23 Mayıs 2020 Cumartesi

Rifat MUTLU’nun “Sağlıkta büyük özelleştirme: Şehir Hastaneleri” ve “Şehir Hastaneleri engellilere kaç yıldızlı hizmet verecek? Yazıları üzerine sorular


MUTLU’nun   “Sağlıkta büyük özelleştirme: Şehir Hastaneleri” ve  “Şehir Hastaneleri engellilere kaç yıldızlı hizmet verecek? Yazıları üzerine sorular

Sağlıkta büyük özelleştirme: Şehir Hastaneleri -19.11.2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Şehir Hastaneleri engellilere kaç yıldızlı hizmet verecek? - 3.12.2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Dr. Rıfat Mutlu’nun  Şehir Hastaneleri üzerine yazıları üzerine sorular
            Gazetenizde yayınlanan Dr. Rıfat Mutlu’nun Sağlıkta büyük özelleştirme: Şehir Hastaneleri(http://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/rifat-mutlu/2016-kasim/saglikta-buyuk-ozellestirme-sehir-hastaneleri ) ve Şehir Hastaneleri engellilere kaç yıldızlı hizmet verecek? (http://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/2016-aralik/sehir-hastaneleri-engellilere-kac-yildizli-hizmet-verecek ) isimli yazılar vesilesi ile bir okur olarak size bazı sorular yöneltmek zorundayım.
            Sadece bu iki yazı değil, sağlık sistemi, sağlık ve tıp anlayışı, özelleştirme ve adı Sağlıkta Dönüşüm olan Türkiye’de uygulanan özelleştirme projesi ile ilgili gazetenizde yayınlanan yazı ve haberlerde ciddi hatalar ve ihmaller söz konusudur.  Bu konuların toplumun ve okuyucuların ilgi alanına girmediği, fazla okunmadığı, okunsa da üzerinde düşünülmediği için gazetenin bir bölümünü dolduruyor; ne yazdığının önemi yok denebilir.
            Şehir Hastaneleri ve bunların ileride uygulanacak sağlıkta özelleştirme uygulamalarının aracı olacağı şeklinde haber ve yorumlar sadece bu iki yazıdan ibaret değildir. Bu yazıları kimse okumasa da para verip gazeteyi aldığım için bu gibi haberlerde okuyucuların yanıltıldığını ve sadece özelleştirme açısından değil Türkiye’de asrın soygunu ve yolsuzluğu denebilecek bir dönüşümün gizlendiğini söylemek zorundayım.
            Benim gördüğüm diğer bir eksiklik de Türkiye gerçekleri ve uygulanan sağlık sistemi konusunda ciddi bir durum tespiti yapamadığınızdır. Bu eksiklik nedeni ile hem gazetenizin ve hem de Vatan partisinin bu konuda doğru bir siyaset geliştiremediği ve hatta bir siyasetinin olmadığı söylenebilir. Belki “Hayır! Her şeyi biliyoruz. Her şeyi araştırdık; hem doğru tespitlerimiz var, hem de doğru siyasetlerimiz var!” diyebilirsiniz. Bu durumda siyasetlerinizi iyi izleyemediğim ve bilgisizliğimi kabul ederim. Ben bu konularda bildiğiniz şeyleri ve siyasetinizi anlatın, biz de aydınlanalım demek yerine soracağım bazı sorulara cevap veren yazıların herkes açısından daha doğru olacağını sanıyorum? Dr. Rıfat Mutlu aynı zamanda siyasi bir kimlik olduğu için bazı sorularımın muhatabı aynı zamanda siyasi kişilerdir.
            Sorularım şunlardır:
1. Türkiye’de uygulanan sağlık sistemi sizce tek kelime ile iyi midir kötü müdür?
2. Sağlık sistemini bütünü veya bir bölümü ile iyi ve uygun buluyor veya destekliyorsanız iyi bulduğunuz yönleri nelerdir?
3. Bütünü ile kötü buluyorsanız veya bazı uygulamaları onaylamıyorsanız uygun bulmadığınız veya kötü bulduğunuz yönler nelerdir?
4. Uygulanan sağlık sistemi ufak bazı düzeltmelerle daha mükemmel bir sistem olabilir mi? Siz olsanız nasıl bir sistem uygulardınız veya bu sistemde hangi düzenlemeleri yapardınız?
5. Sağlık sisteminin siyaset ve ekonomi dışında sadece bilimsel esaslara göre uygulanan bir sistem olduğunu düşünüyor musunuz?  Siyasetin sağlık hizmetine müdahale ve etkisi hangi alanlardadır?  Ekonominin her alanında emperyalist sistem ve uygulaması varken sağlık alanında halkçı ve siyaset dışı bir sistem uygulandığını sanıyor musunuz? Sağlık sistemi ve piyasasında emperyalizm ve tıp karteli var mıdır?
6. Sağlıkta dönüşümden önceki sağlık sistemi ile geçiş dönemi ve dönüşüm döneminde uygulanan sağlık sistemi hakkında bir bilginiz var mıdır? Dönüşüm projesi nasıl başladı, nasıl sürdürüldü, kim sürdürdü, kimler destekledi, finansmanı nasıl sağlandı? Sağlıkta Dönüşüm ile ilgili proje kitabını, yasa ve diğer belgeleri okudunuz ve incelediniz mi?
7. Sağlıkta dönüşüm projesine karşı çıkan bir siyasi parti var mıdır? Bu projeye karşı olduğunuzu söylüyorsanız hangi konularda karşısınız? Bu konuda bir mücadeleniz oldu mu? Olduysa ne yaptınız?
8. Sağlıkta dönüşüm bir özelleştirmeye yol açtı mı? Özelleştirme “Şehir Hastaneleri” ile mi başlayacak? Şehir Hastaneleri kurulmazsa mevcut sistem sizde iyi ve kabul edilebilir bir sistem midir? 
9. Sağlık sistemimizde en önemli sorun sizce hangisidir? 
10.  Sağlık sistemimizde en önemli sorun halkın ve engellilerin sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanamaması ve sağlığa ulaşım sorunu mudur? Engelli dışındaki vatandaşlar sağlık hizmetlerinden eşit olarak yaralanabilmekte midir? Eşit olarak yararlanmaları demek uygulanan sağlık sisteminin hastalara doğru ve gerekli sağlık hizmeti verilmesi anlamına gelir mi?
11. TTB ve Türk Eczacılar birliğinin dönüşümün başından bu yana dönüşüm ve özelleştirmeye karşı olduğunu düşünüyor musunuz?
12. Tıp fakültelerinde görevli öğretim üyelerinin muayenehane açma ve özel hastanelerde çalışma hakkını  neden savundunuz ve TTB eylemlerin neden desteklediniz?
12. Sağlıkta dönüşüm bir milli bir proje midir? Proje Türkiye’de mi hazırlanmıştır. Bu projenin uygulanması için Dünya Ticaret Örgütü ile imzalanan özelleştirme taahhüt anlaşması o tarihte iktidarda olan hangi koalisyon partileri tarafından imzalanmıştır?
13. Sağlıkta Dönüşüm bütün ülkelerinde sağlık sistemini tıp kartelinin emperyalist sömürü sistemi ile uyumlu hale getirmek ve buna uygun bir pazar oluşturulması amacı ile yürütülen, sağlık alanında devletin tasfiye edildiği bir özelleştirme projesidir. Türkiye’de de uygulanan bu projenin bir Dünya Bankası projesi olduğunu ve Dünya Bankası tarafından yürütüldüğünü biliyor musunuz?
14. Proje kitaplarının asıllarının İngilizce olduğunu ve bazılarının Türkçeye bile çevrilmediğini biliyor musunuz?
15. TTB yöneticilerinin her aşamada Dünya Bankası tarafından finanse edilen veya desteklenen özelleştirme çalışmalarına katıldıklarını, dönüşüme hiçbir konuda karşı çıkmadıklarını, bu toplantılarda konuşulanları ve projeyi hekimlerden ve halktan gizlediklerini biliyor musunuz?
16. Sağlıkta Dönüşüm Projesi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Devlet, Üniversite hastanelerinden “hizmet protokolü”, özel ve vakıf hastanelerinden özel hizmet sözleşmesi ile sağlık hizmeti satın alınması temelinde yürütülen bir projedir. Bu sağlık hizmeti satın alınması modelini hiç incelediniz mi? Bu projede Sağlık Bakanlığı ve SGK’na verilen görev nedir?
17. SGK hakkında ne biliyorsunuz? SGK mevzuat ve sözleşmelerini okuyup incelediniz mi?
18. Sağlıkta Dönüşüm proje kitabında devletin hiçbir sağlık hizmeti vermeyeceği ve sadece denetleme, ruhsat ve lisans verme gibi işlerle uğraşacağı söylenmektedir. Sağlık Bakanlığı ve SGK uygulanan sağlık sisteminde ne kadar etkilidir? Sizde devlet şu anda kendi belirlediği kurallara göre bir sağlık hizmeti vermekte midir? Sağlık Bakanlığı ve Üniversite Hastanelerinde verilen sağlık hizmetinin özel hastanelerde verilen hizmete göre farkı var mıdır? Bu hastanelerde hizmet verilmesinde kullanılan kurallar farklı mıdır?
19. Sağlıkta özelleştirmeyi sadece adı özel olan bazı özel hastanelerle sınırlı bir uygulama olarak mı değerlendiriyorsunuz?  Özel hastaneler tarafından verilen sağlık hizmeti bir yana bırakılırsa devlet ve üniversite hastanelerinde uygulanan sağlık hizmetini kamusal bir sağlık hizmet olduğunu söyleyebilir misiniz?  Sağlıkta veya sağlık sisteminde özelleştirme denince ne anlıyorsunuz?
20. Sağlık Bakanlığı ve Üniversite Hastaneleri gerçekten devletin hastaneleri midir?  Bu hastanelerde özel hastanelerde olduğu gibi kartelin belirlediği kurallara (SUT=Sağlık Uygulama Tebliği ve ekleri) göre sağlık hizmeti satılmakta, tıbbi ürünler kullandırılmaktadır.  Devletin burada çalışan kişilere maaş vermesi, imkânlarını kullandırması bir nevi sübvansiyon (destek) hizmeti değil midir?
21. SGK’nın sağlık hizmeti satın alımı ile ilgili olarak özel SHS ile imzaladığı ve şu anda geçerli olan 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi ile üniversiteler ile imzaladığı protokol ile hizmet alımı ile ilgili şartname (SUT ve ekleri) ve ödenecek tutarın belirlenmesi ile ilgili 2011/62 SGK GSS Genel Müdürlüğü Fatura Bedellerinin Ödenmesi Genelgesinden haberiniz var mı? Bu mevzuatı incelediniz mi? Hizmet alımında özel ve mülkiyeti kamuya ait olan hastanelerin hizmet alımı ile ilgili şartname ve belirlenen koşullara uyup uymadığı veya ne kadar uyduğu konusunda bilginiz var mı?
22. SGK ile sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi imzalayan kamu ve özel hastanelerde tıbbi bir endikasyon olmadan (tıbbi bir yarar beklenmeden kullanılması ve yapılması)  tıbbi malzeme, cihaz ve ürünlerin kullanım ve pazarlanması amacıyla gereksiz ve keyfi olarak hastalara uygulandığını biliyor musunuz? Ya da böyle bir durum olmadığını mı iddia ediyorsunuz?
23. SGK sigortalılarına sağlık hizmeti sunan resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sunduklarını iddia ettikleri hizmetlerin yerinde denetlenmediğini, bu SHS’nın (Sağlık Hizmeti Sunucuları) bilgisayar ekranı başında sanal ve hayâli bir faturalama yaptığını ve bu hizmet evrakının ancak % 5’inin incelenerek ödenecek tutarın belirlendiğini biliyor musunuz?  Benzer şekilde SGK sigortalılarına yazılan eczane reçetelerinin de ancak % 5’inin incelenerek ödenecek tutarın belirlendiğini biliyor musunuz? Gerek SHS ve gerekse eczanelere ödenecek hak ediş tutarının belirlenmesinin faturaları inceleyen hekim ve eczacıların kişisel takdirine bırakıldığını biliyor musunuz?  Bu işi yapan hekim ve eczacıların bu konuda özel bir eğitimden geçirilmediğini ve yaptıkları işin hiç denetlenmediğini ve bu nedenle örneklenen fatura ve reçetelerin de önemli bir kısmının hiç incelenmeden ödendiğini biliyor musunuz?
24. Göstermelik hak ediş belirleme sürecinde SGK’na gönderilen faturaların hemen hiç incelenmediğini bilen sözleşmeli SHS’nın Kurum’dan olabildiğince fazla kazanç sağlamak için  yaptıkları işleri farklı yöntemlerle birkaç defa yapılmış gibi gösterdiklerini, fiyatı düşük tedavi ve girişimleri pahalı bir girişim gibi gösterdiklerini, kullanmadıkları malzeme, cihaz ve   ilaçları fatura ettiklerini veya hiç yapmadıkları tedavi ve girişimleri yapılmış gibi göstererek fatura ettiklerini biliyor musunuz?
25.  Kurum’dan hayâli olarak fatura düzenlenip haksız kazanç sağlanabildiğini bilen başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin de bu sofradan nemalandığını ve örgütlerine para aktardığını biliyor musunuz? Aşağıda bu ilişkiyi gösteren sadece “SGK-PKK” yazdığım zaman çıkan haberlerin internet adresleri yer almaktadır.  Bu inceleme ve soruşturmalar ihbar sonucu yapılan incelemeler sonucu ortaya çıkan yolsuzluklardır. Bunların buz dağının sadece ucu olduğu açıktır. Her alanda devlete sızmış olan FETÖ örgütünün bu verimli kaynaktan yararlanmaması düşünülemez. Fakat Devlet tarafından her alanda ciddi olarak üzerine gidilen bu örgütün hortumlamaları ile ilgili hiçbir soruşturma ve araştırma yapılmaması size ilginç gelmiyor mu?
26. SGK hak ediş belirleme süreci sonucunda hayali olarak düzenlenen faturaların bu sürecin sonunda hiçbir kesintiye uğramadan ödendiğini biliyor musunuz? Bu hayali faturaların aklanma sürecinde birçok kişinin bilerek veya bilmeyerek rol aldığını, sadece %5’si beyan üzerinden incelenen hak ediş işleminin kurum şartnamesine (SUT ve ekleri) ve mevzuatına göre sürdürülmesi için çalışması gereken her seviyede Kurum idarecisinin bu hayâli faturalarda hiçbir kesinti olmadan ödenmesi için çalıştığını, çalışanlara baskı yaptığını ve bu şekilde çalışmayan kişilerin cezalandırıldığını ve sürüldüğünü biliyor muşunuz?
27. Birçok kişi tarafından sadece kimlik kartı ile ücretsiz sağlık hizmetinin sunulduğunu sandığı SGK sağlık hizmeti satın alma modelinde Kurumla sözleşmeli; vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca Kuruma fatura edilen ücretin iki katı kadar ilave ücret alma hakkı verilmiştir. Kabaca bu şekli ile birlikte bu, sağlık hizmeti giderlerinin 2/3’ünün vatandaşlar tarafından karşılanması ya da paralı olması anlamına gelmektedir. Diğer taraftan devlet ve üniversite hastanelerinde de SHS tarafından temin edilmesi gereken birçok ürün, ilaç ve sarf malzemesi de usulsüz olarak hastalara aldırılmaktadır. SGK sigortalılarından Kurum’un belirlediği oran ve usullere uymak koşulu ile ilave ücret alabilme hakkı olan vakıf ve üniversite hastanelerinin hiçbir kurala uymadan, kontrolsüz bir şekilde ilave ücret veya haraç aldığını ve bunlar için geçerli bir ödeme belgesi ve fatura dahi düzenlemediğini biliyor musunuz?
28. Hasta şikâyetleri ve diğer yöntemlerle  (Sayıştay Denetimi) gibi yöntemlerle hastalara ilaç, malzeme ve kan aldırıldığı, ilave ücret alındığının saptandığı veya şikâyet edildiği durumlarda bile Kurum’da özel hastaneleri denetlemekle görevli birimlerin bu şikâyetleri görmezden geldiği, cezai işlem uygulamadığı, cezai işlem uygularken ceza tutarlarını düşük tuttuğu ve daha sonra açılacak bir davada davacı hastanelerin haklı çıkması için bilerek kural ihlallerinin yapıldığı ve açılan bu davalar ile cezai işlem tutarlarının faizi ile birlikte geri ödendiğini biliyor musunuz? SUT’de açık bir şekilde yazılmasına rağmen hastalara aldırılan ilaç ve tıbbi malzemelerin bedelinin Kurum’da bu işleri yapmakla görevlendirilen kişilerin hastaneleri koruması yüzünden hastalara ödenmediğini biliyor musunuz? Kurum’un denetim birimlerinin özel hastanelerinin çıkarlarını korumak ve kollamak görevi yaptığını ve neredeyse bu hastanelerin bir birimi gibi çalıştığını biliyor musunuz?
29. SDP uygun olarak sağlık hizmeti veren devlet, üniversite ve kamu hastanelerinin de fatura soygununa iştirak ederek faturaları gereksiz olarak şişirmelerinin yanında, hastalara olabildiğinde gereksiz tedavi ve girişimler yaptığını, bu gereksiz tedavi ve girişimlerin de hastalarda sakatlık, ölüm de dâhil ciddi (iatrojenik) sağlık sorunlarına yol açtığını biliyor musunuz? 
30. Kanser, trafik kazası ve yoğun bakım tedavisi uygulanan hastalardan hiçbir şekilde ilave ücret alınmaması gerektiği halde özellikle özel hastanelerde kontrolsüz bir şekilde ilave ücret alındığını ve kamu hastanelerinde de hastalardan hala bıçak parası alındığını biliyor musunuz?
31. Uygulanan sistemde SGK’nun yoğun bakım yataklarında yatırılarak tedavi gören hastalar için günlük 200.00-800.55 TL arasında para ödenmektedir. Denetimsizlik ve bu fiyat siyasetleri sözleşmeli özel sağlık kuruluşlarının standart hasta yatağı ve hatta evinde tedavi edilebilecek hastaların yatışını bile bir şekilde yoğun bakım tedavisi gibi göstermeye ve hastaları bu servislere yatırmaya çaba göstermektedir. Üniversite ve devlet hastaneleri bile bu hastanelere hasta göndermeye çalışmakta ve hasta sevklerinde sizin ilk defa duyacağınız 2008/13 Acil Sağlık Hizmetlerinin Sunumu ile İlgili2008/13 ve 2010/16 sayılı Başbakanlık Genelgelerine uymamaktadır. Birçok hastanenin yoğun bakım servislerine gerçekten bu servislerde tedavi edilmesi gereken hastaları yatırmamaları bir yana, bu hastanelerin kendilerinde mevcut yoğun bakım yataklarının çok üzerinde hastanın tedavisini yoğun bakım tedavisi gibi göstererek Kurum’a fatura ettikleri saptanmıştır. Hastaların gereksiz yere yoğun bakıma yatırılması, geçici ve göstermelik olarak dahi bunlarda mekanik ventilasyon, antibiyotik ve diğer işlemlerin uygulanması hastaların sepsise girmesine ve ölmesine de neden olmaktadır. (Hastanenin 4 adet yoğun bakım yatağı var ise bir yılda fatura edilebilecek yoğun bakım yatağı 4x365= 1460 gündür. Yoğun bakım yataklarının her gün dolu olduğu kabul edildiği durumda bu hastanenin bir yılda 3- 4 bin adet yoğun bakım tedavi faturası düzenlemesi yoğun bakımda tedavi edilmeyen hastaların tedavilerinin yoğun bakım üzerinden faturalandığını gösterir.)
Normal doğumun yerini sezaryenle doğum almıştır. Burada bebeklerin zamanından önce alınması ile bir taşla iki kuş vurulmaktadır.  Bu bebekler yeterli vücut ağırlığına ulaşıncaya kadar yoğun bakım servislerinde tutulması hastanelerin önemli bir haksız kazanç kaynağıdır.   Bu nedenle kuvöz bakımı dahi gerekmeyen yeni doğanlar çok uzun sürelerde yoğun bakımda tutulmakta veya standart bebek yatağında (kot yatak) yatırılsa dahi tedavileri yoğun bakım tedavisi üzerinden Kurum’a fatura edilmektedir. Böyle bir durumdan haberiniz var mıdır? Yapılanları uygun buluyor musunuz? Bu konuda Uğur Dündar’ın yaptığı bir program da mevcuttur.
32. İmzaladıkları özel hizmet sözleşmesi ve protokol ile Kurum’un belirlediği usul ve şartlarda sağlık hizmeti sunması gereken özel ve kamu sağlık kuruluşlarının* ve ne de hizmetlerin bu şekilde yürütülmesi için denetim yapması gereken Kurum görevli ve idarecilerinin şartname ve mevzuata hiç uymadıklarını biliyor musunuz?
(*) açıkladığım nedenlerle bunların sadece adı ‘kamu sağlık kuruluşu’dur.
33. Sağlıkta dönüşüm sadece sağlık harcamalarının arttırılması için uygulanan bir proje değil Türk toplumun yok etmek üzere atılan bir atom bombası ve Türkiye’de yüzyılın en büyük soygun ve yolsuzluk projesidir. Bu sistem sağlık piyasasında yer alan kişi, kuruluş, mafya ve terör örgütlerinin yasa dışı para kazandığı bir vurgun, soygun ve mafya sistemine dönüşmüştür. Bu ticaretin uyuşturucu ticaretinden bir farkı yoktur.
İşin ilginç yanı yürütülen enformasyon ve psikolojik savaş yöntemleri ile hiç kimsenin bu projeden tam anlamı ile haberdar olmaması ve ne olduğunu ve bittiğini anlayamamasıdır. Bu konuda herkes halâ derin bir gaflet ve delalet içindedir. Proje bu yönü ile de son derecede başarılıdır.  
Sağlık alanında harcamaların arttırılması öncelikle erişimin kolaylığı ile sağlanır. Bunun için sağlık tesislerinin arttırılması gerekir. İkince aşamada muayene, konsültasyon, kontrol, tedavi, girişim, ilaç ve tıbbi malzeme ve ürünlerin kullanımının arttırılması gerekir. Bu uygulamalar kartelin ürünlerinin bir şekilde gereksiz pazarlanmasını ve kullanımını arttırmaktadır. Sağlık tesisleri artık her yerde ve bol miktarda mevcuttur. İzlenen siyaset sonucu halkımız artık ve daha çok tıbbi olmayan sorunları için bile dünyada başka bir ülkede görülmediği şekil ve oranda sağlık tesislerine başvurmaktadır. Tıbbi malzeme ve ürünlerin serbestçe pazarlanması ve tükettirilmesini sağlık hizmeti olarak kabul edersek bundan daha iyi bir sistem yoktur.  Bu ağın içinde her seviyede siyasetçi, bürokrat, doktor, eczacı, firma ve sağlık çalışanı yer almaktadır. Bu konuda yaptığım en önemli gözlem: Diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da, kemik yalaması dışında bu sistemden hiçbir bir menfaati olmayan çalışanların da,   Atatürk’ün Büyük Nutkunda ifade ettiği gibi “şahsî menfaatlerini” soygun ve mafya sisteminin temsilcilerinin çıkarları ile birleştirmeleri ve bu tarafta konumlanmalarıdır. İşte bu nedenle bütün ülkede olabildiğince yaygın ve pervasız bir şekilde uygulanan sağlık sistemini sadece siz değil, herkes iyi bir sistem sanmaktadır. Gazetenizin sağlık haberlerini ve yazılarını yazan kişiler de hiç araştırmadıkları ve bilmedikleri bu gibi konularda tamamen kartelin hizmetinde olan TTB  ve TO yöneticileri,  Dr. Rıfat Mutlu gibi kişilerin anlattıkları ile yetinmekte ve bunların ulusalcı bir sağlık sistemini savunduğunu sanmaktadırlar.
Bahsettiğim bu konu ve sorular size önemsiz gelebilir. Bu konudan ilk defa haberinizin olduğunu da sanmıyorum. Daha önce bu konuda gerekli uyarılarda bulunmaya çalıştım. Hiç bir yararı olmadı. Bir okuyucu olarak sizden beklediğim eğer mevcut sistemi ve uygulamaları savunuyorsanız bunu utangaç veya örtülü bir şekilde değil açık açık yapmanız ve savunmanız ve benim iddialarımı çürütmenizdir?  Bu konuda yanıltıcı haberler ve yorumlar yazılması yerine belki hiç yazılmaması ve görmezden gelinmesi daha iyi olacaktır.  Eğer bu sorunlardan bu yazı vesile ile haberdar oluyor iseniz, ileri sürülen iddiaların gerçek olup olmadığını bir basın organı olarak araştırmanız ve hatta benim iddialarımı çürütmeniz gerekir.    
Hemen her konuda biraz şüpheci ve araştırıcı olmanız beklentisi ile başarı dilerim. 

SGK-PKK HABER ADRESLERİ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNYANIN EN PAHALI İLAÇLARI NASIL SATILIYOR? SMA HASTALIĞI ÜZERİNDEN İLAÇ PAZARLAMASI

         DÜNYANIN EN PAHALI İLAÇLARI NASIL SATILIYOR? SMA HASTALIĞI ÜZERİNDEN İLAÇ PAZARLAMASI William Osler’in zihin açıcı bazı özlü sözl...