MUTLU’nun “Sağlıkta büyük özelleştirme: Şehir
Hastaneleri” ve “Şehir Hastaneleri
engellilere kaç yıldızlı hizmet verecek? Yazıları üzerine sorular
Sağlıkta büyük özelleştirme: Şehir
Hastaneleri -19.11.2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Şehir Hastaneleri engellilere kaç yıldızlı
hizmet verecek? - 3.12.2016 tarihinde yayınlanmıştır.
|
Dr. Rıfat Mutlu’nun Şehir Hastaneleri üzerine yazıları üzerine
sorular
Gazetenizde yayınlanan Dr. Rıfat
Mutlu’nun Sağlıkta büyük özelleştirme: Şehir Hastaneleri(http://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/rifat-mutlu/2016-kasim/saglikta-buyuk-ozellestirme-sehir-hastaneleri
) ve Şehir Hastaneleri engellilere kaç yıldızlı hizmet verecek? (http://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/2016-aralik/sehir-hastaneleri-engellilere-kac-yildizli-hizmet-verecek
) isimli yazılar vesilesi ile bir okur olarak size bazı sorular yöneltmek
zorundayım.
Sadece bu iki yazı değil, sağlık
sistemi, sağlık ve tıp anlayışı, özelleştirme ve adı Sağlıkta Dönüşüm olan
Türkiye’de uygulanan özelleştirme projesi ile ilgili gazetenizde yayınlanan
yazı ve haberlerde ciddi hatalar ve
ihmaller söz konusudur. Bu konuların
toplumun ve okuyucuların ilgi alanına girmediği, fazla okunmadığı, okunsa da
üzerinde düşünülmediği için gazetenin bir bölümünü dolduruyor; ne yazdığının
önemi yok denebilir.
Şehir
Hastaneleri ve bunların ileride
uygulanacak sağlıkta özelleştirme uygulamalarının aracı olacağı şeklinde
haber ve yorumlar sadece bu iki yazıdan ibaret değildir. Bu yazıları kimse
okumasa da para verip gazeteyi aldığım için bu gibi haberlerde okuyucuların
yanıltıldığını ve sadece özelleştirme açısından değil Türkiye’de asrın soygunu
ve yolsuzluğu denebilecek bir dönüşümün gizlendiğini söylemek zorundayım.
Benim gördüğüm diğer bir eksiklik de
Türkiye gerçekleri ve uygulanan sağlık sistemi konusunda ciddi bir durum
tespiti yapamadığınızdır. Bu eksiklik nedeni ile hem gazetenizin ve hem de
Vatan partisinin bu konuda doğru bir siyaset geliştiremediği ve hatta bir
siyasetinin olmadığı söylenebilir. Belki “Hayır! Her şeyi biliyoruz. Her şeyi
araştırdık; hem doğru tespitlerimiz var, hem de doğru siyasetlerimiz var!”
diyebilirsiniz. Bu durumda siyasetlerinizi iyi izleyemediğim ve bilgisizliğimi
kabul ederim. Ben bu konularda bildiğiniz şeyleri ve siyasetinizi anlatın, biz
de aydınlanalım demek yerine soracağım bazı sorulara cevap veren yazıların
herkes açısından daha doğru olacağını sanıyorum? Dr. Rıfat Mutlu aynı zamanda
siyasi bir kimlik olduğu için bazı sorularımın muhatabı aynı zamanda siyasi
kişilerdir.
Sorularım şunlardır:
1.
Türkiye’de uygulanan sağlık sistemi sizce tek kelime ile iyi midir kötü müdür?
2.
Sağlık sistemini bütünü veya bir bölümü ile iyi ve uygun buluyor veya
destekliyorsanız iyi bulduğunuz yönleri nelerdir?
3.
Bütünü ile kötü buluyorsanız veya bazı uygulamaları onaylamıyorsanız uygun
bulmadığınız veya kötü bulduğunuz yönler nelerdir?
4.
Uygulanan sağlık sistemi ufak bazı düzeltmelerle daha mükemmel bir sistem
olabilir mi? Siz olsanız nasıl bir sistem uygulardınız veya bu sistemde hangi
düzenlemeleri yapardınız?
5.
Sağlık sisteminin siyaset ve ekonomi dışında sadece bilimsel esaslara göre
uygulanan bir sistem olduğunu düşünüyor musunuz? Siyasetin sağlık hizmetine müdahale ve etkisi
hangi alanlardadır? Ekonominin her
alanında emperyalist sistem ve uygulaması varken sağlık alanında halkçı ve
siyaset dışı bir sistem uygulandığını sanıyor musunuz? Sağlık sistemi ve
piyasasında emperyalizm ve tıp karteli var mıdır?
6.
Sağlıkta dönüşümden önceki sağlık sistemi ile geçiş dönemi ve dönüşüm döneminde
uygulanan sağlık sistemi hakkında bir bilginiz var mıdır? Dönüşüm projesi nasıl
başladı, nasıl sürdürüldü, kim sürdürdü, kimler destekledi, finansmanı nasıl
sağlandı? Sağlıkta Dönüşüm ile ilgili proje kitabını, yasa ve diğer belgeleri
okudunuz ve incelediniz mi?
7.
Sağlıkta dönüşüm projesine karşı çıkan bir siyasi parti var mıdır? Bu projeye
karşı olduğunuzu söylüyorsanız hangi konularda karşısınız? Bu konuda bir
mücadeleniz oldu mu? Olduysa ne yaptınız?
8.
Sağlıkta dönüşüm bir özelleştirmeye yol açtı mı? Özelleştirme “Şehir Hastaneleri”
ile mi başlayacak? Şehir Hastaneleri kurulmazsa mevcut sistem sizde iyi ve
kabul edilebilir bir sistem midir?
9.
Sağlık sistemimizde en önemli sorun sizce hangisidir?
10. Sağlık sistemimizde en önemli sorun halkın ve
engellilerin sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanamaması ve sağlığa
ulaşım sorunu mudur? Engelli dışındaki vatandaşlar sağlık hizmetlerinden eşit
olarak yaralanabilmekte midir? Eşit olarak yararlanmaları demek uygulanan
sağlık sisteminin hastalara doğru ve gerekli sağlık hizmeti verilmesi anlamına
gelir mi?
11. TTB
ve Türk Eczacılar birliğinin dönüşümün başından bu yana dönüşüm ve
özelleştirmeye karşı olduğunu düşünüyor musunuz?
12. Tıp
fakültelerinde görevli öğretim üyelerinin muayenehane açma ve özel hastanelerde
çalışma hakkını neden savundunuz ve TTB
eylemlerin neden desteklediniz?
12.
Sağlıkta dönüşüm bir milli bir proje midir? Proje Türkiye’de mi hazırlanmıştır.
Bu projenin uygulanması için Dünya Ticaret Örgütü ile imzalanan özelleştirme
taahhüt anlaşması o tarihte iktidarda olan hangi koalisyon partileri tarafından
imzalanmıştır?
13.
Sağlıkta Dönüşüm bütün ülkelerinde sağlık sistemini tıp kartelinin emperyalist
sömürü sistemi ile uyumlu hale getirmek ve buna uygun bir pazar oluşturulması
amacı ile yürütülen, sağlık alanında devletin tasfiye edildiği bir özelleştirme
projesidir. Türkiye’de de uygulanan bu projenin bir Dünya Bankası projesi
olduğunu ve Dünya Bankası tarafından yürütüldüğünü biliyor musunuz?
14.
Proje kitaplarının asıllarının İngilizce olduğunu ve bazılarının Türkçeye bile
çevrilmediğini biliyor musunuz?
15. TTB
yöneticilerinin her aşamada Dünya Bankası tarafından finanse edilen veya
desteklenen özelleştirme çalışmalarına katıldıklarını, dönüşüme hiçbir konuda
karşı çıkmadıklarını, bu toplantılarda konuşulanları ve projeyi hekimlerden ve
halktan gizlediklerini biliyor musunuz?
16.
Sağlıkta Dönüşüm Projesi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Devlet, Üniversite
hastanelerinden “hizmet protokolü”, özel ve vakıf hastanelerinden özel hizmet
sözleşmesi ile sağlık hizmeti satın alınması temelinde yürütülen bir projedir.
Bu sağlık hizmeti satın alınması modelini hiç incelediniz mi? Bu projede Sağlık
Bakanlığı ve SGK’na verilen görev nedir?
17. SGK
hakkında ne biliyorsunuz? SGK mevzuat ve sözleşmelerini okuyup incelediniz mi?
18.
Sağlıkta Dönüşüm proje kitabında devletin hiçbir sağlık hizmeti vermeyeceği ve
sadece denetleme, ruhsat ve lisans verme gibi işlerle uğraşacağı
söylenmektedir. Sağlık Bakanlığı ve SGK uygulanan sağlık sisteminde ne kadar
etkilidir? Sizde devlet şu anda kendi belirlediği kurallara göre bir sağlık
hizmeti vermekte midir? Sağlık Bakanlığı ve Üniversite Hastanelerinde verilen
sağlık hizmetinin özel hastanelerde verilen hizmete göre farkı var mıdır? Bu
hastanelerde hizmet verilmesinde kullanılan kurallar farklı mıdır?
19.
Sağlıkta özelleştirmeyi sadece adı özel olan bazı özel hastanelerle sınırlı bir
uygulama olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Özel hastaneler tarafından verilen sağlık hizmeti bir yana bırakılırsa
devlet ve üniversite hastanelerinde uygulanan sağlık hizmetini kamusal bir
sağlık hizmet olduğunu söyleyebilir misiniz?
Sağlıkta veya sağlık sisteminde özelleştirme denince ne anlıyorsunuz?
20.
Sağlık Bakanlığı ve Üniversite Hastaneleri gerçekten devletin hastaneleri
midir? Bu hastanelerde özel hastanelerde
olduğu gibi kartelin belirlediği kurallara (SUT=Sağlık Uygulama Tebliği ve
ekleri) göre sağlık hizmeti satılmakta, tıbbi ürünler kullandırılmaktadır. Devletin burada çalışan kişilere maaş vermesi,
imkânlarını kullandırması bir nevi sübvansiyon (destek) hizmeti değil midir?
21.
SGK’nın sağlık hizmeti satın alımı ile ilgili olarak özel SHS ile imzaladığı ve
şu anda geçerli olan 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti
sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi ile üniversiteler ile
imzaladığı protokol ile hizmet alımı ile ilgili şartname (SUT ve ekleri) ve
ödenecek tutarın belirlenmesi ile ilgili 2011/62 SGK GSS Genel Müdürlüğü Fatura
Bedellerinin Ödenmesi Genelgesinden haberiniz var mı? Bu mevzuatı incelediniz mi?
Hizmet alımında özel ve mülkiyeti kamuya ait olan hastanelerin hizmet alımı ile
ilgili şartname ve belirlenen koşullara uyup uymadığı veya ne kadar uyduğu
konusunda bilginiz var mı?
22. SGK
ile sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi imzalayan kamu ve özel hastanelerde
tıbbi bir endikasyon olmadan (tıbbi bir yarar beklenmeden kullanılması ve
yapılması) tıbbi malzeme, cihaz ve
ürünlerin kullanım ve pazarlanması amacıyla gereksiz ve keyfi olarak hastalara
uygulandığını biliyor musunuz? Ya da böyle bir durum olmadığını mı iddia
ediyorsunuz?
23. SGK
sigortalılarına sağlık hizmeti sunan resmi ve özel sağlık kuruluşlarının
sunduklarını iddia ettikleri hizmetlerin yerinde denetlenmediğini, bu SHS’nın
(Sağlık Hizmeti Sunucuları) bilgisayar ekranı başında sanal ve hayâli bir
faturalama yaptığını ve bu hizmet evrakının ancak % 5’inin incelenerek ödenecek
tutarın belirlendiğini biliyor musunuz?
Benzer şekilde SGK sigortalılarına yazılan eczane reçetelerinin de ancak
% 5’inin incelenerek ödenecek tutarın belirlendiğini biliyor musunuz? Gerek SHS
ve gerekse eczanelere ödenecek hak ediş tutarının belirlenmesinin faturaları
inceleyen hekim ve eczacıların kişisel takdirine bırakıldığını biliyor
musunuz? Bu işi yapan hekim ve
eczacıların bu konuda özel bir eğitimden geçirilmediğini ve yaptıkları işin hiç
denetlenmediğini ve bu nedenle örneklenen fatura ve reçetelerin de önemli bir
kısmının hiç incelenmeden ödendiğini biliyor musunuz?
24.
Göstermelik hak ediş belirleme sürecinde SGK’na gönderilen faturaların hemen
hiç incelenmediğini bilen sözleşmeli SHS’nın Kurum’dan olabildiğince fazla
kazanç sağlamak için yaptıkları işleri
farklı yöntemlerle birkaç defa yapılmış gibi gösterdiklerini, fiyatı düşük
tedavi ve girişimleri pahalı bir girişim gibi gösterdiklerini, kullanmadıkları malzeme,
cihaz ve ilaçları fatura ettiklerini
veya hiç yapmadıkları tedavi ve girişimleri yapılmış gibi göstererek fatura
ettiklerini biliyor musunuz?
25. Kurum’dan hayâli olarak fatura düzenlenip
haksız kazanç sağlanabildiğini bilen başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin
de bu sofradan nemalandığını ve örgütlerine para aktardığını biliyor musunuz?
Aşağıda bu ilişkiyi gösteren sadece “SGK-PKK” yazdığım zaman çıkan haberlerin
internet adresleri yer almaktadır. Bu
inceleme ve soruşturmalar ihbar sonucu yapılan incelemeler sonucu ortaya çıkan
yolsuzluklardır. Bunların buz dağının sadece ucu olduğu açıktır. Her alanda
devlete sızmış olan FETÖ örgütünün bu verimli kaynaktan yararlanmaması
düşünülemez. Fakat Devlet tarafından her alanda ciddi olarak üzerine gidilen bu
örgütün hortumlamaları ile ilgili hiçbir soruşturma ve araştırma yapılmaması
size ilginç gelmiyor mu?
26. SGK
hak ediş belirleme süreci sonucunda hayali olarak düzenlenen faturaların bu
sürecin sonunda hiçbir kesintiye uğramadan ödendiğini biliyor musunuz? Bu
hayali faturaların aklanma sürecinde birçok kişinin bilerek veya bilmeyerek rol
aldığını, sadece %5’si beyan üzerinden incelenen hak ediş işleminin kurum
şartnamesine (SUT ve ekleri) ve mevzuatına göre sürdürülmesi için çalışması
gereken her seviyede Kurum idarecisinin bu hayâli faturalarda hiçbir kesinti
olmadan ödenmesi için çalıştığını, çalışanlara baskı yaptığını ve bu şekilde
çalışmayan kişilerin cezalandırıldığını ve sürüldüğünü biliyor muşunuz?
27.
Birçok kişi tarafından sadece kimlik kartı ile ücretsiz sağlık hizmetinin
sunulduğunu sandığı SGK sağlık hizmeti satın alma modelinde Kurumla sözleşmeli;
vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca Kuruma fatura
edilen ücretin iki katı kadar ilave ücret alma hakkı verilmiştir. Kabaca bu
şekli ile birlikte bu, sağlık hizmeti giderlerinin 2/3’ünün vatandaşlar
tarafından karşılanması ya da paralı olması anlamına gelmektedir. Diğer
taraftan devlet ve üniversite hastanelerinde de SHS tarafından temin edilmesi
gereken birçok ürün, ilaç ve sarf malzemesi de usulsüz olarak hastalara
aldırılmaktadır. SGK sigortalılarından Kurum’un belirlediği oran ve usullere
uymak koşulu ile ilave ücret alabilme hakkı olan vakıf ve üniversite
hastanelerinin hiçbir kurala uymadan, kontrolsüz bir şekilde ilave ücret veya
haraç aldığını ve bunlar için geçerli bir ödeme belgesi ve fatura dahi
düzenlemediğini biliyor musunuz?
28.
Hasta şikâyetleri ve diğer yöntemlerle
(Sayıştay Denetimi) gibi yöntemlerle hastalara ilaç, malzeme ve kan
aldırıldığı, ilave ücret alındığının saptandığı veya şikâyet edildiği
durumlarda bile Kurum’da özel hastaneleri denetlemekle görevli birimlerin bu
şikâyetleri görmezden geldiği, cezai işlem uygulamadığı, cezai işlem uygularken
ceza tutarlarını düşük tuttuğu ve daha sonra açılacak bir davada davacı
hastanelerin haklı çıkması için bilerek kural ihlallerinin yapıldığı ve açılan
bu davalar ile cezai işlem tutarlarının faizi ile birlikte geri ödendiğini
biliyor musunuz? SUT’de açık bir şekilde yazılmasına rağmen hastalara aldırılan
ilaç ve tıbbi malzemelerin bedelinin Kurum’da bu işleri yapmakla
görevlendirilen kişilerin hastaneleri koruması yüzünden hastalara ödenmediğini
biliyor musunuz? Kurum’un denetim birimlerinin özel hastanelerinin çıkarlarını
korumak ve kollamak görevi yaptığını ve neredeyse bu hastanelerin bir birimi
gibi çalıştığını biliyor musunuz?
29. SDP
uygun olarak sağlık hizmeti veren devlet, üniversite ve kamu hastanelerinin de
fatura soygununa iştirak ederek faturaları gereksiz olarak şişirmelerinin
yanında, hastalara olabildiğinde gereksiz tedavi ve girişimler yaptığını, bu
gereksiz tedavi ve girişimlerin de hastalarda sakatlık, ölüm de dâhil ciddi
(iatrojenik) sağlık sorunlarına yol açtığını biliyor musunuz?
30.
Kanser, trafik kazası ve yoğun bakım tedavisi uygulanan hastalardan hiçbir şekilde ilave ücret alınmaması
gerektiği halde özellikle özel hastanelerde kontrolsüz bir şekilde ilave ücret alındığını ve kamu
hastanelerinde de hastalardan hala bıçak parası alındığını biliyor musunuz?
31.
Uygulanan sistemde SGK’nun yoğun bakım yataklarında yatırılarak tedavi gören
hastalar için günlük 200.00-800.55 TL arasında para ödenmektedir. Denetimsizlik
ve bu fiyat siyasetleri sözleşmeli özel sağlık kuruluşlarının standart hasta
yatağı ve hatta evinde tedavi edilebilecek hastaların yatışını bile bir şekilde
yoğun bakım tedavisi gibi göstermeye ve hastaları bu servislere yatırmaya çaba
göstermektedir. Üniversite ve devlet hastaneleri bile bu hastanelere hasta
göndermeye çalışmakta ve hasta sevklerinde sizin ilk defa duyacağınız 2008/13
Acil Sağlık Hizmetlerinin Sunumu ile İlgili2008/13 ve 2010/16 sayılı
Başbakanlık Genelgelerine uymamaktadır. Birçok hastanenin yoğun bakım
servislerine gerçekten bu servislerde tedavi edilmesi gereken hastaları
yatırmamaları bir yana, bu hastanelerin kendilerinde mevcut yoğun bakım
yataklarının çok üzerinde hastanın tedavisini yoğun bakım tedavisi gibi
göstererek Kurum’a fatura ettikleri saptanmıştır. Hastaların gereksiz yere
yoğun bakıma yatırılması, geçici ve göstermelik olarak dahi bunlarda mekanik
ventilasyon, antibiyotik ve diğer işlemlerin uygulanması hastaların sepsise
girmesine ve ölmesine de neden olmaktadır. (Hastanenin 4 adet yoğun bakım
yatağı var ise bir yılda fatura edilebilecek yoğun bakım yatağı 4x365= 1460
gündür. Yoğun bakım yataklarının her gün dolu olduğu kabul edildiği durumda bu
hastanenin bir yılda 3- 4 bin adet yoğun bakım tedavi faturası düzenlemesi
yoğun bakımda tedavi edilmeyen hastaların tedavilerinin yoğun bakım üzerinden
faturalandığını gösterir.)
Normal
doğumun yerini sezaryenle doğum almıştır. Burada bebeklerin zamanından önce
alınması ile bir taşla iki kuş vurulmaktadır.
Bu bebekler yeterli vücut ağırlığına ulaşıncaya kadar yoğun bakım
servislerinde tutulması hastanelerin önemli bir haksız kazanç kaynağıdır. Bu nedenle kuvöz bakımı dahi gerekmeyen yeni
doğanlar çok uzun sürelerde yoğun bakımda tutulmakta veya standart bebek
yatağında (kot yatak) yatırılsa dahi tedavileri yoğun bakım tedavisi üzerinden
Kurum’a fatura edilmektedir. Böyle bir durumdan haberiniz var mıdır?
Yapılanları uygun buluyor musunuz? Bu konuda Uğur Dündar’ın yaptığı bir program
da mevcuttur.
32.
İmzaladıkları özel hizmet sözleşmesi ve protokol ile Kurum’un belirlediği usul
ve şartlarda sağlık hizmeti sunması gereken özel ve kamu sağlık kuruluşlarının*
ve ne de hizmetlerin bu şekilde yürütülmesi için denetim yapması gereken Kurum
görevli ve idarecilerinin şartname ve mevzuata hiç uymadıklarını biliyor
musunuz?
(*)
açıkladığım nedenlerle bunların sadece adı ‘kamu sağlık kuruluşu’dur.
33.
Sağlıkta dönüşüm sadece sağlık harcamalarının arttırılması için uygulanan bir
proje değil Türk toplumun yok etmek üzere atılan bir atom bombası ve Türkiye’de
yüzyılın en büyük soygun ve yolsuzluk projesidir. Bu sistem sağlık piyasasında
yer alan kişi, kuruluş, mafya ve terör örgütlerinin yasa dışı para kazandığı
bir vurgun, soygun ve mafya sistemine dönüşmüştür. Bu ticaretin uyuşturucu
ticaretinden bir farkı yoktur.
İşin ilginç yanı yürütülen enformasyon ve
psikolojik savaş yöntemleri ile hiç kimsenin bu projeden tam anlamı ile
haberdar olmaması ve ne olduğunu ve bittiğini anlayamamasıdır. Bu konuda herkes
halâ derin bir gaflet ve delalet içindedir. Proje bu yönü ile de son derecede
başarılıdır.
Sağlık
alanında harcamaların arttırılması öncelikle erişimin kolaylığı ile sağlanır.
Bunun için sağlık tesislerinin arttırılması gerekir. İkince aşamada muayene,
konsültasyon, kontrol, tedavi, girişim, ilaç ve tıbbi malzeme ve ürünlerin
kullanımının arttırılması gerekir. Bu uygulamalar kartelin ürünlerinin bir
şekilde gereksiz pazarlanmasını ve kullanımını arttırmaktadır. Sağlık tesisleri
artık her yerde ve bol miktarda mevcuttur. İzlenen siyaset sonucu halkımız
artık ve daha çok tıbbi olmayan sorunları için bile dünyada başka bir ülkede
görülmediği şekil ve oranda sağlık tesislerine başvurmaktadır. Tıbbi malzeme ve
ürünlerin serbestçe pazarlanması ve tükettirilmesini sağlık hizmeti olarak
kabul edersek bundan daha iyi bir sistem yoktur. Bu ağın içinde her seviyede siyasetçi,
bürokrat, doktor, eczacı, firma ve sağlık çalışanı yer almaktadır. Bu konuda
yaptığım en önemli gözlem: Diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da, kemik
yalaması dışında bu sistemden hiçbir bir menfaati olmayan çalışanların da, Atatürk’ün Büyük Nutkunda ifade ettiği gibi
“şahsî menfaatlerini” soygun ve mafya sisteminin temsilcilerinin çıkarları ile
birleştirmeleri ve bu tarafta konumlanmalarıdır. İşte bu nedenle bütün ülkede
olabildiğince yaygın ve pervasız bir şekilde uygulanan sağlık sistemini sadece
siz değil, herkes iyi bir sistem sanmaktadır. Gazetenizin sağlık haberlerini ve
yazılarını yazan kişiler de hiç araştırmadıkları ve bilmedikleri bu gibi
konularda tamamen kartelin hizmetinde olan TTB
ve TO yöneticileri, Dr. Rıfat
Mutlu gibi kişilerin anlattıkları ile yetinmekte ve bunların ulusalcı bir
sağlık sistemini savunduğunu sanmaktadırlar.
Bahsettiğim
bu konu ve sorular size önemsiz gelebilir. Bu konudan ilk defa haberinizin
olduğunu da sanmıyorum. Daha önce bu konuda gerekli uyarılarda bulunmaya
çalıştım. Hiç bir yararı olmadı. Bir okuyucu olarak sizden beklediğim eğer
mevcut sistemi ve uygulamaları savunuyorsanız bunu utangaç veya örtülü bir
şekilde değil açık açık yapmanız ve savunmanız ve benim iddialarımı
çürütmenizdir? Bu konuda yanıltıcı
haberler ve yorumlar yazılması yerine belki hiç yazılmaması ve görmezden
gelinmesi daha iyi olacaktır. Eğer bu
sorunlardan bu yazı vesile ile haberdar oluyor iseniz, ileri sürülen iddiaların
gerçek olup olmadığını bir basın organı olarak araştırmanız ve hatta benim
iddialarımı çürütmeniz gerekir.
Hemen
her konuda biraz şüpheci ve araştırıcı olmanız beklentisi ile başarı
dilerim.
SGK-PKK
HABER ADRESLERİ
http://www.milliyet.com.tr/teror-orgutu-pkk-nin-ilac-parasi-sgk-ya-odetilmis-ekonomi-1220831/
05.04.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder