SAĞLIĞIN KARANLIK
YÜZÜ- 1 Haziran 2020
Akdeniz Gerçek
Gazetesinin tanıtım haberi
Uğur Yılmaz tarafından
vaka hikayeleri yoluyla ülkemizin sağlık sistemini gözler önüne seren kitabı,
tanıtım yazısıyla sizlerle paylaşıyoruz...
SAĞLIĞIN KARANLIK YÜZÜ
Kitabın tanıtım
yazısı: Sağlığın Karanlık Yüzünde hem sağlıkta
dönüşümden önce hem de dönüşümden sonra uygulanan sağlık sisteminin anlaşılması
için öncelikle dönüşüm öncesi sağlık sistemi ve uygulamaları ‘vaka hikâyeleri’
yöntemi ile anlatılmıştır. Konuların vaka hikâyeleri ile anlatılmasının amacı
herkese anlaşılmaz ve karmaşık gelen konuların yaşanmış örnek ve yorumlarla
anlatılarak anlaşılmasının sağlanmasıdır.
Sağlık sistemi deyince
toplum hekim ve hasta arasında olan ve hastanelerde verilen bir hizmeti
anlamaktadır. Soruna böyle yaklaşıldığı zaman ‘sistem’ anlaşılamaz. Hatta her
ülkede hastaneler, hekim ve hastalar olduğu için bütün Dünyada uygulanan sağlık
sisteminin birbirinin aynı olduğu; sağlık sisteminin siyasi ve ekonomik
sistemler dışında “bilimsel yöntemle ve bir bilim adamı olarak gösterilen
hekimler” tarafından ‘matematik bir kesinlik ve doğrulukla’ uygulanan ve
işletilen bir sistem olduğu sanılmaktadır. Sağlık sistemi böyle bir
sistem değildir: Ben böyle bir sistem görmedim.
Bu sistemin ön planında
ABD’nin emperyalist küreselleşme stratejilerine uygun olarak ülkelerde
uygulanacak sağlık sistemlerini belirleyen DTÖ, Dünya Bankası, OECD, İMF gibi
küresel örgütler vardır. Türkiye cephesine baktığımız zaman siyasi partiler,
siyasi iktidarlar, Sağlık Bakanları, Çalışma Bakanları, Vali, Kaymakam gibi
yerel yöneticiler, Sağlık Müdürleri, başhekimler, Devlet, Özel, SSK, Askeri
hastaneler ve Kızılay hastaneleri; hastane yöneticilerinin yönetme ve
hekimlerin çalışma tarzı, diğer sağlık çalışanlarının durumu, hastanelerin açılması,
onarımları, işletilmesi, çalışanların maaşlarının ödenmesi, ilaç pazarlaması ve
ilaç firmaları ile hekimlerin ilişkileri, muayenehanecilik sistemi ve
özellikleri; sağlık sisteminin gelişimi ve tarihçesi, tıp eğitimi gibi konular
ve tabii ki sistemin merkezinde olan vatandaşın durumu da anlatılmaktadır.
Çünkü bu işler neticede vatandaş için; daha doğrusu vatandaşın kesesinden
yapılan harcamaları arttırmak için yapılmaktadır.
KÜRESEL EGEMENLİK
ÖRGÜTLERİ
Kitabı basit bir anı
kitabı gibi değil de ‘bir sistemin anlatıldığını’ bilerek okuyan kişiler sağlık
sisteminin hiç de bilimsel ilkelere göre, hasta veya insan yararına, kusursuz
ve düzgün işleyen bir sistem olmadığını aksine, arkasında Dünya Bankası gibi
ABD’nin küresel egemenlik örgütlerinin olduğu, her seviyede ilgili kişilerin ve
çalışanların bu kirli ilişkilerde kendilerine verilen rolleri oynadıkları
kirli, mafyatik, nitelikli dolandırıcılık ve soygun sistemi olduğunu
görecektir. Bu kişiler toplum karşısında, TV ve basında yüzlerine masum-temiz bir
maske geçirmektedir. Maskenin arkasında gizlenen yüzü bilmeyen bir kişi
bunların işini doğru dürüst yapan, saygıdeğer, temiz kişiler olduğu
sanır. Sağlığın (sağlık sisteminin) bir de bilinmeyen, bilinmek ve görülmek
istenmeyen, değiştirilmek istenmeyen karanlık bir yüzü vardır. Kitapta bu
karanlık yüzü, işleyişi anlatılmaktadır.
Sistemi anlatmak için
kullanılan vaka hikâyelerinde herkes kendisini ilgilendiren bir şeyler
bulabileceği gibi, bazı tıbbi bilgileri de öğrenebilir. İsteyen kişi, beğendiği
herhangi bir maskeyi takarak kendi durumunu da sorgulayabilir.
Kovid-19 salgını
münasebeti ile Türkiye’nin sağlık sistemi bütün toplumu aldatacak bir şekilde
övülmektedir. Bu sistemin Atatürk’ün kurduğu sistemin devamı olan kamucu bir
sistem olduğu propagandası yapılmaktadır. Sağlık haberciliği yalan haberciliğin
en fazla uygulandığı bir habercilik şeklidir. Bu şekilde toplu yönlendirilir,
aldatılır, belli bir hedefe doğru yönlendirilir. Basın ve TV’lerde maalesef
sağlık ile ilişkili konularda doğru haberlere rastlamıyoruz.
ABD’nin Küreselleşme
denen bir Dünya düzeni hayâli vardır. Bu hayâl neoliberal siyasetler olarak
pazarlanmış ve tüm ülkelere dayatılmıştır. Küreselleşme, her ülkede
devletin yaptığı bütün işlerin özelleştirme ile tasfiye edilerek devletin veya
ulus devletin tasfiyesi demektir. Bu yöntemle sömürgeleşen ülkeler
küreselleşmeyi bir medeniyet projesi sanmaktadır. Sağlıkta Dönüşüm bunun sağlık
alanında uygulamasıdır. Bu uygulama ABD’nin Atatürk’ten öğrenip; ‘bu baya
iyiymiş’ diyerek bütün dünyaya uygulatmak istediği bir sistem değildir. Bu
uygulama: 10 Devletin sağlık alanında tasfiyesi ve Devlete sadece düzenleyici
görev verilmesi, 20 ABD emperyalizmi tarafından düzenlenen işletim sistemi ile
tıp kartelinin çıkarlarına uygun bir sağlık piyasası oluşturulması, 30 Sağlık
kuruşlarının özelleştirilmesi ve bu iş tamamlanıncaya kadar mülkiyeti Devlete
ait olan sağlık tesislerinin işletmesinin SGK sistemi vasıtası ile oluşturulan
sağlık piyasasına dâhil edilmesidir. Devletin elinde gibi görülen sağlık
tesislerine de kartelin ürünlerinin daha fazla satılması ve pazarlanması görevi
verilmiştir. Bu amaca ulaşmak için tıbbi hizmet, tedavi, girişim, ürün ve
cihazların satılması ve pazarlanmasında diğer komisyonculuk işlerinde olduğu
gibi kâr payı dağıtılmaktadır.
ATATÜRK'ÜN KAMUCU
SAĞLIK SİSTEMİ YOK
Şu anda Türkiye’de
uygulanan sağlık sistemi Atatürk tarafından kurulan sistemin devamı olan kamucu
bir sistem değildir. Bu bizzat Dünya Bankası tarafından kurulmuş ve
yönetilmekte olan bir sistemdir. Milli bir sistem değildir. En son Başak şehir
Şehir Hastanesinin açılışı vesilesi ile Sağlıkta Dönüşümün bu son uygulaması da
tüm halka kamucu bir uygulama olarak yedirilmiştir. Başakşehir Şehir Hastanesi
bir devlet hastanesi ve yatırımı değildir. Bu hastane Dünya Bankası ile ticari
ortaklığı olan uluslararası Rönesans Holding’in Japon ortağı ile
yap-işlet-devret yöntemi ile yaptığı hastanelerdir. Bu gibi hastanelerin
milletin sırtına bindirdiği yük sıradan bir özel hastaneninkinden fazladır. Çünkü
şehir hastanelerinde hastaneye gelir ve kâr garantisi de verilmektedir. Hastane
belirlenen geliri sağlayamazsa aradaki fark Orhangazi köprüsünde olduğu gibi
devlet tarafından ödenecektir.
Başakşehir Şehir
Hastanesi'nin açılması ile devam eden Şehir Hastaneleri sistemine ve sağlık
sistemine tekrar dönersek: Türkiye’de uygulanan sağlık sistemi ABD ve AB
ülkelerinde ve diğer birçok Dünya ülkesine göre nasıldır? Onlardan ilerimidir?
Diye sorarsak, cevabı şudur: Evet bu sistem Dünya Bankası tarafından nasıl kurulduysa
ona göre işletilen bir sistemdir. Çıktı düzenlendiği sisteme göredir. Bu hiçbir
siyasi partinin karşı çıkmadığı, hemen hemen hiçbir muhalefeti olmayan, bir
saat gibi düzenli işleyen bir ticari soygun sistemidir. Hem Dünya Bankası hem
de onun küresel aktörleri, işbirlikçileri ve basını bu sistemi çok başarılı
bulmaktadır. Bu tiyatro sahnesinde herkes nedense maymun rolünü oynamak
istediği için sağlık sistemimizin daha bir süre böyle tıkır tıkır sorunsuz
işleyeceğini söyleyebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder