- Bütün
özel hastanelerin ve yoğun bakım servislerinin covid-19 hastalarına
açılması ve pandemi hastanesi olarak görevlendirilmeleri özel hastanelerin
haksız kazanç ve kâr amaçlarına uygun bir uygulamadır. Bu genelge soyulma
korkusu olan vatandaşları özel hastanelere gitmeleri için cesaretlendirme
amacı taşımaktadır. Hastaneler daha önce gidebildiği gibi bu genelgeler
olmasa da istediği zaman zaten gidebilecektir. Bunu tekrar açıklamanın da bir zararı
yok.
- SUT’ne 510 021 kodlu bir pandemi bakım hizmeti kodu eklenmiştir. Bu hizmeti alacak olan kişilerde “pandemi olup olmadığına bakılmaksızın” açıklaması yapılmıştır. Bu ne anlama gelir: Özel SHS önüne gelen hastayı korona pandemisi hastası diyerek yatırabilir. Bu, genellikle hiçbir tedavi yapmadığı ve tedavi ihtiyacı olmayan kişiler için SGK hastaneye günde 669,33 TL ödeyecek demektir.( 1124.35x0,593=666,73+ 53.33 TL (KDV)= 669,33 TL)
- Bu arada 704 942
kodu ile immün plazma tedarik ve uygulama kodu ile de 781,615 +62.52 TL
KDV dahil=844,14 TL ödeme imkanı verilmiş olacaktır. Pandemi
bakım hizmetleri ile birlikte ödenebilecek tutar: 1513,47 TL
- WHO'nun
44 bin hastaya dayandırdığı araştırma verilere göre virüsün bulaştığı
kişilerin:
- % 5’inde
yoğun bakım tedavisi gerektiriyor. Ancak kritik seviyede olan hastalarda
oksijen desteği, CPAP, BPAP ve mekanik ventilasyon gerekebilir.
tirebilir.
- Bu
bilgileri SGK’nın sağlık hizmeti satın alım ve ödeme sistemi açısından
incelediğimizde şunlar ortaya çıkar: SGK hizmet aldığı hastanelerden
beyana göre hizmet almaktadır. SHS sunduğu veya sunduğunu göstermek
istediği hizmete veya tahsil etmek istediği paraya göre hizmet evrakı
düzenler ve bunu aylık dönemler halinde kurumun MEDULA sistemine yükler.
Sistem bu evrak tutarının % 5’ini SHS’nın yaptığı açıklama (düzenlediği
teşhis ve tedavi senaryosuna göre) sözüm ona inceler. Ciddi bir hak ediş
denetimi yapılıyormuş izlenimi vermek için
% 5 evrak üzerinde sözde bir hak ediş denetimi yapılır ve neticede
beyan edilen tutar SHS’na ödenir.
- Bu
durumda özel hastaneler ne yapacaktır? Sürekli yapılan TV yayınları ile
herkes kendisini bir kovid 19- hastası olarak görmekte ve kendisine
mekanik ventilasyon (solunum cihazı) uygulanması gerekeceğini
düşünmektedir. Herkes kendisinde
hastalık bulunup bulunmadığını öğrenmek için test yapmak ve bunun için ne
gerekiyorsa ödemek istemektedir.
- Özel SHS
hiçbir hastalık şüphesi ve kliniği olmayan, tedavi ve karantina
gerektirmeyen herkesi mekanik ventilasyon ve immün plazma kullanılması
gereken yoğun bakım tedavisi covid-19 hastası gibi gösterip bu kişilerin
her biri için günlük 1490.35 TL hizmet evrakı düzenleyebileceklerdir.
Bu işten vezneye gidip 100-200 TL para yatırmadan yüzünüze bakmayan
üniversite hocaları da ciddi para kazanacaklardır.
- Korono
virüs enfeksiyonunun şu an itibarı ile AŞISI yok; virüs tedavisinde etkili
veya yararlı bir İLAÇ tedavisi yok. Eğer solunum sorunu olursa maske ile
veya mekanik ventilatörler (daha çok mekanik ventilatör olmayan CPAP ve
BPAP cihazları) ile solunum desteği yapılabilir. Evde kal siyaseti ile
hasta sayısı ve kazancı azalan SHS’na bu uygulama bir can simidi olarak
uzatılmıştır. SGK daha önce de yoğun bakım tedavilerini ödüyordu.
Yoğun bakım diye hizmet evrakı düzenlenen kişilerin çoğu yoğun bakım
gerektiren hastalar da değildi. 510 021 kodlu bir pandemi bakım hizmeti
kodu eklenmiştir. Bu hizmeti alacak olan kişilerde “pandemi olup olmadığına
bakılmaksızın” açıklaması yapılmıştır. Bu ne anlama gelir: Özel SHS
önüne gelen hastayı korona pandemisi hastası diyerek yatırabilecek veya
yatmış ve tedavi görmüş gibi gösterebilecektir. İlaç ve tedavi yöntemi
olmadığı için gerçekten mekanik ventilatör gerektiren hastaların tedavi
maliyeti de sanıldığının aksine çok düşüktür.
- Bu ne
anlama geliyor: Kendisine istediği hastayı
kovid-19 hastası olarak belirleme yetkisi verilen ÖSH gerçekten kovid-19
hastası olmayan birçok kişiyi kovid-19 hastası gibi gösterebilecektir. Bu
nedenle bildirilen hasta sayısı gerçekten hasta olan kişilerden fazla
olacaktır. SGK tarafından bu hastalara yapılan ödeme ciddi olarak
arttırıldığı için SHS’ları başka nedenle yatan ve yoğun bakım gerektiren
hastaları bile kovid-19 hastası gibi gösterebileceklerdir. Bu hizmet
evrakları kimse tarafından görülemeyeceği ve incelenemeyeceği için sistemi
bilmeyen kişilerin bunları incelemesi ve görmesi mümkün değildir. Özel
hastaneler kovid-19 salgınının bitmesini hiçbir zaman istemeyecektir.
- Türkiye’de
uygulanan sağlık sistemini, SGK sağlık hizmeti satın alım ve geri ödeme
sistemini, özel sağlık sigortalarının ne gibi işlerle uğraştığını ve
neleri ödediğini bilmediği açıktır. Keza bu yazıyı yazanlar
özelleştirmenin ne olduğunu, Sağlıkta Dönüşüm ile nasıl bir sistem
getirildiğini; sağlık ve
sigortacılık sisteminin kamucu anlayışla (yani tıbbi mal, ürün ve
hizmetlerden kâr edilmesinin amaçlanmadığı bir sistem) nasıl verileceğin
bilmediği anlaşılmaktadır.
- SONUÇ: DTÖ’ne verilen taahhütler ve Dünya Bankası tarafından uygulanan ve sürdürülen bu proje için alınan krediler ve banka ile yapılan anlaşmalar göz önüne alındığında kamucu bir sistem oluşturmanın ne kadar zor olduğu görülecektir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bile kapitülasyon borçlarını ödemek zorunda kalmıştır. Türkiye’de mevcut sisteme yani Sağlıkta Dönüşüm’e karşı olan bir siyasi hareket ve parti olmadığı, aldıkları performans komisyonları (kâr payları) gereğince sistem tarafından satın alınan sağlık çalışanları ve hekimlerin de buna karşı çıkması beklenemez.
- Sağlık ve sigortacılık sisteminde ‘kamuculuğu’ savunanların özellikle Sağlıkta Dönüşüm’ün ne olduğunu anlaması gerekir. Sağlıkta Dönüşüm Dünya Bankası tarafından uygulanan ve sürdürülen bir sağlıkta piyasa düzenlemesi ve özelleştirme sistemidir. Uygulanan sağlık hizmet satın alım sistemi ile bütün SHS’ları tıp kartelinin ürünlerinin serbestçe pazarlandığı ve satıldığı bir sağlık AVM haline dönüşmüştür. Sağlık hizmetinde kullanılan ilaç, ürün ve malzemelerin serbestçe satılması için kurulan bu sistem aynı zamanda gereksiz tedavi ve girişimleri de olabildiğince arttırmıştır. Bu da hatalı ve gereksiz uygulamalara bağlık iatrojenik komplikasyon ve ölümlerin de artması anlamına da gelmektedir. Bu sistem halkın menfaatine, yerli ve milli bir sistem değildir. 5.4.2020
SGK SİSTEMİ KOVİD-19 SALGININI NASIL TEŞVİK EDİYOR?
Kovid-19
salgını özel ve üniversite hastaneleri için nasıl bir fırsata dönüştürüldü?
Başlıklı yazımızda SGK Sağlık Uygulama Tebliğine (kısaca SUT olarak bilinir)
konulan “Pandemi bakım hizmeti”, “Pandemi bakım hizmeti yoğun bakım (birinci,
ikinci ve üçüncü basamak yoğun bakım için) kodları ile Özel ve Üniversite
Hastanelerinin “pandemi” kodunu kullanarak nasıl gereksiz para kazandığı, hastanelere bu şekilde canının istediği
hastayı pandemi (kovid -19 hastası) kabul edebileceği ve bu şekilde nasıl
usulsüz para kazanabileceği açıklanmıştı.
Bu
yazımız halkın önemli bir bölümünün kovid konusunda doğru bilgilere sahip
olmaması ve SGK sağlık hizmeti satın alım sistemi bilinmediği için ilgi
çekmemiştir. Yazının içeriğini anlayabilen çevreler de bu konuda konuşmamayı
tercih etmiştir.
SGK
sağlık hizmeti satın alım sistemi bilinmediği zaman SGK’ya sağlık hizmeti satan
bütün SHS’nın (sağlık hizmeti sunucusu; hastane, tıp merkez, vb.) gelirlerini
arttırmak için ne gibi yolsuzluklar yapabileceği ve SGK sisteminin buna nasıl
bir imkân tanıdığı anlaşılamaz ve kavranamaz. Bu nedenle kimse sağlık
sisteminin bir yolsuzluk ve dolandırıcılık sistemi olduğunu anlayamamaktadır.
SGK
sağlık hizmeti satın alım sistemi başlı başına bir yolsuzluk ve dolandırıcılık
sistemidir.
SUT ve eklerinde yer alan sağlık hizmeti
kodları SGK’ya sağlık hizmeti satan bütün SHS’na beyana dayalı bir hizmet (faturası) düzenleme imkânı vermiştir.
Hastaneler tek taraflı beyan ile her
ay sonunda düzenledikleri elektronik hizmet belgesini veya faturasını (SGK
belgelerinde hak ediş işlemi yapılmamış hizmet beyanları da fatura olarak
geçmektedir) SGK MEDULA sistemine yüklemektedir. Bu dijital faturaların
düzenlenmesini hiçbir merci kontrol etmez. MEDULA sistemi; elektronik olarak
hizmet beyanı yapılmasına, bunların üzerinden (sözde) hak ediş işlemi
yapılmasına imkân veren ve dönem sonunda yapılan hak ediş belirleme işletim
sonucunda ödenecek tutarı hesaplayabilen bir intranet sistemi ve programıdır.
SGK sistemine yüklenen hizmet beyanlarının sistem tarafından örneklenen % 5’i
üzerinden SHS’nun beyanı ve eklediği elektronik belgeler esas alınarak ekran
üzerinde bir hak ediş işlemi yapılır. Hizmet beyanlarının % 95’i üzerinde bir
inceleme yapılmaz. Bu hak ediş işlemi aslında yapılmayan-göstermelik bir
denetimdir. SGK sistemi ciddi bir denetimin yapılmasını engelleyecek şekilde
kurulmuştur. Bu denetimi yapan ve denetleyen kişiler SHS’nın çıkarlarını
koruyacak şekilde seçilmiş ve örgütlenmiştir. Buradan yapılan denetim sonucu beyan
edilen hizmet tutarının hemen hiç kesinti yapılmadan ödendiği anlaşılmalıdır.
Hizmet faturasının sadece beyana dayalı olması nedeni ile Kurum’a hizmet satan bütün SHS yatarak tedavi ettiği her hastada “510021 Pandemi bakım hizmeti” kodunu yatarak tedavi ettiği her hastanın tanısına ekleyebilir ve yatılan gün başına KDV dahil 669,33 TL ödeme alabilir. Kodun açılama bölümünde bu kodun kişide pandemi (yani kovid -19 virüsünün neden olduğu bir hastalık olup olmadığına bakılmaksızın) buna ek olarak 510090 kodunun da faturalanabileceği belirtilmiştir. Bu ifade hastayı kabul eden hekim ve hastanenin istediği hastanın tanısına “pandemi” tanısını keyfi olarak ekleyebileceği anlamına gelir. Bu üç yoğun bakım hizmetlerinin fiyatları da “510021 Pandemi bakım hizmeti” fiyatına eklendiğinde tedavi günlük beyan edilebilecek hizmet faturası tutarı şu şekilde olacaktır:
Kovid-19
tanısı bu hastalığın kesin olarak varlığını göstermeyen ve hata oranı yüksek
PCR testleri ile konulmaktadır. Fakat SUT’da yer alan açıklamada hastalığın
tanısal olarak güvenilir olmayan PCR testi ile konulma şartı da yoktur.
Hastaneye yatışta tanı olarak “pandemi” kodunun girilmesi veya diğer tanıların
yanına bunun eklenmesi yeterlidir. Ayrıca birinci ve üçüncü basamak pandemi
yoğun bakımının nasıl ayırt edileceği de belirtilmediği için SHS’nın her
hastada 510021 koduna P551992 kodunu ekleyebileceği ve günlük 1620,37 TL ödeme
alabileceği anlaşılabilecektir.
Hastaneler
yatırılarak tedavi ettikleri hastalara Pandemi bakım hizmeti ve pandemi yoğun
bakım kodunu kullanabildiği gibi, yoğun bakım tedavisi gereken hastaların
tanısına da pandemi tanısı ekleyebilmektedirler. Kalp krizi, beyin felci, organ
yetmezliği gibi nedenlerle yoğun bakım servislerinde yatan hastaların
tanılarından birisi de “pandemi=kovid -19 veya varyant bir virüs enfeksiyonu
olmaktadır. Bu hastalar vefat ettiğinde tanılarından birisi de pandemi olduğu
için pandemiden öldüğü söylenebilecektir. Bu pandemiden ölenlerin listesinde
ölüm oranlarının fazla çıkmasının bir nedenidir. Çünkü başka nedenlerle ölen
hastalar da bu şekilde pandemiden ölmüş gibi istatistiklere girebilmektedir.
Pandemi (kovid-19 veya herhangi bir varyantı) tanısında doğru bir sonuç vermeyen PCR testi kullanılmaktadır. SUT de PCR testinin işlem kodu 908115 ve puanı: 183,65’dur. PCR testinin fiyatı: 183x0,593=108,9 TL = KDV’li fiyatı: 198,34 TL’dir.
Kovid-9 veya varyantlarından birisi ile enfekte olan kişilerin çoğunda hastalık belirtileri yoktur veya çok hafiftir. Sağlık Bakanlığı kovid bildirimlerinde Türkiye genelinde günde 250000-300000 civarında test yapıldığı belirtilmektedir. Bu testlerin yapılmasının nedeni kovid konusunda oluşturulan korkunun devam etmesini sağlamaktır. Bu test istatistikleri altında her ne kadar vaka, hasta ve ölüm oranları da verilmekte ise de TV ekranlarında bu tabloyu izleyen herkes test sayısını hasta sayısı olarak algılamaktadır. İstatistik verilerini yorumlayabilen herkes düşük vaka ve hasta sayılarının gerçekte bir pandeminin (salgın) olmadığını gösterdiğini kolaylıkla anlayabilir.
Bu
testlerde tamamen sağlıklı ve hiçbir belirti göstermeyen kişiler “vaka”, grip
ve benzeri belirtileri olan kişiler de “hasta” olarak kabul edilmektedir. Test
tanısal (patognomik) bir test olmadığı için hasta ve vaka sayıları da güvenilir
bir sonuç değildir.
Diğer
taraftan SHS’ları yatan her hastanın ve yoğun bakım tedavisi gören her hastanın
tanısına pandemi tanısını da keyfi olarak ekleyebilmektedir.
Hastanelerde
tedavi gören hastaların hastalık bilgileri SGK MEDULA sistemine
kaydedilebilmektedir ve bunların oranı SGK sistemi üzerinden hesaplanabilir.
Günlük kovid hastaları ve kovid nedeniyle ölen hasta sayıları da bu faturalama
sisteminden dolayı yüksek olmaktadır. Çünkü SHS yatan ve yoğun bakımda tedavi
olan hastalarına pandemi kodunu keyfi olarak ekleyebilmektedir. (SGK faturalarının hayali olarak nasıl
düzenlenebildiği konusu nedense kimsenin ilgi alanına girmemektedir.)
Sağlık sistemi insanları gereksiz
PCR testi yaptırmak için zorlamaktadır:
- Hastanelere her başvuran hastada ve
kemoterapi gibi tedavi alan hastaların her başvurusunda PCR testi
istenmekte ve test ücreti kişilerden tahsil edilmektedir. Sözleşmeli
SHS’nın tahlil ve tetkikler için kişiden para ve ilave ücret alma hakkı
yoktur.
- Devlet etkisiz, yararsız ve zararlı
aşıları zorlamak için PCR testi yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Aşı
yaptırmamış veya aşılarını tamamlamamış birçok kişi çalışabilmek için ve
öğrenciler de okullarına gidebilmek için haftada iki defa PCR testi
yaptırmak zorundadır. Hastaneler bu nedenle PCR testi yaptırmak isteyen
kişilerden aşı bedelini tahsil etmektedir.
- Keza yurt içi ve yurt dışında seyahat
edecek hastalar da PCR testi yaptırmak zorundadır.
- SUT’e göre PCR testinin bedeli
198,34 TL’dir ve SUT ve sözleşmelere göre hastanelerin bu parayı
kişilerden tahsil etme yetkisi yoktur. Hastaneler bu test için bedelin üzerinden
fahiş paralar tahsil etmektedir. SGK
bu tetkiklerin bedelini hastaneye ayrıca ödemektedir.
- SUT’ne göre SGK ile hizmet
sözleşmesi olan bütün SHS tahlil, tetkik, ilaç, tıbbi malzeme için
hastadan ayrıca para talep edemez. Bu tetkiklerin fiyatı SGK muayene
ücretine dâhildir. Her hastadan fahiş PCR testi ücreti tahsil eden
hastaneler bu şekilde ciddi haksız kazanç sağlamaktadırlar. Bu resmen
vatandaşın soydurulması veya vatandaştan haraç alınması demektir.
SONUÇ
- PCR testi bir kişide gerçekten ve
kesin olarak kovid-19 veya varyantının varlığını ve kişinin bundan
hastalanmış olduğunu gösteren bir test değildir. Bu teste göre konulan
hasta sayıları ve ölüm oranları bu nedenle gerçekçi değildir.
- SGK sistemine bağlı SHS, kovid-19
veya varyantlarının varlığını kanıtlamak için PCR testi yaptırmak zorun
olmadığı halde, bu testi yaptırmadan yatan ve yoğun bakım tedavisi gören
her hastanın tanısına “pandemi” tanısını veya kodunu ekleyebilmektedir. Bu
nedenle hastanelerde tedavi gören kovid hastaları sayısı ve yoğun bakım
tedavisi gören ve yoğun bakımda vefat eden hasta sayıları da gerçek
oranların üstünde çıkmaktadır. Günlük istatistik verilerinde başka
nedenlerle ölen bu hastalar da kovid’den ölmüş gibi takdim
edilebilmektedir.
- Pandemi bakım hizmeti ve pandemi
yoğun bakım hizmetleri için hastanelere gereksiz ödemeler yapılmaktadır.
Bu SGK’nın sağlık hizmeti ödemelerini gereksiz yere arttırmakta ve SHS’na
gereksiz kaynak hortumlatılmaktadır.
15.11.2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder