ŞEHİR
HASTANELERİ: KİMLER NASIL KAZANIYOR ?
ÖZEL-BÜRO İSİMLİ BİR GRUPTAN ALINMIŞTIR
10.4.2020
Çarşamba
ŞEHİR HASTANELERİ: KİMLER
NASIL KAZANIYOR ?
Şehir Hastaneleriyle 2002-2017 döneminde yapılan
özelleştirmelerle sermaye aktarılan kaynağın en kötümser tahminle dörtte biri
kadar yeni bir aktarım yapılacağı tahmin ediliyor. AKP yandaşı sermaye
gruplarının yanında geleneksel sermaye grupları uluslararası sermaye ve finans
tekellerinin de ihya olduğu görülüyor. Bir ucunda Dünya Bankası tasarımının
durduğu model General Electric Siemens gibi ‘sağlık teknolojisi’ tekellerinin kısa sürede büyük
kazançlar elde etmesini sağlarken Rönesans Akfen IC İçtaş Türkerler GAMA’nın
yanısıra Fransız ve İtalyan taahhüt şirketleri de kazanıyor.
Kamu planlarına göre 43 bin yataklı 30 şehir
hastanesi yapılacak. Yatırım tutarı için 11 milyar devletin 25 yıllık işletme
dönemi boyunca ödeyeceği kira bedeli olarak da 31 milyar dolar öngörülüyor.
Sözleşmeler kamuya açık değil. Ancak model dikkate alındığında şehir
hastanelerinin hem yapım hem de işletme sürecinde üç önemli kazanan grup olduğu
görülüyor. İlki yüklenici firma olarak adlandırılan hastanelerin yapımını ve
işletilmesini üstlenen gruplar. İkinci grupta bir bölümü aynı zamanda bu
yüklenici gruplarla ortaklık yapan “sağlık
teknolojileri çözüm ortakları” yer alıyor. Üçüncü grup ise esas
olarak bir tür “finansman modeli” söz
konusu olduğu için bankalar. Tabii bu üçlüye irili ufaklı danışmanlar taşeron
inşaat firmaları sağlık hizmeti sağlayıcıları gibi ekler de yapılabilir.
Yatırım tutarının yıllık kira ödemelerinde
içerildiğini varsayarak 31 milyar dolar dikkate alındığında bu hacmin bir alt
sınırı ifade ettiğini 30 şehir hastanesiyle hem sağlık alanı hem de diğer
tamamlayıcı hizmetler ticari faaliyetler göz önünde bulundurulduğunda özel
sektör için çok daha büyük bir pasta yaratıldığını söylemek mümkün. Şehir
merkezinden taşınacak hastanelerin bırakacağı boşluğu değerlendirecek özel
sektör sağlık kuruluşlarının açacağı daha küçük çaplı hastaneler poliklinik
hizmetleri vb de bu hacme eklenmeli. Tüm bunlar dikkate alındığında 25 yıllık
dönemde sermayeye 35-50 milyar dolar aralığında bir toplam gelir yaratıldığını
söylemek mümkün. Ki bu tutar çok kaba bir hesaplamayla 2000’lerin çok büyük
çaplı özelleştirmelerinin neredeyse dörtte birine denk gelen bir büyüklük.
PASTA BÜYÜK: ‘YANDAŞLAR’ KAZANIYOR AMA ULUSLARARASI SERMAYE DE İHYA
OLUYOR
Peki bu büyük pastadan kimler pay alıyor?
İhalesi yapılmış inşaatı tamamlanmış ya da
tamamlanmak üzere olan 21 hastanenin yüklenici firmalarına bakıldığında birkaç
grubun öne çıktığı görülüyor. Çeçen ailesinin IC İçtaş’ının “kardeş” kuruluşu CCN
Holding Putin-Erdoğan arasında “denge bulucu” kimliğiyle de bilinen Erman Ilıcak’ın
Rönesans Holding’i AKP iktidarının ilk dönem özelleştirmelerinin “jokerleri”nden Akfen Holding tam
anlamıyla bir AKP dönemi “yükseleni” YDA
İnşaat ve içinde AKP dönemi “yükseleni” Türkerler
geleneksel taahhüt sermayesinin tipik temsilcisi GAMA ve uluslararası teknoloji
tekeli General Electric’i barındırdığı için bir tür “üçü bir arada” olan
Türkerler-GAMA-GE ortaklığı.
“Otel gibi” hastane
boyutu öne çıkmakla birlikte Türkiye’de yapılan bugüne kadarki “ticari bina” standartlarının
ötesinde teknik standartlara ihtiyaç duyulduğu bu nedenle teknik şartnamede
yeterlilikleri yerine getirmek amacıyla grupların yabancı ortaklar da
edindikleri görülüyor. Nihayetinde bugüne kadar yapılan hastanelerdekinden daha
fazla sayıda hastaya hizmet verecek ameliyathaneler laboratuarlar görüntüleme
birimleriyle kompleks bir sanayi tesisine yaklaşan Meridiam Astaldi INSO
Sistemi gibi ortaklar Fransız ve İtalyan ortaklar hijyen standartlarıyla teknik
yeterlilik kriterlerini karşılamak özel önem arze ediyor. GAMA Rönesans gibi
grupların yurtdışı proje deneyimlerinin bu kriterleri karşılamaya yeterli
olduğu tahmin edilmekle birlikte “hastane
spesifik” tecrübe açısından özellikle de uygulama deneyimlerinden
yararlanmak danışmanlık desteği için bu tür ortaklar da dahil edilmiş durumda.
Örneğin Astaldi İtalya’nın Toscana bölgesinde yer alan ve kamu-özel işbirliği
modeliyle yapılmış orta ölçekli dört hastanede yüklenici firma olarak yer
almış. (Astaldi aynı zamanda IC İçtaş’la birlikte 3. Boğaz Köprüsü’nün de
yüklenici firması. )
Projelerle ilgili en net noktalardan biri tüm
taraflar için proje yapımı ve proje finansmanından “kazanıldığı”. 2000’li yılların HES ağırlıklı enerji
projeleriyle şehir hastaneleri arasında hem model hem de yükleniciler açısından
büyük benzerlikler var. Enerji projelerinde kamu alım garantileriyle “şişirilen” yatırım tutarlarıyla
büyük kazançlar sağlandı. HES yatırımlarında kabaca yüzde 40’lık bölüm
makine-ekipmandan oluşuyordu ve Türkiye’nin toplam 70 milyar dolarlık enerji
yatırımının 25-30 milyar dolarlık bölümünün General Electric Siemens Alstom
gibi enerji ekipmanları üreticilerine doğrudan transfer anlamına geldiği
söylenebilir. Şehir Hastaneleri yatırımlarına bakarken de son derece pahalı MR
cihazlarının yedekleri gibi zorunluluklar da dikkate alındığında 11 milyar
dolarlık yatırımda teçhizat payının yüzde 30’lara ulaşacağı ve yine esas olarak
General Electric ve Siemens’in medikal cihaz bölümlerinin ana “ortak” olarak öne çıktığı
görülüyor. Nitekim GE Sağlık’ın doğrudan ortak olduğu hastaneler ve “çözüm ortağı” olarak işbirliği
yaptığı hastanelere ilişkin açıkladığı sözleşme rakamları da bu oranı teyid
ediyor. GE Sağlık’ın iki hastaneyle imzaladığını açıkladığı anlaşmaların tutarı
toplam proje bedelinin yüzde 15’ine yaklaşıyor. Bu anlaşmaların tüm ekipmanı
kapsamadığı hem görüntüleme laboratuar cihazları sarf malzemeleri hem de
ameliyathaneler başta olmak üzere donanım için gerekli malzeme ekipman
eklendiğinde bu oranın çok daha yüksek olacağı açık. Bir de tabii 25 yıl
boyuncaa tüm ekipmanların bakım onarımları ve yenileme ihtiyacı da dikkate
alınmalı.
İŞİN MİMARLARI: ULUSLARARASI FİNANS KURULUŞLARI
Kamu-özel işbirliği modelinin mimarı Dünya Bankası.
Özellikle 2008 krizi sonrası global ölçekte altyapı yatırımlarına uzun vadeli
yatırımlara özel sektörün daha fazla dahil edilmesine yönelik çalışmalar yapan
Dünya Bankası Türkiye’de “Sağlıkta
Dönüşüm Programı” ve 2000’lerin enerji yatırımlarının da mimarıydı.
Hem Şehir Hastaneleri hem de son dönemin “mega projeleri”nde hem finansman modeli hem de bu projelere
doğrudan finansman katkısında en iştahlısı EBRD olmak üzere Dünya Bankası’nın
özel sektör finansmanı yapan kolu IFC Avrupa Yatırım Bankası gibi kuruluşlar
rol üstlendi. Arada siyasi ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle yaşanan
teklemelerde kamu bankaları geçmişe göre daha fazla devreye girse de özellikle
Şehir Hastaneleri özelinde sayılan uluslarası finansal kurumlar ve özel sektör
bankalarının istekli olduğu görülüyor. Giderlerinin yüzde 70’e yakını yerli
girdilerden oluşan bir yatırımda “avroya
endeksli” gelir garantisinin bankaların iştahını kabartmaması
mümkün değil. Son birkaç aydaki gelişmelerle su yüzüne çıkan tüm risklere
rağmen.
‘YÜKLENİCİLER’:
İNŞAAT ENERJİ TURİZMDEN SONRA SIRA SAĞLIKTA
Rönesans Holding: Önce Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yakın
ilişkileriyle bilinen Erman Ilıcak’ın ana hissedarı olduğu Rönesans Holding
SSCB’nin çözülüş sürecinin ardından Rusya’ya erken giren gruplardan. Konut
alışveriş merkezi otel gibi işlerle Rusya’da belli bir ölçeğe ulaştıktan sonra
Türkiye’de enerji otel alışveriş merkezi yatırımlarına yönelen Rönesans ENR
adlı kuruluşun yaptığı En Büyük Uluslararası Taahhüt firmaları sıralamasında
ilk sıralarda yer alan Türk taahhüt firmalarından. Fransız Meridiam
ortaklığıyla dört Şehir Hastanesi’nin yapımını üstlenen Rönesans 4 milyar dolar
civarında yatırım yaparken 25 yıl boyunca sadece kira geliri olarak 10 milyar
doların üzerinde kazanacak. Ek hizmetler ticari alan gelirleri ve diğer “dışsallıklar”ın yaratacağı
gelirleri tam olarak hesaplamak güç. Ancak 4 milyar dolarlık yatırımla yıllık
500-750 milyon dolar aralığında bir gelir sağlanacağı yatırımın da yüzde
75-80’inin Hazine garantili finansmanla karşılanıyor. Grubun Rusya dahil tüm cirosunun
3 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor. Şehir Hastanelerinden çok büyük
bir katkı sağlandığı açık.
CCN Holding: IC İçtaş’ın kurucusu ve ana
hissedarı İbrahim Çeçen’in oğlu Murat Çeçen’in sahibi olduğu CCN Holding IC
İçtaş’ın “kardeş” kuruluşu.
AKP döneminin hızlı büyüyenleri arasında yer alan IC İçtaş Limak Kolin Cengiz
gibi gruplarla benzerlik gösteren AKP öncesinde kamu ihalelerinde yerel
ağırlığı bulunan bir grup. Ancak 2000’li yıllardaki özelleştirmeler ve
ulaştırma projelerinde elde edilen imtiyazlarla büyük bir sıçrama yaşayan grup
Astaldi ile birlikte 3. Köprü yapımını üstlendi. CCN Holding’in üstlendiği ilk
açılan Şehir Hastanesi olan Mersin ve Ankara Bilkent’in yatırım tutarı 1 5
milyar dolar civarında 25 yıllık kira ödemesi de 4 milyar dolar civarında
tahmin ediliyor. AKP iktidarı döneminde Antalya Havaalanı başta olmak üzere
havalimanı işletmeciliği liman marina işletmeciliği enerji ve turizm
yatırımlarıyla büyüyen grubun cirosu 1 5-2 milyar dolar aralığında ve Şehir
Hastanelerinden gelen katkının yine çok yüksek olacağı görülüyor.
Akfen Holding: Akfen Holding’in patronu Hamdi
Akın AKP iktidarının ilk döneminde “erken
inananlar”dan biri olarak en fazla fayda sağlayanlardan biri oldu.
İstanbul Atatürk Havalimanı’ni işleten TAV’ın Doğramacıların Tepe Holding’i ile
birlikte ortağı olan Akfen Holding TAV’ın yurtdışı açılımlarının yanısıra tek
başına enerji turizm ve liman işletmeciliğinde AKP dönemi yaratılan
fırsatlardan yararlandı. Uluslararası sermayeyle ilişkileri güçlü olan Akın’ın
en büyük hamlesi Türkiye’nin en büyük limanlarından biri olan Mersin Limanı’nı
özelleştirmeden Singapurlu PSA ile alması oldu. Birkaç yıl içinde yük hacmini
iki katına çıkaran ve çok yüksek karlılıkla çalışan liman satın alma bedelini
birkaç yılda ödedi. Akfen ayrıca global otel zinciri Accor ile şehir oteli
yatırımları yaptı ve tabii olmazsa olmaz enerji yatırımları. Akfen Holding’in
yüklenici firma rolünü üstlendiği Isparta Tekirdağ Eskişehir Şehir
Hastanelerinin toplam yatırım tutarı 1 2 milyar dolar civarında ve 25 yıl için
kira ödemesinin 2 milyar doların üzerinde olacağı tahmin ediliyor.
Türkerler – GAMA – GE Sağlık: Kocaeli ve İzmir
Bayraklı Şehir Hastaneleri üstlenen ortaklıkta GE Sağlık’ın payı yüzde 5. Ancak
projeden kazancının ortaklık payının çok üzerinde olacağı tahmin ediliyor.
Türkerler yerel sayılabilecek bir inşaat firmasıyken önce TMSF tarafından
satılan Uzanlara ait eski kamu işletmesi çimento fabrikalarının satışında öne
çıktı. Ardından ulaştırma projeleri enerji projeleri yatırım projeleri pek çok
alana girdi. GAMA Enka Tekfen gibi şirketlerle birlikte Türkiye dışında en çok
iş üstlenen mühendislik açısından güçlü özellikle enerji ve sanayi tesislerinde
uzmanlaşmış bir grup. Doğrudan AKP bağlantılı bir grup olmamakla birlikte
teknik avantajıyla da önemli ölçüde enerji yatırım yapan gruplardan. GE Sağlık
uluslararası tekelin sağlık teknolojileri alanında uzmanlaşmış kolu. Hem
doğrudan olduğu Şehir Hastaneleri hem de diğer Şehir Hastanelerinde
makine-ekipman tedariğinden en büyük payı alması bekleniyor. Türkerler-GAMA- GE
Sağlık ortaklığının üstlendiği iki hastanenin yatırım tutarı 1 milyar doları 25
yıl için kira ödemesinin de 2 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor.
YDA İnşaat: Dört Şehir Hastanesinin İtalyan
ortağıyla birlikte yüklenicisi olan firma AKP döneminde inşaat enerji ve
turizmle yükselen gruplardan. 1 3 milyar dolar yatırım karşılığında 25 yıllık
kira ödemesi 3 75 milyar dolar civarında öngörülüyor.
SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİNDEN AYRILAN PAY
Sağlık Bakanlığı Şehir Hastanelerine 2018 bütçesinden
2 milyar 544 milyon 317 bin lira ayırmış durumda. Bütçe tahminlerine göre bu
maliyet önümüzdeki iki yılda sekize katlanacak. Sağlık Bakanlığı
bütçesinden ‘’kira
bedeli’’ olarak 1 milyar 274 milyon 684 bin lira ödenek ayırırken otopark
market kantin laboratuvar temizlik gibi masrafları içeren “hizmet bedeline” de 1
milyar 269 milyon 633 bin lira ödenek ayırdı. Şehir Hastanelerinin tamamı
bittiğinde toplam kira bedelinin yıllık 5 milyar TL olacağı öngörülüyor. Sağlık
Bakanlığı’nın bütçesinde; şehir hastanelerinin kira ve hizmet bedeli olarak
2019 yılı için toplam 6 milyar 118 milyon 481 bin lira 2020 yılı için de 10
milyar 452 milyon 256 bin lira tahmini bütçe belirlendi.
Sözleşmeler « ticari sır » olarak saklandığı için
Şehir Hastanelerinin yükümlülükleri nasıl işleyeceği de sır. Ama daha önemlisi
bu hastanelerde nasıl bir istihdam modelinin ve emek rejiminin uygulanacağı
açıklanmıyor ve örneğin kapatılan hastanelerden gelen sağlık çalışanlarının ve
bilhassa da taşeron işçilerin akıbetinin ne olacağı da belirsizliğini koruyor.
TBMM’YE VERİLEN ÖNERGELERDEKİ SORULAR
Şehir Hastaneleri için muhalefet partileri ve Türk
Tabipleri Birliği tarafından verilen önergelerde şu sorular soruldu:
- Kamu Özel Ortaklığı
ile ihale edilip yapımına başlanan ve yapımı biten kaç Şehir Hastanesi
vardır?
- Bu hastaneler hangi
ilde kaç yatak kapasitesine sahiptir?
- Yapımı devam eden ya
da yapılan hangi ildeki Şehir Hastaneleri hangi şirketlere hangi bedel
karşılığında ihale edilmiştir?
- İhale aşamasında
olan ve ihaleye çıkarılması planlanan hangi ilde kaç Şehir Hastanesi
vardır?
- Kamu Özel Ortaklığı
ile yapımı biten sağlık kuruluşlarına Sağlık Bakanlığınca her biri için
kaç TL kira bedeli ödenmektedir?
- Kamu Özel Ortaklığı
ile yapımı biten ya da devam eden hangi ildeki hangi sağlık kuruluşuna
yüzde kaç doluluk garantisi verilmiştir?
- Açılan Şehir
Hastanelerinin aylar itibarı ile doluluk oranları nedir?
- Yapılan anlaşma
gereği doluluk oranının karşılanmadığı Şehir Hastanelerine bütçeden
aktarılacak tutar kaç TL’dir?
- Şehir Hastanesi yapılması
gerekçesiyle hangi illerde hangi devlet hastaneleri kapatılmıştır?
Kapatılan bu hastanelerin yatak kapasiteleri ve doluluk oranları nedir?
- Şehir Hastanelerinin
olduğu illerde kapatılacak olan hastanelerin çalışan personellerinin
akıbeti ne olacaktır?
- Yapımı devam eden
yada tamamlanan şehir hastanelerine personel alımı nasıl yapılacaktır?
- Bugüne kadar yapılan
ihale bedellerinde yer alan kira miktarlarına bakıldığında kamu
bütçesinden ödenecek 3 yıllık kiralarla bu hastanelerin bazılarının
maliyetinin karşılanabileceği 25 yılda ödenecek kira toplamı ile de aynı
çapta 5-6 hastanenin yapılabileceği saptanmıştır. Neden bu yol tercih
edilmemiştir ?
- Birden fazla ihale
alan şirketlerin toplam yatırım tutarına ilişkin gerekli öz sermayeleri
var mıdır? Hangi ihale için ne kadar kredi kullanacaklar? Kredileri hangi
kuruluşlardan alacaklar?
- Şehir hastanesi
ihalelerinde ihale aşamalarında sürekli şirket değişikliği yapılmasının
nedeni nedir?
- İhalelerde şirketler
değiştirilirken ön yeterlik tarihi itibariyle mesleki teknik yeterlik
koşulları ile öz sermayelerinin miktarı ve SGK primi ile vergi borcu olup
olmadığı denetimi yapılmış mıdır?
- Birden fazla şehir
hastanesi ihalesi alan şirketler aynı alt işverenler ile mi ihaleye
katılmıştır? Böyle ise farklı bölgelerdeki hastanelerin hizmetlerinin
aksamadan yürütülmesi garanti altına alınmış mıdır?
SONUÇ
Bir soru cümlesiyle bitirelim: Şehir Hastanelerinin
bir yıllık kirasıyla 150 yataklı 64 hastane yapabiliyorsak neden 25 yıl boyunca
kira ödeyelim ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder