17 Mart 2024 Pazar

2010 YILI ANTALYA TABİP ODASI SEÇİMLERİ İÇİN YAZDIĞIM BİLDİRİ

Açıklama: Seçime birlikte katıldığım grupta bulunan diğer hekimler bu bildiride belirtilen görüşlere katılmadıkları için bu bildiriyi kendi adıma bastırarak çalıştığım SSK Antalya Hastanesinde dağıttım. Bildiri filigranlıdır. İlk iki sayfa görüntüsü alttadır.

 

ODANA VE ÜLKENE SAHİP ÇIK 

         Seçim dönemi geldiği için oda üyesi hekimler tekrar tabip odası ve TTB yönetimi seçmek için sandık başına gidecektir.   

         Bu seçimler kısaca ABD, AB ve İsrail olarak tanımladığımız Batı Emperyalizminin Türkiye üzerinde bir çok projeyi tamamlamasından sonra  kendileri açısından artık altın vuruşu yapmaya başladığı bir dönemde yapılmaktadır.

         Batı emperyalizmi yürüttüğü bütün dünyayı sömürgeleştirme projesini kulağa hoş gelmesi için küreselleşme projesi adı altında yürütmektedir. Batının  önceki evrensel emperyalist  projelerinde de olduğu gibi bu projenin psikolojik savaş bölümü demokrasi, medenileşme, Türkiye'nin batı gibi muasır bir medeniyet  yapılmak istenmesi gibi zokalarla  yürütülmektedir. Bu nedenle AB'ye katılmak bu projenin önemli bir ayağıdır.

         Bu topyekûn sömürgeleştirme ve özelleştirme projesi şöyle yürütülmektedir:

         Devletin (kamu) ve halkın elindeki bütün üretim araçları, toprak ve madenler üzerindeki egemenliği,  özelleştirme ile emperyalist tekel ve kartellerin emrine ve kontrolüne verilmiştir.

         Ülke içindeki hukuk ve her türlü devlet mevzuatı, emperyalist ülke ve kartellerin çıkarlarına göre yeniden düzenlenmiştir. Her türlü yetki, Gümrük Birliği anlaşması, Avrupa Birliği müktesebatı ve AB uyum yasaları, İMF yapısal uyum, tahkim ve benzeri anlaşmalarla emperyalist devletlere devredilmiştir.  Her alanda özelleştirme ve dönüştürme ile ülke bir nevi içten işgal edilmiştir.  

         Emperyalizm üretim, hizmet ve diğer alanlarda devleti tasfiyesi etmektedir. Devlete ait her türlü hizmetin ve yetkinin yerel yönetimlere devredilmesi ile siyasi birlik ortadan kaldırılacak ve bir çok küçük şehir devletleri oluşturulacaktır.  Ulus devlet iyice çökertildikten sonra  sıra devletin parselasyonuna gelecektir. Bu parselasyon harita üzerinde çoktan yapılmış ve bir çok defa yayınlanmıştır. 

         Küreselleşmenin sloganı her türlü hizmet ve üretimin  sadece özel şirketler tarafından verilmesidir. Bu özel şirketler de “emperyalizm ve uluslararası kartel ve şirketlerin” kontrolünde olacaktır.

         Sağlıkta Dönüşüm, diğer özelleştirmelerde olduğu gibi  (sağlık ve sigortacılık ile ilgili) sağlık piyasasında emperyalist amaçlarla yapılan tam bir özelleştirme ve sömürgeleştirme projesidir.   Proje kitabında bu ifade açık olarak ifade edilmektedir. Projede hedeflenen dönüşüm tereyağından kıl çeker gibi sorunsuz başarılmıştır. Şimdi planlandığı gibi “durmadan” yola devam edilmektedir.”

         Projenin  ekonomik amacı, sözde sağlık hizmeti adı altında,  başlıca ilaç, tıbbi cihaz, tıbbi malzeme ve sarf malzemesi olmak üzere, halkın parasının uluslararası tıp kartelinin kasasına aktarılmasıdır.  Diğer amacı ise askeri ve siyasidir. Ülke kaynaklarını bitirilerek ekonomik iflasa sürüklenmesi ve toplumun hastalıklı  hale getirilmesi ile ülkenin içten çökertilmesidir. 

         TTB ve bazı tabip odaları,  sağlık alanında tam bir özelleştirme ve sömürgeleştirme projesi olan bu Sağlıkta Dönüşüm projesine destek vermiştir. TTB yönetimi projenin hazırlık çalışmalarına katılmıştır. Yapılanlar hakkında hekimler ve toplum bilinçlendirilmemiş ve hiç bir  muhalefet göstermemişlerdir. Göstermelik karşı çıkışla,  üç beş kişi ile yapılan basın açıklamaları ve kimsenin görmediği ve duymadığı protestolarla “görev” yerine getirilmiştir.  Bu etkisiz ve cılız sözde muhalefet projenin ezici bir halk yığını tarafından desteklendiği görüntüsünü vererek projeye dolaylı katkı sağlamıştır.  

         Emperyalist ülkeler ulus devletleri çökerttikten sonra  Irak, Afganistan ve Filistin'de olduğu gibi ülkelerin doğrudan işgal ederek soykırım yapmaktadır.  Başvurduğu esas  yöntem de böl ve yönet yöntemidir. Bu şekilde  ülke içinde başlıca etnik, dini ve diğer her türlü ayrılık körüklenerek toplumun kendi içinde birbiri ile savaşması sağlanmaktadır.  Kısaca emperyalizm savaş için dahi sömürmekte olduğu ülkenin halkından yararlanmaktadır. Mecbur kalmadıkça kendi askeri gücünü kullanmamaktadır.

         Ülke içinde başlıca Kürtler ve Aleviler olmak üzere her türlü etnik ve dini grup kışkırtılmış; sözde dini ve etnik bağımsızlık ve haklar elde edilmesi ve demokratikleşme adı altında halk birbirine düşürülmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, örgütler, yazarlar ve etkili kişiler ya doğrudan para ile ya da AB projeleri adı altında yürütülen uyduruk projelerle satın alınarak emperyalist projelere destek sağlanmış ve muhalefet engellenmiştir.  Ülkeyi parçalayabilecek boyutta bir  Kürt Türk çatışmasını başaramayan ABD ve AB emperyalizmi, şimdi de Türk ordusu üzerinden bir çatışma çıkarmaya çalışmaktadır.     

       Bazı tabip odaları ve TTB bir yandan sağlık alanında devletin tasfiyesine karşı sessiz kalırken, diğer taraftan yapılacak başka bir şey kalmamış gibi, emperyalizmin yürüttüğü etnik bölücülük ve ayrılıkçılığı açıktan ve resmen desteklemiştir. Verilen demeçler, açıklamalar ve herkesin gözü önünde yapılan TTB Kongreleri bunun en açık delilidir.

         Kürt sorunu olarak tanımlanan bu proje, ABD ve AB'nin sorunudur. Şark sorununun bugünkü adıdır. Şark sorunu  Batılı emperyalist devletlerin  Osmanlı Devletinin Parçalanması projesine verdikleri addır.  Kürt Sorunu (buna ek olarak Ermeni, Kıbrıs ve Ege ve benzeri sorunları ekleyebiliriz) Türk devletinin parçalanması ve yok edilmesi sorunudur. Türkiye ve Türkler için kendi devletlerinin parçalanamaması bir sorun olamaz. Bizim, “Batı emperyalizminden kurtulma” ve yeniden  “tam bağımsız egemen bir devlet olma sorunumuz” vardır.  Kürt sorununu çözme projesi,  günümüzde sadece emperyalizme hizmet eden bazı solcuların değil, sağcıların, Fethullahcıların, diyalogcuların, tarikatların kısacası emperyalist proje içinde yer alan herkesin katkı ve destek verdiği bir projedir. Bu projenin nihai amacı  kukla bir Kürt devleti kurulmasıdır.  ABD ve AB himayesi ve kontrolünde kurulacak olan bu devlet kukla Kuzey Irak Kürt devleti ile birleştirilecektir.  Kurulacak  bu devletin askeri ve siyasi görevi, halen olduğu gibi, ABD ve AB'nin çıkarlarını korumak için bölge ülkeleri ve Türkiye ile savaşmak olacaktır. Kürt sorununu çözmek için kurulacak bu devlet, toprak ağalığına dayanan feodal otokratik bir devlet olacaktır. Bu proje ülkemizde yaşayan  Kürtlerin hiç de menfaatine değildir.  Bölünmeyi,  Osmanlı imparatorluğunun parçalanmasında olduğu gibi göçler, parçalanmış aileler ve mübadeleler izleyecektir. Ülkemiz içinde yaşayan Kürt vatandaşlar bir anda başka bir ülkenin vatandaşı olacak; sınırlar çizilecek ve kukla devlet içinde kalanlar daha önce ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları memleketlerinde pasaport ve vize ile gelecek; kaçak çalışmak zorunda kalacaktır. Başarılı olursa Kürtler bağımsız bir devlet kazanmayacak; ellerindeki devleti de kaybedeceklerdir. Projenin bu yönünü kimse görmek ve göstermek istememektedir.

         Türkiye şu anda mutlu ve aydınlık bir yolda değildir. Gelecek karanlık ve büyük olaylara gebedir.

         Tabip Odası seçimlerine katılan hekimler, oynanan oyunun ve olan bitenin bir türlü farkına varmamıştır. Görev almaktan kaçınmış ve meydanı kötü niyetli ve bölücü projeleri destekleyen kişilere bırakmıştır.  Kürtçe tıp kurultaylarının toplandığı, Kürt tabipler odasının kurulmaya çalışıldığı bu dönemde tabiplerin oylarını daha dikkatli kullanmaları gerektiği açıktır.

         Bu seçim dönemi itibarı ile, dönemin hassasiyeti gereği,  hekimleri, emperyalist projeleri bazen açıktan bazen de kuzu postuna bürünerek savunan kişi ve gruplara karşı  uyanık olmaları konusunda bir kere daha uyarmak mecburiyetindeyiz.  Hiç kimse unutmasın ki verilecek her oydan ve doğacak sonuçlardan herkesin sorumluluğu vardır.        Hekimler, seçimlerde emperyalist projeleri destekleyen kişilere oy vermemeli ve  bu şekilde odasına ve ülke bütünlüğüne sahip çıkmalıdır.        

         Aksi halde daha sonra oturup ağlamanın bir faydası olmayacaktır.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HASTALIK VE RAHATSIZLIK KAVRAMLARI ARASINDAKİ FARKLAR

  Not: Temel önyargıların bir tarafa bırakılarak okunmasında yarar vardır . Aforizma: Doktorunu seçerek hastalığını da seçersin. (Choose...