAYA NASIL HİSTERİ KRİZİ GEÇİRTTİ? 28
VAMIK VOLKAN 29
RUH
HASTALIKLARI STAJI VE ŞİZOFREN BİR HASTA 31
ŞİZOFRENİ
NASIL BİR HASTALIKTIR? 32
BİR
SOSYALİZASYON GERÇEĞİ / ADIYAMAN-KAHTA
32
‘SOSYALİZASYON’
HAKKINDA YORUM 36
CERRAHİ
UZMANLIK SINAVINA NASIL GİRDİM
37
HANGİ ACİL
HASTA ÖNCELİKLİ OLARAK MUAYENE EDİLMELİDİR 39
SİGARA
İÇERKEN YAKALADIĞIM BUERGER1 HASTASI 40
SİGARAYI
NASIL BIRAKTIM 41
MUSİNÖZ
KİSTADENOKARSİNOM NASIL TEDAVİ EDİLİR 42
MORTALİTE TOPLANTISINDA HOCA NEDEN KORKTU? 43
TÜRKİYE’DE
İLK DEFA YAPILAN AMELİYAT 44
İNGİLİZ
HASTA
47
HOCA
AMELİYATI 48
EN İYİ
CERRAH KİMDİR? 49
HASTANELERDE
SOLUNUM CİHAZLARI NE İŞE YARAR? 51
AMELİYATTA
ASİSTAN NEDEN FIRÇALANIR? 53
HASTA MEME BAŞI AMELİYATI İÇİN ŞEVROLE
ARABA TEKLİF EDİYOR 54
HASTANELERDE ÇALIŞMA NEDİR, MESAİ NE ANLAMA
GELMEKTEDİR 55
NACİ HOCA
AÇIK KALP AMELİYATI YAPMAK İSTİYOR 56
NACİ HOCA
KENDİSİNE VERİLEN UZMAN İLE ÇALIŞMAK İSTEMİYOR 57
BEYİN
CERRAHİSİ ASİSTANINA DAMAR AMELİYATI YAPTIRINCA
NE
OLUR? 58
AMELİYATTA
HASTANIN KALBİ DURDUĞUNDA NE YAPMAK GEREKİR?
60
APANDİSİTE
BAĞLI GEÇ BİR KOMPLİKASYON VE ÖLÜM 61
ANKARA
TIP FAKÜLTESİNDE ŞAHİT OLDUĞUM BİR İLAÇ YOLSUZLUĞU 62
YATAN
HASTALARA YAZILAN İLAÇLAR NEREDEN ALINIR?
64
ALIN BOKLAR!
64
KAN NAKLİ NE
KADAR GÜVENİLİR BİR İŞLEMDİR? 65
APANDİSİT
AMELİYATI KISIRLIĞA İYİ GELİR Mİ? 67
HİÇ BİR
ŞİKÂYETİ BULUNMAYAN HASTAYA NEDEN
APANDİSİT
AMELİYATI YAPTIM? 67
APANDİSİT
NASIL BİR HASTALIKTIR? 69
CERRAH OLMAK
İÇİN NE LAZIM? 72
ÖĞRENCİLERİN
BEYİN CERRAHİSİ VİZE SINAVI 74
YOĞUN
BAKIMIN DUVARI NASIL SIVANIR? 74
NACİ HOCA
PERİTON DİYALİZİ AÇIYOR 75
HASTANEDE NE
KADAR ŞEBEKE KAPAĞI VAR 77
HİLMİ
AKIN 78
BİR HASTA VE
ÜLSER AMELİYATLARI SONUCU GELİŞEN POSTGASTREKTOMİ
(ALBATROS SENDROMU) 83
UZMANLIK
TEZİ NASIL PROFESÖRLÜK TEZİ OLDU ? 89
ÖZEL
HASTANEDE AMELİYATLARA GİRMEYİ NEDEN İSTEMEDİM? 91
MİDE SARKMASI
AMELİYATI 92
UNUTULAN
DREN NASIL YERLEŞTİRİLDİ? 93
DALAK
AMELİYATI İÇİN BIÇAK PARASI 94
HASTALAR
HOCAYA SORU SORABİLİR Mİ? 95
MİDE KANSERİ
NÜKS EDEN HASTAYA TOMOGRAFİ 96
ANKARA’DA
İLK ÖZEL TOMOGRAFİ MERKEZİ 97
GÖRÜNTÜLEME
YÖNTEMLERİYLE İLGİLİ YORUM 97
BİR GÜNDE 45
ADET MAKALE NASIL BULUNUR VE TERCÜME EDİLİR
“VEYA ÜNİVERSİTELERDE BİLİMSEL
ÇALIŞMA NASIL YAPILIR? 99
SÖZDE
BİLİMSEL BİR ARAŞTIRMA İÇİN MAKALE TARAMA GÖREVİNDEN
NASIL KAÇTIM? 103
MEŞHUR BİR TİYATRO SANATÇISININ AMELİYATI 104
DOPLER 105
TIP
FAKÜLTESİNDE BİR BİLİMSEL ÇALIŞMA NASIL YAPILDI? 110
TÜRKİYE’DE
ÜNİVERSİTELER NASIL ÇALIŞIYOR? 111
UZMANLIK
SINAVINA NASIL GİRDİM? 113
HOCALARIN EN
SIK KULLANDIĞI SÖZLERDEN ÖRNEKLER 115
ASKERLİKTE
İÇTİMADAN SONRA ERKEN BIRAKILINCA NE
OLDU? 116
MAHMUT ALBAY 116
YUMURTALIKLARI
HANGİ DURUMDA ÇIKARMAK GEREKİR? 118
BİR ALBAYIN
MUAYENESİ 119
ASKER
MUAYENELERİ 120
PANSUMANCI 121
ASKERİ
HASTANEDE KOLORDU KOMUTANININ ANİ BASKINI
122
TÜTÜNÇİFTLİKTE
AÇILAN BAKTERİYOLOJİ LABORATUVARI
123
ASKERİ BİR
ÖĞRENCİNİN ANTABUSE İÇMESİ SONUCU GELİŞEN OLAYLAR 125
BİR CERRAHIN
ÇIPLAK ELLE GİRİŞİM YAPMASININ NEDENİ NEDİR? 128
KOLORDU
KOMUTANININ EMRİ İLE SAVUNMAM ALINIYOR 128
MECBURİ
HİZMET 130
BULANIK
DEVLET HASTANESİ 131
BULANIK'TA
İLK ACİL MÜDAHALE 132
BULANIK
DEVLET HASTANESİNDE BÜYÜK ONARIM 134
BULANIK DEVLET HASTANESİNDE AMELİYATHANE
VE
RONTGEN BÖLÜMLERİ İÇİN YAPTIKLARIM 138
BULANIK DEVLET HASTANESİ TIBBİ MALZEMELERİ
İÇİN İHALE 139
BULANIK’TA
BİR ECZACI BANA İLAÇ YAZMAYI ÖĞRETMEK İSTİYOR 142
BULANIK’TA MUAYENEHANE AÇIYORUM 144
BU KONU İLE İLGİLİ BİR GAZETE HABERİ:
“SİZİ HASTA MANYAĞI
YAPACAĞIM!” 145
BULANIK DEVLET HASTANESİNDE LABORATUVAR
TETKİKLERİ NASIL
YAPILIYOR? 147
HASTANE
DERNEĞİ 152
SINAVA
GİRMEDİĞİM HALDE DAHİLİYE UZMANLIK
SINAVINI
KAZANIYORUM
153
HASTANEYE
GELEN ÖDENEKLER NASIL PAYLAŞILIYOR? 153
RİDAYETTİN 154
BULANIK
DEVLET HASTANESİNİN LOJMAN SORUNU 157
İYİLİKTEN
DOĞAN MARAZ: ‘DELİ SIRRI’ 159
HASTANE
ÇALIŞANLARININ MAAŞLARININ VERİLMESİNDEKİ
USÛLSÜZLÜKLER 162
SAĞLIK
MÜDİRESİ HAKKINDA ŞİKÂYET DİLEKÇESİ VERİYORUM 163
BULANIK
DEVLET HASTANESİ’NDE YÖNETİM TARZI 164
ADLİYE’NİN
İSTEDİĞİ DOSYA GÖNDERİLMEDİĞİNDE NE OLDU? 166
PARMAĞI
KESİLEN BİR HASTA NEDEN KEYİFLENİR? 167
FEDAİ 169
OMFALOSELLE
(GÖBEK KESESİ İLE) DOĞAN BEBEK
170
HİPNOZ NASIL
BİR ŞEYDİR? 172
TİROİDEKTOMİ
İLE HİSTERİ TEDAVİSİ 173
RUHSAL
RAHATSIZLIĞI OLAN HASTALAR GEREKSİZ CERRAHİ GİRİŞİMLER
İÇİN EN UYGUN ADAYLARDIR 176
TERS
ASİMİLASYON (ÖZÜMLEME)
178
BİR GENEL
CERRAH MALAZGİRT’TE MUAYENEHANESİNDE BEYİN AMELİYATI (!)
YAPIYOR 179
BEYİN TÜMÖRÜ
OLAN HASTAYA RONTGEN CİHAZI İLE IŞIN TEDAVİSİ
YAPILMASI 180
HASTA NE
ZAMAN MUAYENE OLMUŞ SAYILIR? 181
TARIM İLACI
İLE ZEHİRLENME 182
AŞIRI
TERLEME NÖBETLERİ İÇİN GELEN HASTA 182
BAŞ AĞRISI
ŞİKÂYETİ İLE GETİRİLEN BAYAN HASTANIN DÜŞÜK YAPTIĞINI
NASIL ANLADIM? 184
GÖSTERMELİK
KUDUZ KARANTİNASI VE AŞISI NASIL YAPILIR? 184
AMELİYAT
YARALARINA NE SÜRMEK GEREKİR? 185
YANIK
YARASINA AYAKKABI BOYASI 186
BENZİN POMPA
İSTASYONUNUN PARASI NEDEN ÖDENMİYOR? 187
BULANIK’TA
İMAM-HATİP LİSESİ MÜDÜRÜ BENDEN GEÇMİŞE YÖNELİK
‘DEVAMSIZLIK RAPORU’ İSTİYOR 188
SAĞLIK
HİZMETİNDE CİNSEL İSTİSMAR 189
HEMŞİRELER
TRAFİK KAZASI GEÇİRİYOR 189
BULANIK’TA
FARKLI BİR AĞA: ALİ ZİVER 191
MECBURİ
HİZMETİN SONU 192
AYÇEKİRDEĞİ
BEBEKTE NASIL BAĞIRSAK TIKANMASI YAPAR? 195
LEYLA 196
MUAYENEHANE
KOMŞULARIM BENDEN HASTA ÇALMAYA ÇALIŞIYOR
198
ALMANCI
RAPORU / 1 199
ALMANCI
RAPORU / 2 200
HASTANEDE
SATIN ALMA KOMİSYONU BAŞKANI NE İŞ YAPAR? 202
ZAKKUMLA
KANSER TEDAVİSİ 208
SAHTE
MALULLÜK RAPORU NASIL ALINIR? 211
RAMAZAN’DA ÇAY İÇMEK YASAK! 215
BÖBREĞİNİ ALDIRMAK İSTEYEN HASTA 216
KARIN AĞRISI NEDENİ İLE DALAĞINI ALDIRAN
HASTA 217
MİDE RAHATSIZLIĞI İÇİN AMELİYAT OLMAK
İSTEYEN HASTA NASIL İYİLEŞTİ? 219
KAN BASINCI
YÜKSEKLİĞİ HANGİ DURUMDA TEDAVİ EDİLİR? 220
MUAYENEHANEYE
UĞRAMADAN HASTA YATAR MI? 221
KADIN
HASTALIĞI 221
DALAK
DİKİLİR Mİ? 222
TEDAVİ
AMACIYLA ORGANLARIN ÇIKARILMASI ÜZERİNE 225
AMELİYAT ! 225
YİNE
PANSUMAN! 228
TAVŞAN
DIŞKISI ŞEKER HASTALIĞINI TEDAVİ EDER Mİ? 230
VEFAT EDEN
HASTA İÇİN SEVK İSTENİYOR 232
KULAĞINI
DİKTİĞİM HASTA 233
İSTİRAHAT
RAPORU NASIL ALINIR VE NASIL TAYİN YAPTIRILIR? 234
HASTANEDEKİ
ALETLER KİMİN MALI? 235
BİR
GASTROSKOPİ SAHTEKARLIĞI 238
CERRAHİ
SANAT MIDIR, ZANAAT MIDIR? 241
BİLİMSEL ARAŞTIRMA ADI ALTINDA İLAÇ PAZARLAMASI
242
ÇOCUKTA
APANDİSİT OLUP OLMADIĞI NASIL ANLAŞILIR? 245
LENFOMA
TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? 248
GUATR
AMELİYATI BEL FITIĞINA İYİ GELİR Mİ? 250
HACAMATLA
SARILIK VE KANSER TEDAVİSİ 252
FITIK
TEDAVİSİ İÇİN MENZİL ŞEYHİNE GİDEN HASTA 254
BU HASTA
NEDEN ÖLDÜ? 255
VARİS BAŞ
AĞRISI YAPAR MI? 257
HANGİ ÇOCUK
GELECEK VADEDİYOR? 257
RETİNAMDA
DEKOLMAN (AYRILMA) OLMADIĞI NASIL ANLAŞILDI? 258
GÖZLERİ
SAĞLAM BİR KİŞİYE KATARAKT AMELİYATI YAPILIR MI? 260
GEREKSİZ
KATARAKT AMELİYATLARI NEDEN YAPILIYOR? 261 İTİNAYLA KÖR EDİLİR
262
“SİZE KÂFURU
TAKDİM EDİYORUM!” 263
PANKREATİTLİ
HASTAYI NEDEN AMELİYAT ETTİM 265
HİSSİZLEŞTİRMEDEN
YARA DİKİLİR Mİ? 266
GİRİŞİM
YAPILMADAN AĞRI DUYAN ÇOCUK 267
SARALI
KÖPEĞİ TEDAVİ EDİYORUM 268
BASKI VE
YILDIRMA AMAÇLI SAVUNMALARIM ALINIYOR 268
SAVUNMA
ÖRNEĞİ /1 268
SAVUNMA
ÖRNEĞİ/2 269
BEKİR
KUMBUL’UN BAŞHEKİMLİĞİ 273
ANİ SÜRGÜN
TAYİN 276
HASTANELERDE
MESAİ, DEVAM VE İŞ ANLAYIŞI 280
SSK
HASTANELERİNİN HİZMET VERMESİ NASIL ENGELLENİYORDU?
282
İTALYA-ROMA
ÜNİVERSİTESİ 285
PRONTO SOCCORSO
287
“NORMAL
DOĞUM” NE KADAR NORMALDİR? 288
1.Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Doğum Kliniği 288
2.Bulanık
Devlet Hastanesi’nde doğum 290
ANKARA TIP
FAKÜLTESİ KADIN-DOĞUM KLİNİĞİ’NDE SEZARYEN AMELİYATLARI
VE
KLİNİK ÜZERİNDE BİR DEĞERLENDİRME 291
BRÜKSEL’DE
DOĞUM ENDÜSTRİSİ 293
STERİLİZASYON 296
BULANIK
DEVLET HASTANESİ’NDE CERRAHİ MALZEMELERİN STERİLİZASYONU 296
HEYBELİADA
SANATORYUMU’NDA STERİLİZASYON 301
BİGA DEVLET
HASTANESİ’NDE STERİLİZASYON 303
SSK ÇORUM
HASTANESİ’NDE STERİLİZASYON MÜCADELESİ 304
SSK ANTALYA
HASTANESİ’NDE STERİLİZASYON MÜCADELESİ 305
ANTALYA
SİGORTA HASTANESİ’NDE ENDOSKOPİK ALETLERİN STERİLİZASYONU 307
ANESTEZİ
(NARKOZ) VE AMELİYAT 308
CERRAH,
AMELİYAT İÇİN ANESTEZİ UZMANINDAN İZİN ALMALI MIDIR? 308
AMELİYAT
İÇİN HASTALARDA HANGİ TETKİKLER
YAPILMALI? 309
ANESTEZİ UZMANININ KAPRİSİ HASTAYI NASIL TEHLİKEYE ATTI 314
GASTROSKOPİ YAPILACAK HASTALARDA RUTİN TETKİKLER
NEDEN İSTENİR? 316
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM’DEN SONRA GASTROSKOPİ TETKİKLERİ
NASIL YAPILIYOR? 321
KANSER 321
KANSER MAKİNESİ VE BAYNŞTAYN 321
MUAYENEHANEMDE
KANSER TEŞHİSİ KOYDUĞUM HASTAYA NE OLDU?
324
MİDE KANSERİ / 1 324
MİDE KANSERİ / 2 327
KALIN BAĞIRSAK KANSERİNE BAĞLI BAĞIRSAK DELİNMESİ 328
KALITIMLA
GEÇEN KALIN BAĞIRSAK KANSERLERİ GÖRÜLEN AİLE (LYNCH SENDROMU) 330
KANSER TEDAVİSİ İNGİLTERE’DE DAHA İYİ Mİ YAPILIYOR? 332
IŞIN TEDAVİSİ VE İLAÇ TEDAVİSİ (KEMOTERAPİ) KANSER TEDAVİSİNDE
NE KADAR ETKİLİDİR? 333
SON DÖNEM
MİDE KANSERİ HASTASINA UYGULANAN IŞIN TEDAVİSİ 336
KARACİĞER
KANSERİ OLAN HASTANIN AMELİYATINI NASIL
ENGELLEDİM VE HASTA NE KADAR YAŞADI? 337
KANSER HAKKINDA GERÇEKLER 340
SSK ANTALYA HASTANESİNDE BİLGİSAYARA GEÇİLİYOR 349
LAPAROSKOPİK AMELİYATLAR 350
CERRAHİ VE TIBBİ UYGULAMALARDA VAZGEÇİLEMEYEN BİR TIBBİ DOĞMA:
HASTALARA AMELİYATLARDAN
SONRA SU VE YEMEK VERİLMEMESİ 352
MİNİLAPARATOMİ İLE SAFRA KESESİ AMELİYATI 354
BİRİNCİ ULUSLARARASI KATILIMLI HEPATO PANKREATO BİLİYER
CERRAHİ GÜNLERİ VE DR. STIG
BENGMARK 356
TIPTA BESLENME İLE İLGİLİ DEĞİŞİMLER 359
BAZI ANESTEZİ UZMANLARI AMELİYAT YAPMAMA ENGEL
OLUYOR 361
KALP NÖROZU OLAN HASTAYI NASIL AMELİYAT ETTİM? 363
GÖĞÜS
DUVARIMDA TÜMORAL OLUŞUM: NASIL OLUŞTU
VE KAYBOLDU? 364
ÖZELLEŞTİRMEDEN ÖNCE MUAYENEHANECİLİK SİSTEMİ
365
ANESTEZİ ve AMELİYATLARLA İLGİLİ SORUNLAR 367
ÇUKURCA’DA
KIZILAY HASTANESİ 370
ÇUKURCA’DA YAPTIĞIM TEK AMELİYAT 372
İLAÇ PROMOSYONUNA BİR ÖRNEK 374
HASTA BULMAK
VE KAZANÇ SAĞLAMAK İÇİN TETKİK YÖNTEMLERİNİN KULLANILMASI 374
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM VE SAĞLIK REFORMALARI 375
GENEL SAĞLIK SİGORTASI ÜZERİNE JÜLİDE GÜLİZAR BENİMLE RÖPORTAJ YAPIYOR 375
SSK SORUNLARINA ÇÖZÜM ARAMAK İÇİN SSK’NIN ANTALYA’DA
YAPILAN 13. TIP KONGRESİNDE
UYGULANAN YÖNTEM 378
SSK İÇİN HAZIRLADIĞIM RAPORDA “HERKESİN BİLDİĞİ” (?) SORUNLAR
VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NELERDİ 380
SAĞLIK HİZMETLERİNDE VERİMLİLİK KAVRAMI
MİLLİ
PRODÜKTİVİTE MERKEZİ'NİN SAĞLIK HİZMETLERİNDE VERİMLİLİK PROJE
YARIŞMASI 382
MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİNİN I. VERİMLİLİK KONGRESİ'NE SUNULAN BİLDİRİ
384
SAĞLIK HİZMETLERİNDE VERİMLİLİK KAVRAMI 384
SAĞLIK HİZMETLERİNDE VERİMLİLİK KAVRAMI VE 1. ULUSAL SAĞLIK KURULUŞLARI
VE HASTANE YÖNETİMİ
SEMPOZYUMU KUŞADASI, AYDIN, 4-7 MAYIS 1994 388
BİLDİRİDE YER ALAN GÖRÜŞLER 392
SSK GENEL MÜDÜRÜ KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN SAĞLIK REFORMU ÖNERİSİ 393
NUSRET FİŞEK HALK SAĞLIĞI GÜNLERİNE GÖNDERİLEN BİLDİRİ 398
SSK KURUMUNA GÖRE KURUM ÇALIŞMALARINDAN GÖRÜLEN AKSAKLIKLARIN
NEDENLERİ NELERDİ 399
SSK HASTANELERİNDE SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMDEN ÖNCE
YAPILAN ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI 400
SAĞLIKTA
DÖNÜŞÜM VE ANTALYA TABİP ODASI 401
SSK
HASTANELERİNİN DEVRİ İLE İLGİLİ OLARAK
DİLEK
GÜNGÖR’ÜN HABERİ 404
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM 406
EKLER 417
GİRİŞ
Bu kitapta Türkiye’de sağlık sistemini ve “sağlıkta
dönüşüm” uygulamasını, vaka hikâyeleri anlatarak ortaya koymayı seçtim.
Vaka Hikâyeleri’nin tümü
yaşanmış gerçek olaylardır.
“Sağlık sistemi” deyimi;
toplumda sağlık, hastalık, tedavi ve ameliyat konularındaki uygulama ve
anlayışları içermektedir.
Her konuda olduğu gibi,
sağlığı ve tıbbı ilgilendiren bir konu ortaya atılıp tartışıldığında, insanlar
önceki bilgi ve koşullanmalarına göre farklı görüşleri savunabilmektedirler.
Sağlık anlayışı da bu eğilimlere göre düzenlenmekte ve biçimlenmektedir.
Hemen şu gerçeği vurgulamam
gerekir, ülkedeki sosyal ve ekonomik yapıdan bağımsız, siyasetler üstü bir
sağlık sistemi yoktur, olamaz da.
Nitekim var olan siyasi ve
ekonomik yapıyla uyuşan tüm siyasi partiler, dernekler ve meslek örgütleri,
“sağlıkta dönüşümü” el birliğiyle desteklemiş ve başarılı olması için
ellerinden geleni yapmışlardır.
Günümüzde yalnız Türkiye’de
değil, dünyanın büyük bir bölümünde sağlık hizmetleri; tıbbi ürün, ilaç ve
teknolojilerin pazarlanmasının bir aracıdır. Sağlık sistemi, insan sağlığını
koruma ve hastalıkları iyileştirmeyi amaçlamaz.
Toplum; tıbbi ürün, ilaç,
teknoloji ve tanı yöntemlerinin gereksiz ve yaygın kullanımını “sağlık hizmeti”
sanacak biçimde koşullandırılmış ve yönlendirilmiştir. İşte bu nedenle, sağlığı
koruma ve hastalıkları tedavi amacı taşımayan tanı ve tedavi yöntemlerinin
uygulandığını, kendisine iyilik değil kötülük yapıldığını algılayamamaktadır.
Tıp fakültesinde öğrenciyken
sağlık çalışanları ve özellikle de hekimler arasında bozulup yozlaşmanın çok
yaygın olduğunu gözlemledim. Bu bozulup yozlaşma, “sağlıkta dönüşüm” planının
uygulamaya konulmasıyla bir tür salgın hastalığa dönüşmüş, hatta daha ilerisi,
normal bir düzen olarak varsayılmıştır.
Bu bozulup yozlaşmanın nedeni,
tıp fakültelerine kişilikleri en bozuk olanların alınmış olması değildi. Tıp fakültesi
öğrencileri hekim çıkıp mesleğe adımını atar atmaz bozulma başlıyordu!
Bozulup yozlaşmanın nedeni,
verilen eğitimin düzeyi ile de ilgili değildi. En iyi eğitimi almış olanlarla
olmayanlar arasında pek bir fark görülmüyordu.
Peki, bu bozulup yozlaşmanın
nedeni neydi?
Ben bir süre sonra bu bozulup
yozlaşmanın, doğrudan hekimlerden değil, sistemden kaynaklandığını anladım.
Açıkça görüyordum, bozulup yozlaşmanın tıp ve ahlâk eğitimiyle düzeltilmesi
olanaksızdı. İşte bu nedenledir ki; hekimlikteki bozulup yozlaşmadan
yakınanların, mevcut sistemi değiştirme konusunda taraf olmaları gerekmekteydi.
Bu kitapta sağlık sistemindeki
değişimi sergilemek amacıyla, belirli dönemlerde ve farklı hastanelerdeki
uygulamalar, halkın ve hekimlerin sağlık ve tıp anlayışları hikâyelerle
örneklendirilmiştir.
Yaşanan aksaklıklar, kötü
kurgulanan sistemden kaynaklanmaktadır. Bu aksaklıkları sistem içinde çözmek
olanaksızdır. Kaldı ki; sistem içinde kimse bu işleyişten rahatsız değildir ve
düzeltilmesini istememektedir.
Bu kitapta anlattığım
hikâyelerle, sistemin aksayan yönleri değil,
aksayan sistemin doğrudan doğruya kendisi anlatılmaktadır. Benim
anlattığım hikâyelere benzer olaylar her gün yaşanmakta ve bunlara yenileri
eklenmektedir.
Kitaptaki hikâyelerde yalnız sistemin kendisi değil; halkın, sağlık
çalışanlarının ve hekimlerin sağlık anlayışları ve sisteme bakışları da
anlatılmaktadır. Hikâyelerimizde geçen kişi isimleri üzerinde fazla
durulmamalıdır. Bunların benzerlerine farklı sağlık kuruluşlarında farklı
isimler olarak da rastlanabilir.
Kitapta verdiğim örnekler, genel
cerrahi uzmanı olduğum için çoğunlukla bu dala aittir. Fakat hekimliğin diğer
dallarında da benzer kötü kullanım ve bozulmanın bulunduğunu gözledim,
biliyorum. Önemli olan kötü uygulamaları görmek, bunları gizlemeye
çalışmamaktır. Gerçekleri biz kendimiz göremiyorsak, başkalarının görmesini
nasıl bekleyebiliriz?
Sisteme uyanlar ve onunla
bütünleşenler, sistemin kötü uygulamalarından da sorumlu olacaktır.
Yukarıda söyledim, kötü
uygulamalar sistemden kaynaklanmaktadır. Perde önünde veya satış tezgâhında
görev alanlardan çok, perde arkasında ipleri ellerinde tutan tıp kartelini
görmek ve iyi tanımak gerekmektedir. En önde görülen kişiler sadece kendilerine
verilen rolleri oynamaktadırlar, oyunun senaryosu başka yerlerde hazırlanmış ve
Türkiye’de sahneye konulmuştur.
Ünlü İngiliz tiyatro yazarı
Shakespeare, Dünya’yı bir tiyatro sahnesine benzetir ve tüm insanları bu
sahnede oynanan oyunun oyuncuları olarak görür. İşte, sağlık piyasası da böyle
bir tiyatro sahnesidir. Bu sahnede herkes sistemin kendisine verdiği rolü
oynamaktadır. Daha doğrusu oynamak zorundadır. Oynanan bu oyunda sevinç, hüzün,
komedi, trajedi, entrika, cinayet, kan, üzüntü, ölüm, aldatma, kandırma,
dolandırıcılık ve çeteleşme dâhil her şey bulunmaktadır.
Anlattığım hikâyelerde birinci
tespitim, halkın sağlık, tıp ve tedavi konularında derin bilgisizliği ve
cahilliği olmuştur. İnsanlar her tür yalan ve dolana kolaylıkla inanabilmekte
veya inandırılabilmektedir. İnsanları inandırmak için hem modern hem modern
olmayan tıbbi uygulamalar hakkında değişik yalanlar ve efsaneler
uydurulmaktadır. Kişilerin eğitimli olup olmaması ve hatta hekim bile olması bu
yalanlara inanmalarını engellememektedir. Bu yalanlar insanların gereksiz
tedavi, ilaç kullanımı ve operasyonlar yapılması için sistemli olarak
uydurulmakta ve yayılmaktadır. Neredeyse herkesin ortak görüşü ve inancı haline
gelen yalanlar, bireyleri kötü işletilen sağlık sisteminde korumasız bir duruma
düşürmektedir. Hatalı uygulama, tedavi ve operasyonların yaptırılmasında
insanları ikna etmede uygulanan birçok farklı yöntem bulunmaktadır.
Halkın zararlı sağlık
sisteminden kendisini kurtarmak için okuyup bilinçlenmesi de yeterli
olmamaktadır. Ortada bir sistem varsa ve bu sistem herkese nasıl uygulanıyorsa
size de yakınlarınıza da aynı biçimde uygulanacak demektir.
Anlattığım hikâyelerde yapmış
olduğum ikinci tespitim, yalnız hekimlerin değil, bu alanda çalışan yönetici ve
öğretim üyelerinin de tıbbi konularda yetersiz ve bilgisiz oluşlarıdır. Bu
kişiler de ne yaptıklarını ve ne öğrettiklerini tam olarak bilmemektedirler.
Çünkü bilimsel ve analitik düşünme yeteneklerinden yoksundurlar. Bu kişiler tüm
mesailerini bilimsel uğraşlar için değil, para kazanmak için harcamaktadırlar.
Tıp kartelinin bilim diye
sunduğu dogmalar[1]
ve hipotezler, evrensel gerçeklikler ve doğa yasaları sanılmaktadır.
Üniversitelerde bilim olarak sunulanlar aslında, akademik alanda yükselme
amacıyla uydurulmuş, kimsenin okumadığı ve anlamadığı, benzerleri daha önce
yüzlerce kez yapılmış çalışmaların türevlerini veya benzerlerini yazmaktan
öteye geçmemektedir. Yapılan çalışmalarda çoğu zaman neyin bulunmak ve
gösterilmek istendiği bile belli değildir. Bilim, bir öneri ve uygulamanın
onaylanması ile değil, çürütülmesi ile gelişir, gerçeğe bu yoldan ulaşılır.
Oysa üniversite öğretim üyeleri, tıp kartelinin bilimini bir dogma veya din
gibi kabul etmektedir. Bunun dışında bir şey duymaya ve görmeye tahammülleri
yoktur, eleştiri ve farklı fikirlerin açıklanmasından hoşlanmazlar.
Hekimler, nasıl hasta tedavi
edileceğini ve ilaç kullanılacağını bilmemektedirler.
Hekimlere tıbbi eğitimleri,
ilaç ve malzeme firmaları tarafından verilmektedir! İlaç ve tıbbi malzemeler, firmaların
yönlendirmesine göre tercih edilip pazarlanmaktadır. Hastalıklar ve sorunlar
değiştiği halde tedaviler hepsinde hemen hemen aynı olmaktadır.
Kitaptaki hikâyelerde yapmış
olduğum üçüncü tespit, tıp bilimi diye bir bilimin olmadığıdır.
Hiç kuşkusuz insanı ve
hastalıklarını inceleyen anatomi, fizyoloji, patoloji gibi tıbbi ilimler
vardır. Ancak unutulmasın ki, bu bilim dalları ile ilgi dersler, yardımcı
sağlık çalışanlarına da verilmektedir. Dolayısıyla bu dersleri almak kişiyi
bilim adamı yapmaz.
Hekimlerden ve sağlık
çalışanlarından bu bilimlerle ilgili öğrendiklerini uygulamaları beklenir. Oysa
eğitimleri sırasında bu bilim dallarında verilen dersleri, mesleki hayatlarında
uygulamazlar, kullanmazlar.
Bir kişinin okuyarak, görerek
veya tecrübeyle öğrendiği ve yaptığı şeyler, bir bilim konusu olmaktan çok bir
sanat veya zanaat konusudur. Bu açıdan bakıldığında hekimliğin; şoförlükten,
futbolculuktan, bilgisayar kullanılıcılığından bir farkı yoktur. Nitekim
bilgisayar program ve araçlarını geliştiren kişilerin de bunları en iyi
kullanabilen kişiler olması gerekmez. Kaldı ki, öğretilen tıbbi bilimlerin,
tıbbi uygulama ile bir ilgisi yoktur.
Tıp fakültelerinde hastalığın
ne olduğu, bunların nasıl teşhis ve tedavi edileceği değil, gereksiz ilaç,
tedavi, girişim ve teknoloji kullanmak için toplumun nasıl taranacağı,
uygulanacak tedavi ve girişime bağlı olarak nasıl hasta yaratılacağı
öğretilmektedir. Günümüzde hastalıkların başlıca nedeni, gereksiz ve zararlı
tedavilerin uygulanmasıdır. Gereksiz ve zararlı tedavi uygulamanın neden olduğu
hastalık ve tıbbi sorunlara “iatrojenik” hastalıklar denilmektedir. Yani,
hekimlerin uyguladığı tedavi ve yöntemlerin neden olduğu hastalıklara bu ad
verilmektedir.
Hekimlik eğitiminde,
iatrojenik hastalıkların neler olduğu, nasıl oluştuğu, bunlardan kaçınılması
için hekimlerin nerede durması gerektiği ve hangi durumlarda belirli bazı
tedavi ve girişimleri yapmaması gerektiği öğretilmemektedir.
Tıp Bilimi olarak sunulan;
tıbbi cihaz, malzeme, ilaç ve diğer ürünlerin geliştirilmesidir. Çarpıcı gerçek
şudur, bu ürünleri üreten ve geliştirenlerin hiçbirisi hekim değildir! Yapılan
üretimlerin ve geliştirmelerin de çoğu, tanı yöntemleri ile ilgilidir. Eldeki
tanı yöntemleri hastalıkların tanı ve tedavisi için yeterlidir. Bulunan yeni
tanı yöntemlerinin tedaviler üzerinde bir etkisi yoktur. Tedavisi bulunmayan ve
etkili bir şekilde tedavi edilemeyen hastalıklar için yeni tanı ve tedavi
yöntemlerinin piyasaya sürülmesinin, hastaların iyileşmesi ve tedavisi için bir
anlamı yoktur.
Geliştirilen tıbbi tanı
araçları ile yeni teşhisler, klinik durumlar ve algoritmalar2
tanımlanmakta, daha sonra bu tanımlara göre tedaviler ve ilaçlar
tasarlanmaktadır. Geliştirilen bir ürün,
ilaç veya cihaz ya her hastada aynen uygulanarak ve kullanılarak moda olmakta
ya da bunlar için yeni tıbbi durumlar ve
hastalıklar icat edilmektedir. Yeni
hastalık icadında kullanılan başlıca yöntem istatistiktir. Vücutta bulunan bir
madde veya özellik ölçülür, önce bir normal değer belirlenir ve bunun dışındaki
değerler hastalık göstergesi olarak tanımlanır. Zamanla normal değer aralığı daraltılarak
hasta sayısı artırılabilir.
Devlet, kendi denetiminde olan
sağlık kuruluşlarında yeterli bir sağlık hizmeti verilebilmesi için üzerine
düşeni yapmamıştır.Hastanelerin çoğunda,
asepsi antisepsi kurallarına uyulmamaktadır. İşin daha vahimi, hepsi tıp
fakültelerinden mezun olan hekimlerin bu temel kavramlardan habersiz
olmalarıdır. Aynı durum diğer sağlık çalışanları için de geçerlidir. Cerrahlar
ve anestezi uzmanları nasıl ve hangi durumda anestezi verileceğini ve hastanın
ameliyata hazırlanmasının ne demek olduğunu bilmemektedir. Herkes kendine göre
keyfi kural koymaktadır.
Devlet, sağlık
hizmetlerindeki yolsuzluk, usulsüzlük ve kötü uygulamaları görmezden gelmekte ve
bunları yok saymaktadır. Bu konularda yapılan uyarı başvuruları gereği gibi
inceleneceği ve soruşturulacağı yerde,
kötü uygulamalarda bulunan
kişiler korunmakta ve sorunlar görmezden gelinmektedir. Bununla kalınsa neyse, çoğu
zaman yolsuzlukları ve usulsüzlükleri ortaya çıkarıp duyuranların üzerine
gidilmekte, bu kişiler cezalandırılarak susturulmaya çalışılmaktadır. Öyle
anlaşılmaktadır ki; devlet
denetmelerinin görevi, sistemin kusursuz işlediğini ve bir sorun
bulunmadığını göstererek milletin gerçekleri görmesini engellemektir.
Kitapta kanser hastalığı
hakkında bir anlayış oluşturmak amacıyla bazı hastalardan örnek verilmiştir.
Hastalara çoğu zaman zarar veren tedavilerin ve belki yararı olur diyerek
yapılan uygulamaların, giderek temel tedavi yöntemleriymiş gibi uygulandığı
görülmektedir.
Bazı kanser türleri öldürücü
değildir, bir tedavi ya da aşırı tedavi gerekmez. Lenfoma ve lösemi gibi bazı
türler hariç, geliştirilen diğer tedavi yöntemleri ile daha iyi sonuçlar
sağlanamamıştır.
Toplum hem kanser
endüstrisinin geliştirdiği teşhis ve tedavi yöntemleri, hem de kanseri tedavi
ediyoruz diye ortaya çıkan sahtekârların yaptığı uygulamalar konusunda
bilinçsiz ve korumasızdır.
Türkiye’de sağlık sistemleri
ve özellikle muayenehanecilik sistemi bilimsel olarak incelenmemiş ve
eleştirilmemiştir.
Kişiler çoğunlukla
rahatsızlıkları nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvurmaktadır. Dile getirilen
rahatsızlıklar çoğu zaman bir hastalık gibi ele alınarak gereksiz girişim ve
tedaviler uygulanmakta ya da hastalar ameliyat edilmektedir.
Rahatsızlıkların bir teşhis ve
tedavi yöntemi yoktur.
Kitapta kendiliğinden iyileşen
bazı rahatsızlıklardan da örnekler verilmiştir.
Sıradan rahatsızlıkları
nedeniyle sağlık kuruluşlarına giden insanlar, en çok kötü muameleye uğrayan,
gereksiz tedavi ve ameliyat edilen kesimdir.
Kitapta, doğal doğum olayının
nasıl sezaryen endüstrisine doğru dönüştüğünün örnekleri verilmiştir. Aynı
durum kalp cerrahisi ve kardiyoloji girişimleri ve kanser tedavileri için de
geçerlidir. Bilinen ve alışılan her ameliyat türü için hemen bir ameliyat bandı
açılmakta ve bu ameliyat sadece hastalara değil tüm topluma uygulanmaktadır.
Devlet, sağlık hizmetinde
kendisini sorumlu görmemekte ve gereğini yapmamaktadır.
Sağlık sistemindeki ana
sorunlar hep görmezden gelinmiş ve sağlıkla ve tıpla ilgili olmayan konular
önemli sağlık sorunu olarak sunulmuştur.
Mevcut sağlık sistemi bu
durumdayken dış güçlerin etkisi ile küreselleşme gereği sağlık alanının
özelleştirilmesi ve bu alandan devletin tasfiyesi gündeme gelmiş ve bu
yapılmıştır.
Sağlıkta dönüşüm olarak
bilinen bu süreci tüm siyasi partiler, sendikalar ve sağlık çalışanları
gönülden desteklemiştir. Dönüşüm olayı da tarafsız ve bilimsel yöntemlerle
incelenmemiş ve eleştirilmemiştir. Bu konuda yapılan tüm yayınlar, sağlıkta
dönüşümü öven ve destekleyen yazı ve raporlardan oluşmaktadır.
Her ne kadar kitabımızda ele
alınmadıysa da, insan sağlığı alanında gördüğümüz sorunların aynısı veya
benzerleri tarım ve veterinerlik alanlarında da mevcuttur.
Veterinerlikte ve tarımda bitkilere
kullanılan ilaçlar da kartelin etki alanındadır. Bu alanlarda da tıpkı
insanlarda olduğu gibi, pazarlanan ilaçlar gereksiz bir biçimde
kullanılmaktadır.
Artık bu konularda, toplumun
tamamı olmasa bile, bir bölümünün düşünmeye ve bir şeyler yapmaya başlamasının
zamanı gelmiştir.
[1] Dogma: İsim, Fr., Doğruluğu sınanmadan
benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav.
2Algoritma:Tanımlanan
belirli bir durumda zorunlu olarak yapılması gereken sıralı tetkik, tedavi ve
girişimler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder