“TÜM YOĞUN BAKIMLARDA HAKİMİYET KAMUDA OLMALI”- 3 Nisan 2020
3 Nisan 2020 tarihli Aydınlık
Gazetesinin 9. Sayfasında vewww.aydinlik.com.tr ‘de Garip
BALÇAK’ın ‘Tüm yoğun bakımlarda hâkimiyet kamuda olmalı’ başlıklı yazısı
yayınlandı. https://www.aydinlik.com.tr/haber/tum-yogun-bakimlarda-hakimiyet-kamuda-olmali-204443
Bu yazı vesilesi ile Aydınlık dergisine
gönderdiğim mektup aşağıdadır:
Aydınlık dergisi 9. Sayfada ve
www.aydinlik.com.tr ‘de Garip
BALÇAK’ın ‘Tüm yoğun bakımlarda hâkimiyet kamuda olmalı’ başlıklı yazısı
yayınlandı. Bu yazı vesilesi ile Aydınlık’ta corona ile ilgili diğer yazılarda
da gördüğüm bazı soruları ve eleştirilerimi iletmek istiyorum.
- ‘Tüm yoğun bakımlarda hâkimiyet kamuda olmalı’
demekle neyi kast ediyorsunuz?
Yoğun bakım servisleri devlet hastanelerine mi Sağlık Bakanlığı’na
mı devredilecek? Sağlıkta
Dönüşümden sonra Sağlık Bakanlığı’nın sağlık hizmeti vermeyeceği
belirtilmiştir. Özel Hastanelerin mülkiyeti özel kişilerdedir. Devletin
burada bir hâkimiyeti yoktur. Mevcut düzenlemeler dâhilinde Devlet hiçbir
özel hastaneye veya bu hastanenin bir servisine el koyamaz.
- Özel Hastanelerin yoğun bakımlarının kamuya
devredilmesi neden pratik bir çözüm? Bu yapılabilir mi? Kamulaştırma
deyince bunu mu anlıyorsunuz?
- Özel SHS (sağlık hizmeti sunucuları) ‘nın yoğun
bakım servislerinde yatan hastaların tedavi giderlerini kim ödemektedir?
Vatandaşlar mı? Özel sigorta şirketleri mi? SGK’mı ödeyecek? Ödeme şekli
nedir ve nasıl ödenir? Nasıl
olacak?
- Yazınıza göre Sağlık Bakanlığı tarafından
pandemi hastanesi olarak görevlendirilen bütün hastanelerde corona ile
ilgili bütün test, acil servis ve yoğun bakım hizmetlerinin ücretsiz
olacağı belirtilmiş? Sağlık Bakanlığı kendisine ait olmayan hastanelerdeki
bazı hizmetlerin ücretsiz olacağını nerede belirtmiş? Parayı kendisi mi
ödeyecek? Sağlıkta Dönüşüm’den sonra (SGK sistemi ile sağlık hizmeti satın
alınması dönemi) hastanelerdeki sağlık hizmetleri SGK tarafından
karşılanmaktadır. Hizmet SHS ve SGK arasında imzalanan sözleşme, protokol
ve anlaşmalarla sağlanmaktadır. Hiçbir hastane uymasa da kâğıt üzerinde
belirlenmiş usulleri vardır.
- Size göre burada şöyle vahim bir sorun var:
Özel hastaneler bundan sonra bedelini özel sağlık sigortalılarının
sağladığı hastalara mı verecek, diğerlerine mi? Bu size göre bir
eşitsizlik? Burada böyle bir sorun yok. SGK sağlık hizmeti satın alım
sisteminde “kâğıt üzerinde” acil başvurular, yoğun bakım hizmetleri için
hastadan hiçbir para alınmaması gerekmektedir. 2018 Yılı SGK Özel sağlık
Hizmet Sözleşmesi’nde (ÖSHS) Acil Haller Nedeniyle Sunulan Sağlık
Hizmetleri (Yeşil alan muayenesi hariç), Yoğun Bakım Hizmetlerinden ilave
ücret alınmayacağı belirtilmiştir.
Fakat bu kurala uyan hiçbir hastane yoktur. Gazetenizin bundan da
haberi yoktur.
- Acil ve yoğun bakım tedavilerinde de öncelik
daima cebinden ödeme yapacak hastalardadır. SHS ve Özel SHS’nın nasıl bir
hizmet verdiği yerinde denetlenmez. Hastalığın ve tedavinin gerçekten
nasıl olduğunu kimse bilmez. SHS, SGK’na MEDULA sistemi üzerinden aylık
dönemler halinde hizmet evrakı düzenler ve yükler. Ödenecek olan tutarın
belirlenmesinde hastanenin beyanı ve teşhis ve tedavi senaryosuna göre
ödenecek tutar belirlenir ve bu iş beyan edilen hizmet evrakının % 5’inde yapılır.
Neticede beyan tutarı eksiksiz ödenir. Özel hastaneler SGK tarafından
ödenen yoğun bakım ücretleri çok yüksek olduğu için hiç hasta olmayan ve
hatta tedavi gerektirmeyen hastaları, hafif sorunları olan hastaları dahi
yoğun bakım servislerine yatırmaya, bunları da olabildiğince geri ödemesi
daha fazla olan 2. Ve 3. Basamak yataklarına yatırmaya çalışır veya elinde
yatak yoksa bu yataklarda yatırılıyormuş gibi göstermeyi tercih eder. Konu
ile ilgili birçok Sayıştay denetim raporu vardır. Özel bir hastanede yoğun
bakım servisinde yatan veya yatıyor gibi gösterilen bir hastanın ne gibi
sorunları olup olmadığı hiçbir zaman kesin olarak bilinemez. Hastaneler
daha fazla geri ödeme alabilmek için basit ateşi ve soğuk algınlığı olan
hastaları bu yataklarda yatıracak veya sıradan servis yatağında yatan
hastaları yoğun bakım servisinde yatan ağır ve kritik bir hasta gibi
gösterebileceklerdir. Bu nedenle özel ÖSH’nın yoğum bakım servislerinde
tedavi gören Korona virüs enfeksiyonlu olduğu beyan edilen hastalarla ilgili
hiçbir bilgiye ve açıklamaya güvenilemez.
- “Dr. Çevik, “Özel sektördeki yoğun bakım
yatakları kullanıma açılmalı.” Diyor. Dr. Çevik ayda mı yaşıyor? ÖSHS’nin
7.1. Müracaat ve Kimlik Tespiti İşlemleri ile ilgili 7.1.1. maddesinde
“SHS, doğrudan veya sevk edilmek suretiyle başvuran hastayı SUT’ta yer
alan müracaata ve kimlik tespiti işlemlerine ilişkin düzenlemeler ile,
Kurum mevzuatı doğrultusunda kabul etmek zorundadır. Kabul
edilmeyen hastaya kabul edilmeme gerekçesi SHS yetkilisinin imzasıyla yazılı
olarak bildirilmek zorundadır.” Demektedir. Kabul edilmeme gerekçesi acil
ve yoğun bakım hastaları dışında hastanın ilave ücret ödemeyi
reddetmesidir. Ki bu ücret SGK geri ödemesinin iki katıdır. Bu SGK’nın
sağlık hizmetinin bedelinin 1/3’ünü karşıladığını gösterir.
- 2018 Yılı SGK Özel sağlık Hizmet Sözleşmesi’nin
7.2.2. maddesinde; SHS, hizmetin kalitesi ya da hizmetlerin
erişilebilirliği açısından hiçbir hastaya karşı ayrımcılık yapamaz. 8.1.1.
maddesinde; SHS, doğrudan veya sevk edilmek suretiyle başvuran hastayı
Kurum mevzuatına uygun olarak kabul etmek zorundadır. Denilmektedir.
- SUT’nin
4.3. maddesi ve
başbakanlığın 2008/13 ve 2010/16
genelgeleri uyarınca Başbakanlığın 2008/13 ve 2010/16 sayılı genelgeleri
acil başvuru ve yoğun bakım hizmetleri ile ilgilidir. 2008/13 sayılı
genelgenin 1 maddesine göre “Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan
sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup
olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek
ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır.
7. Maddede: “Acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil
tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi
masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır.) Acil olarak sağlık
kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri
yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı
sorgulanmayacaktır.” 9. maddesinde de: “Herhangi bir sağlık güvencesi
olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti
bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir.” Bu genelgeler ve ilgili
diğer mevzuat yoğun bakım giderlerinin özel sigortalar tarafından ödendiği
ile ilgili açıklamalarınızı çürütmektedir. Mevzuata göre durum bu. Fakat
özel hastaneler her işlemden önce haraç niteliğinde para toplamadan hiçbir
iş yapmaz. Üniversite hastanelerinde de öğretim üyelerine soru sormak için
vezneye gidip ciddi bir ödeme yapmanız gerekir. Üniversite hastaneleri de
üniversite hocalarının aşırı ve fahiş para kazanmalarına yarayan ticari
oluşumlardır.
- Yazıdaki hatalı bir değerlendirme de şudur:
“İkinci ve üçüncü seviyeler koronovirüs tedavisinde kullanılabiliyor.” Bu
yazıya göre koronavirüs enfeksiyonlu bütün hastalar geri ödeme ücreti
yüksek olan iki veya üçüncü basamak hastalarıdır.
- Yeni Koronavirüs hastalığı soğuk algınlığı
virüsleri kapsamında bir virüstür. Hastalığa her yakalanan ölmez ve
kendisinde ikinci veya üçüncü basamakta mekanik ventilatör solunum desteği
gerekmez. Uyku apnesi, KOAH ve astım hastalarında uygulanan CPAP ve BPAP
gibi ventilatörlerle yapılan tedaviler yoğun bakım tedavisi kapsamında
değerlendirilmeyen veya değerlendirilmemesi gereken tedavilerdir. WHO'nun
44 bin hastaya dayandırdığı araştırma verilere göre virüsün bulaştığı
kişilerin:
%81'i hafif atlatıyor
%14'ü ciddi geçiriyor
%5'i ağır hastalanıyor.
% 5’inde yoğun bakım tedavisi gerektiriyor. Kritik
seviyede hasta olanların çoğunda mekanik ventilasyon gerektirebilir. Bunların
da bazıları ölür.
- “Kovid 19'la mücadelede özel sigorta
şirketlerinin rolüne gelinecek olursa: özel sigortalar salgın ve afetlerde ödeme
yapmıyorlar. Ama alınan bir kararla Kovid'de masrafların karşılanacağını
söylediler. Türkiye'de 5 milyon özel sigortası bulunan kişi var. Durum
böyle olunca özel sektörün elinde bulunan yataklar, küçük bir kitlenin
kullanımına açılmış olacak. Yani özel sigortası olan 5 milyon kişi ve
masrafları cebinden karşılayabilecek olan kişiler, mücadelede imkânlara
çok kolay ulaşacaklar. Bunun ağır
sonuçları olacağı kanaatindeyim.”:Yazı Kovid 19'u doğal felaket gibi
gösteriyor. Bu paragrafta özel şirketlerin rolü abartılıyor ve açıklamanın
gerçekle bir ilişkisi yok. Yazıya göre özel sigortası olmayanlar
masrafları cebinden karşılayacak. Özel şirketler sadece hastadan alınacak
ilave ücretin bir bölümünün karşılanmasında devreye giriyor. Yoğun bakım
tedavilerinde de mevzuat gereği hastanelerin hastadan bir para talep
etmemesi ve tedavi parasını SGK’dan alması gerekiyor. Bunun ağır sonuçları
olacakmış… Nasıl olacak? H. Çevik’in açıklamasına göre “özel sektör de
sıkıntıya girecek ve hasta tercihine mecbur kalacak.” Özel sağlık
sigortalarının covid-19 tedavilerini karşılaması “özel sektörü zarara
sokacak ve eşitsizliklere yok açacaktır.” “Bu nedenle bu hamle değerlendirilmeli
ve buna uygun bir hamle yapılmalı”:
Ne yapılacak belli değil. Özel sigorta şirketleri covid-19
ödemesinden vaz mı geçsin?
- Yazı gene basmakalıp “Pratik olan ise özel
sektörün bu işten çekilmesi, işin kamuya devredilmesi” çözüm önerisi ile
sonuçlanıyor. Bu pratik çözüm Dünya Ticaret Örgütü’ne verilen
taahhütlerden vazgeçilmesi ve SGK merkezli sağlık hizmeti satın alım
modelinden (özelleştirme, sağlık alanında devletin tasfiyesi ve tıp
kartelinin çıkarlarına uygun bir sağlık piyasası oluşturulması)
vazgeçilmesi demektir ki bu öneriyi Cumhuriyetçi Hekimler dâhil Aydınlık,
Ulusal kanal okuyan ve Vatan Partisini destekleyen hekimler arasında dahi
bir taraftar bulması mümkün değildir. Kimse hasta başına ödenen performans
komisyonundan vazgeçmek istemez. Ben isteyenini görmedim. Herhangi bir
hastaneden özel hastanelere yoğun bakım tedavisi için hasta sevki
yapılabilmesi için ne bir kamulaştırma ne de bir başka düzenlemeye gerek
yoktur. Bu zaten her gün olan bir durum. Üniversite hastaneleri de kendi
hastanelerinde ve hatta yoğun bakım servislerinde yatan hastaları özel
hastanelere sevk etmektedirler. Nedeni hastayı tedavi edecek kişinin özel
hastane ile bağlantısı olması ve hastayı bu hastanede de tedavi
etmesidir. Bu tartışmada özel
sigorta şirketlerini araya sokmanın da hiçbir mantığı yoktur.
- Bütün özel hastanelerin ve yoğun bakım
servislerinin covid-19 hastalarına açılması ve pandemi hastanesi olarak
görevlendirilmeleri özel hastanelerin haksız kazanç ve kâr amaçlarına
uygun bir uygulama olacaktır. Bu uygulama zaten mevcuttur. Ama bunu tekrar
açıklamanın da bir zararı yok. Özel hastaneler evinde karantinada dahi
tutulmaması gereken her hastayı covid-19 hastası gibi gösterip üstelik
bunlara bir de yoğun bakım tedavisi uygulama (veya uygulanıyor gibi
gösterme) şansı verilmiş olacaktır. Neyin ne olmadığını bilmeyen
vatandaşlar da daha iyi hizmet veriliyor diye bu hastanelere başvuracaklar
ve bu hastanelerin haksız kazanç sağlama amaçlarına uygun olarak
kendilerini kullandıracaklardır.
- Bu yazıyı yazan kişiler Türkiye’de uygulanan
sağlık sistemini, SGK sağlık hizmeti satın alım ve geri ödeme sistemini,
özel sağlık sigortalarının ne gibi işlerle uğraştığını ve neleri ödediğini
bilmediği açıktır. Keza bu yazıyı yazanlar özelleştirmenin ne olduğunu,
Sağlıkta Dönüşüm ile nasıl bir sistem getirildiğini; sağlık ve sigortacılık sisteminin kamucu
anlayışla (yani tıbbi mal, ürün ve hizmetlerden kâr edilmesinin
amaçlanmadığı bir sistem) nasıl verileceğin bilmediği anlaşılmaktadır.
- Ne yazık
ki okuyucusu olduğum Aydınlık gazetesinde bu yazı gibi yavan, gerçekle
ilgisi olmayan, iyi bir araştırmaya
dayanmayan, okuyanın zaman
israfına neden olan birçok yazı yayınlanmaktadır. Basmakalıp ve sırf gazetede sayfa
doldurmak için yazılan bu gibi yazıların bize hiçbir yararı yoktur.
- Bu yazımın ciddiye alınıp alınmaması veya ne
derece ciddiye alınacağı sizin sorununuzdur.
- Aydınlık gazetesinde gerçeğe ve iyi bir
incelemeye dayanan yazıların yazılması dileğimle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder