22 Mayıs 2020 Cuma

ULUSAL HEKİM BİRLİĞİ İÇİN ÖNERİLER SAĞLIK SORUNLARI VE SİSTEMİNE NASIL BAKMAK GEREKİR 14.2.2013

      
      ULUSAL HEKİM BİRLİĞİ İÇİN ÖNERİLER SAĞLIK SORUNLARI VE SİSTEMİNE NASIL BAKMAK GEREKİR 14.2.2013 

      MEVCUT DURUM
  1. Ülkemizdeki sağlık ile ilgili sorunlar bir sistem sorunudur.
  2. Sağlık sistemi sadece hekimleri ve bir yönü ile eczacı ve diş hekimlerini değil tüm halkı ilgilendirmektedir. Bu nedenle sağlık sistemi ile ilgili sorunlara hekimlerin sistemi gibi bakmak doğru değildir.
  3. Sağlıkta dönüşüm sağlık hizmetinde özelleştirme ve sağlık alanında devletin tasfiyesi operasyonudur.  İki yönü vardır. Birinci yön: Küreselleşme dediğimiz neoliberal emperyalist siyasetlerin sağlık alanında uygulaması (devletin tasfiyesi), İkinci yön: Sağlık hizmeti adı altında ülkenin sömürülmesi.  Sağlıkta özelleştirme tıp kartelinin çıkarı için ülke içinde serbest, korumalı (patent, gümrük, fikri haklar, vb.) tek bir serbest pazar yaratılmasıdır.
  4. Sistem tekelci bir sistemdir. Sistem içinde bir düzeltme ve onarım (restorasyon) mümkün değildir.
  5. Sağlıkta dönüşüme DTÖ ile imzalanan taahhüt anlaşmaları ile karar verilmiş ve proje Dünya Bankası tarafından yürütülmüş ve devam ettirilmektedir. Şu anda projenin 3. Aşaması için DB ile anlaşma yapılmıştır.
  6. Sağlık sistemine göre hekimlik, koruyucu hekimlik, sigortacılık anlayışı ve işletmecilik yeniden düzenlenmiştir. Amaç sağlık harcamalarını arttırmaktır. Bu da tıp kartelinin (uluslararası tıbbi ilaç, biyomedikal ürün, kan ürünü, tıbbi malzeme, tıbbi teknoloji, tıbbi sarf malzemesi ve cihaz, tıbbi eğitim materyali ve bilgisayar programları ve sistemleri gibi diğer yan ürünler) ürünlerinin serbestçe ve istendiği fiyattan pazarlanmasıdır. Promosyon ve kar payları ile ve performans ile bu tür tüketim teşvik edilmektedir. Bu sistemin motoru tüketimi yaptıran kişilere (hekim, diş hekimi )  dağıtılan performans ücretidir (kâr payıdır). Hekimler bu ticaretten pay alıyor diye sistem görmezden gelinemez veya desteklenemez.
  7. Sağlık harcamaları gereksiz ilaç, tıbbi malzeme, sarf malzemesi, cihaz,   ürün ve teknoloji (MR, tomografi, genetik testler gibi) kullanılması ile arttırılmaktadır. Bu amaçla sağlıklı kişilere hasta muamelesi yapılmakta, kişiler gereksiz yere hastanelere çağrılmakta, muayene edilmekte, ameliyat ve girişim yapılmakta, muayene edilmekte, konsültasyonlar yapılmakta, yatırılmakta ve yoğun bakım tedavilerine alınmaktadır. Sistem halkın sadece parasını değil sağlığını da hedeflemiştir.
  8. SGK arttırılması hedeflenen sağlık harcamaları için ikinci bir vergilendirme sistemidir. Bu sayede bütün halkın kurumla sözleşmeli sağlık kuruluşları dışında başka bir sistemden (özel hekim, kamusal bir kuruluş veya hastane)  sağlık hizmeti alması engellenmiştir. Tek sistemin omurgasıdır. Bu sistem içine giren halk katkı payları, ilave ücretler, hastane ve reçete katkı payları ile yasal ve keyfi olarak tahsil edilen paralar, aldırılan ilaç ve malzemelerle gayri meşru yollardan sömürülmektedir.
  9. Sağlıkta dönüşüm sağlık alanında mafyalaşma, şebekeleşme, kartelleşme gibi kirli ilişkileri arttırmış, sağlık piyasasında çalışanlar kişilerde tam bir bozulmaya neden olmuştur. Dönüşüm hekimleri pazarlamacıya dönüştürmüştür.
       SAĞLIK SİSTEMİNDE ÇÖZÜM
  1. Dönüşümün tersine çevrilmesi gerekir. Yanı sağlık kuruluşları kamulaştırılmalı ve sağlık hizmetlerinin temel girdisi olan ilaç ve tıbbi malzeme üretim, ithalat ve ticareti devletleştirilmelidir. İlaç ve tıbbi malzeme serbest olarak pazarlanmamalıdır.
  2. Gereksiz tedavi, girişim, ilaç ve malzeme kullanımı ve tetkiklerden halk kurtarılmalıdır. Halk tıp kartelinin pazarlanan ürünlerinin malzemesi olmamalıdır.
  3. Sağlık hizmetleri nihai olarak ücretsiz olarak verilmeli ve katkı payı alınması uygulaması kaldırılmalıdır.
  4. Hekimlere çalıştıkları hastanelerin gelirlerini arttırdığı oranda verilen kar payı (performans uygulaması) kaldırılmalıdır.
  5. Sağlıkta dönüşüm veya özelleştirmenin geri çevrilmesi antiemperyalist bir devrim sorunudur. Bu tür bir mücadele genel antiemperyalist mücadeleye katkı sağlar veya sağlamalıdır.
      UHB VEYA DEVRİMCİ BİR HEKİM ÖRGÜTÜNDEN BEKLENENLER NELERDİR
      Yukarıda açıklanan nedenlerle hekimler için de sağlık sistemi içinde kalıcı ve tatmin edici bir çözüm elde edilmesi mümkün değildir.
      Hekim örgütü (tabip odaları ve TTB), sağlıkta dönüşüme karşı önceki sistemin bir şekilde varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır. Bu da kendisini muayenehanecilik sisteminin savunulması olarak göstermektedir. Bu bile son dönemde üniversitede çalışan öğretim üyelerinin serbest muayenehanelerini açması derecesine indirilmiş ve sınırlandırılmıştır.  Devlet ve özel hastanelerde çalışan hekimlerin çoğu performans ve diğer uygulamalarla muayenehanelerini kapatmış veya kapatmak zorunda kalmıştır. Özel çalışan hekimlerin tamama yakını  (özellikle göz hastalıkları, kadın doğum uzmanları gibi bir hastaneye bağlı olmadan çalışabilen hekimler bile) özelleşmiş sistemle rekabet edemediği için muayenehanelerini kapatmak zorunda kalmıştır. Hekimler sağlıkta dönüşüm sisteminin sadece sağlık alanında devletin değil, muayenehanecilik ve özel hekimliği de tasfiye ettiğini anlamamışlardır.  Sistem içinde bu anlamda bir taviz koparmak ve geri dönüş mümkün değildir.
      Hekim örgütünden şu aşamada beklenen şeyler, maaş, özlük ve çalışma koşulları ve hakları konusunda bir baskı oluşturmaktadır. İşten atılan, sürülen veya mağdur olan hekimler haklarını yasal yollardan kendileri aramaktadır. Örgütlerin bu anlamda fazla bir etkisi olmamaktadır. Bu tür mücadeleleri de bu mücadelelerin yasal örgütü olan TTB ve TO’ları vermektedir.     Sistemin ve dönüşümün özünü kavranmadan yapılan bu tür mücadeleler daha da hatalı olan uygulamaları savunmaya itmiştir.  Tıp Fakülteleri içindeki özel muayenehaneler ve döner sermaye uygulaması feodal bir tımar sistemidir. Devrimci açıdan sağlıkta dönüşüme karşı gibi gösterilerek savunulabilecek bir sistem değildir.  Tabip Odaları ve TTB ve üyelerinin genel olarak sistemle (özelleştirme) bir sorunları yoktur. Onlar sistem içinde bireysel hakları için mücadeleyi hedeflemişlerdir. Birçok noktada da sağlıkta dönüşüm ve özelleştirmeyi savunanlarla aynı çizgiye düşmektedirler. Bu nedenle bu çizgi devrimci bir siyaset ve sonuç doğurmayacaktır.  Sağlık alanında devrimci ve antiemperyalist bir çizgiyi savunan kişilerin TTB zemininde kuvvetlenmesi ve bir şeyler yapmasının şartları yoktur. Üstelik hükümet TTB’yi de tamamen etkisizleştirmek için elinden geleni yapmaktadır. Ayrıca hekim kitlesinin büyük çoğunluğu sağlıkta dönüşüm ve özelleştirmeyi savunan siyasi partileri desteklemektedir. Durum budur.
      Bu durumda UHB diye bir örgüte gerek var mı veya böyle bir örgüt varsa ne yapmalı soruları sorulabilir.
     Halk içinde ve hekimler arasında özelleştirmeye ve dönüşüme karşı çıkan hemen hemen kimse yoktur. Bunun esas nedeni sağlıkta dönüşüm ve özelleştirmenin (sağlık alanından devletin tasfiyesi) anlaşılmaması, halka anlatılmaması ve bu konuda bir siyaset geliştirilmemesidir. Bu konuda doğru bir milli ve antiemperyalist siyaseti savunan parti yoktur.  Sistem içinde kalınacak ve çözüm aranacaksa bunun için bir UHB veya başka bir örgüte gerek yoktur. Çünkü hepsi bazı konularda sisteme karşı gibi görünse de ki bunlar sadece bireysel haklarla sınırlı kalacaktır, sistemi desteklemek zorundadır.
     Ulusalcı ismini kullanan bir birlik bu nedenle antiemperyalist, özelleştirme karşıtı olmak zorundadır.  
     Hem sağlıkta dönüşüm hem de tıp kartelinin sağlık anlayışını halka anlatmak ve bu mücadeleye destek vermek için böyle bir örgütlenmeye gidilebilir. Böyle bir örgüt kendi içinden başlayarak sağlıkta devrimci ve milli (antiemperyalist ve özelleştirme karşıtı) bir siyasi bilinç ve siyaset oluşturmaya önem vermelidir. Örgüt, tıp kartelinin sağlık anlayışını de teşhir etmeli, bu konuda yayın, toplantı ve bilimsel araştırmalar yapmalıdır. Halkın mevcut sağlık sistemine güvenini sarsacak faaliyetlerde de bulunmalıdır. Fakat bu örgüt esas faaliyet alanını halkı örgütlendirmek, bilgilendirmek amacı ile kullanmalı ve antiemperyalist halk örgütlenmesine destek vermelidir. Bu örgütlenme siyasi hareketler halinde olduğu gibi, sadece özelleştirme ve sağlıkta dönüşüme karşı halkın hakkını arama ve mücadele ortamı yaratmak şeklinde de olabilir. Sağlıkta özelleştirmeye karşı halk hareketi, mahalle, il ve ilçe komiteleri gibi isimler verilebilir.
      Halkın sağlığını bozan, sağlık adına daha fazla sömürülmesine neden olan ve sağlık ve tıbbi ilaç ve malzeme üretimi alanında ulus devleti tasfiye eden böyle bir dönüşümün AKP’nin oy oranını arttırması ( en az% 15) gülünç ve korkunç bir sonuçtur.  Bir aymazlık, gaflet ve delalettir.
      Sadece halk içinde değil hekimler arasında da sağlıkta dönüşüm ve özelleştirme (sağlıkta küreselleşme de diyebiliriz) hiç tartışılmamış, görmezden gelinmiş, küçümsenmiş veya bu tür tartışmalardan uzak durulmuştur.    Emperyalizm kavramı Çanakkale Savaşında olduğu gibi emperyalist bir devlet tarafından işgal durumunda karşı çıkılacak bir olgu olarak algılanmıştır. Böyle bir emperyalizm anlayışı özelleştirme ve AB birliği gibi projelere karşı devrimci olarak karşı çıkışı engellemiştir. Sonuçta devrimci ve ulusalcılar bazı konularda antiemperyalist siyasetleri savunuyor gibi görünseler de birçok konuda emperyalizmle işbirliği yapan, onlardan para alarak proje yapan kişi ve örgütleri dost gibi görebilmiştir. Emperyalizmin içimizdeki ajanları ile (Putin’in deyimi ile yabancı ajan) antiemperyalist bir mücadele verilemez. UHB çıkış ilkelerini değiştirmeli ve mevcut duruma uygun bir çıkış bildirisi hazırlamalıdır.
      UHB içinde Sağlıkta Dönüşüm ve Özelleştirme projelerine başından bu yana katılan, destek veren, Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerle ortaklaşa bir biçimde AB projelerinde görev alan,  “iki yönlü çalışan” ajanlara ve masonlara yer verilmemelidir. UHB üye seçiminde dikkatli olmalıdır. Sayıdan çok nitelikli kişi önemlidir.
      UHB yukarıdaki konularda bir birlik oluşturmak istiyorsa böyle bir birlik kurulabilir. Yoksa bu sosyal bir kulüp olur. Adı UHB olmasa da bu konularda ortak hareket eden devrimci kişiler başka birlikler veya birliktelikler veya örgütler oluşturabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜNYANIN EN PAHALI İLAÇLARI NASIL SATILIYOR? SMA HASTALIĞI ÜZERİNDEN İLAÇ PAZARLAMASI

         DÜNYANIN EN PAHALI İLAÇLARI NASIL SATILIYOR? SMA HASTALIĞI ÜZERİNDEN İLAÇ PAZARLAMASI William Osler’in zihin açıcı bazı özlü sözl...